7. │Katil.│

64K 3.1K 246
                                    

Gecikmeden dolayı üzgünüm. Kuzenim evleniyordu, onun için bir süre buralarda yoktum ve hikâye yazamadım.

Bu bölüm dün doğum günü olan sevgili dostum Feyza için. Feyzacığım umarım beğenirsin, ki yazdığım en kötü şeyleri bile beğenen biri olduğundan aksini düşünmüyorum bile dfghjk

Bölüm şarkısı Little Mix - Turn Your Face. Çok sevdiğim şarkılardan birisi :)

Multimedia'ya bakabilirsiniz :')

Ufak yıldızımıza dokunmayı ve yorum yapmayı eksik etmeyin lütfen :"))

Keyifli okumalar ♥♥

-------------------------

Bir tutam umut serpildi kadının topraklarına. Sicim gibi inen gözyaşlarına tezatlık oluşturan, yüreğindeki ateşe köz atan bir umut tomurcuklandı. Lâkin olmamalıydı umut. Böyle hissetmemeliydi.

Bu adamdan medet ummaya başlarsa, adama doğrultulmuş namlunun karşısına geçip kendini feda etmeye de razı olurdu. Bir adım daha yaklaşırdı ona, bir adımla bitiverirdi soluğunda. Bahsedilen adım öyle basit bir adım değildi. Zira tek bir adımla, dünya ve güneş arasındaki mesafeyi tek seferde kat etmek hiçte zor olmazdı. Öyle bir adımdı Zerya'nın aklından geçen, yüreğinden süzen. İster miydi böyle bir adımı atmayı? Daha çok erkendi, çok!

Tek bir tepki vermedi. Vermediden ziyade, veremedi. Öyle bir şaşkınlık nüksetmişti ki, bedenindeki kontrolü yitirmişti Zerya. Adamın yumuşak dudaklarının kendi dudakları üzerindeki baskısıyla nevri dönmüştü adeta. Hiç beklemediği bir şeydi, nasıl sakin kalsındı?

"Ağlama," diyen adamın hırıltılı ses tonu öyle vaat doluydu ki, yüreği titredi Zerya'nın. Zaten yıkık olan surları darmaduman oldu. Adamın onu öpmesi karşısında dumura uğramış, konuşurken kendi dudaklarına sürttüğü dudaklarıyla aklını yitirmenin eşiğine gelmişti. Bedensel tecrübesizliği başına belaydı, öyle düşünüyordu. Bir an sonra adamın sözlerini düşünmeye başladı. Evet, ağlamamalıydı. Kendini durdurmalıydı lâkin onda bunu yapacak yetkiyi almıştı sanki birileri. Başı kırılmış musluk gibiydi şimdi gözleri, durdur durdurabilirsin!

"Ağlama Zerdali, yakıyorsun ciğerimi."

Gene dudaklarını Zerya'nın dudaklarına sürterek konuştuğunda içinin bir tuhaf olduğunu hissetti kadın. Utancından gözlerini bile açamazken birde cevap verdiğini hayal dahi edemedi Zerya. Sessizlik içinde akan gözyaşlarının önüne kurduğu her setin yıkılışında biraz daha sarsıldı, biraz daha yoruldu. Şayet gözlerini açsa, adamın kara harelerinde gördüğü ifadelerle mest olacak belki de huzura erişecekti ama utanç öyle bir engeldi ki, izin vermiyordu gözlerini açsın. Adamın yüzüne değen tatlı nefesi ise işini daha da zorlaştırıyordu. Çıkmaz bir sokakta olduğunu ve yolun sonuna geldiğini biliyordu. Kaçar yolu yoktu.

Yavaşça araladı gözlerini. Üzerine çökmüş tüm mateme rağmen, kara bulutlara rağmen baktı ıslak kirpiklerle adamın gözlerinin içine. Onun gözlerini açması ile silinmişti adamın gözlerindeki tüm ifadeler. Sanki duyguları cımbızla çekilmiş gibi bomboş bakıyordu kadının çehresine. Suratları arasındaki milimleri kapatıp, yeniden tadını almak istiyordu kadının. Lâkin tüm iradesini kullanıyordu. Kendine verdiği kati sözleri yakıp yıkmıştı zaten, daha ilerisi demek kendini çiğnemek demekti, biliyordu. O yüzden direndi. İçinde büyüyen ihtirasa iradesinin son demine kadar direnmeye kararlıydı da zaten.

"Zerdali..." diye mırıldandı Zerya. Ne demekti ki?

Adam aklını okumuşçasına zerdalinin anlamını açıklamaya başladığında bir şaşkınlık bulutu geçti gözlerinden lâkin çokta belli etmemeye çalıştı.

Gelinim [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin