0.1.

57 7 6
                                    

☁ Nick Jonas - Chains

Daisy Watsons

Artık koşmaktan bacaklarım sızlıyordu, ayakta duracak gücüm kalmamıştı. Şu koşuşumla bazı atletlere taş çıkarabilirdim sanırım. Öyleki daha önce böyle koştuğumu hiç hatırlamıyordum.

Şimdi siz bu mal niye koşuyor diyeceksiniz. Anlatayım.

Tatil yaptığım otelin odasında yatarken ne kadar sıkıldığımı fark etmiştim. En azından ayı gibi yatacağıma bir şeyler yapmalıyım, diye içimden geçirirken üstümü giyinmiştim. Salaş bir tişört ve kot şort giydikten sonra yanıma telefonumu alarak dışarı çıkmıştım.

Otelin bahçesinde bayağı gezdikten sonra bir hayvanat bahçesine rastlamıştım. En azından zaman geçer diyerekten içeri girmiştim. Hay aklımdan o düşüncelerin geçtiği zamanın ağzına tüküreyim ! Tamam şanssızdım ama bu kadarı da pesti.

Gerizekalı çalışanlar aslanların bulunduğu yerin kapısını kapatmayı unutmuşlardı ! Ve nasıl olduysa aslanın benim peşimden geldiğini hissettim ve deli gibi koşmaya başladım.

Şu an yine deli gibi koşmaya devam ediyordum. Ne kadar otelin içine girsem bile koşmaya devam ediyordum çünkü çok korkmuştum ve arkama bakmaya cesaret edemiyordum. Odama vardığımda sonunda diye odama dalmıştım.

Bir saniye.

Ben yokken odama bir erkek girmişti.

Bir erkek ?

Gören de az önce birbirini düzen iki erkek gördün sanır. Abartma istersen.

Hahahaha çok komik sevgili içsesim. Paket yap da evde gülelim.

Bana laf yetiştireceğine artık şu çocuğun kim olduğunu öğrensen ?

Bu sefer haklısın galiba.

Ben her zaman haklıyım gülüüüm.

Iy, kıro.

Kes.

İç sesime cevap vermeyip karşımda bana kızgın bir şekilde bakan çocuğa döndüm.

Asıl öyle bakması gereken benken o öyle bakıyordu !

Çocuğu incelemeye aldığımda ne kadar yakışıklı olduğuna karar verdim. Vay canına. Tanrım sen neler yaratıyorsun.

Çocuğun siyah, rampa saçları insanda o saçları karıştırma isteği uyandırıyordu. Ela gözleri beni arsızca süzdükten sonra eski kızgın-ifadesiz inanın ne olduğunu ben de anlamadım haline geri döndü.

İyice büyüsüne kapılmışken, beni bu büyüsünden çıkardı ve konuşmaya başladı.

" Hemen çık odamdan. İşimi böldün."

Ne kadar da kibar (!)

" Burası benim odam. Asıl çıkması gereken sensin."

" Çattık ! Kimsin kızım sen, tamam kızlar büyüme dayanamayıp peşimde dolanıyor ama daha önce odama dalan olmamıştı. "

Yakışıklı ve kaba ikilisine ego yığınını da ekleyerek onu bir üçlü yapıyorum.

"Hah ! Kendi odama girmek ne zamandan beri büyüye dayanamamak oluyor ?"

"Sen odama girdiğinden beri." Sırıttı.

Hem odama giriyor hem de saçmalıyordu.

" Daha fazla uzatmadan çık odamdan. İşim gücüm var benim." dememle beni kolumdan hızla tutup çekmesi bir oldu.

Hey noluyor ya ?!

"Napıyorsun ?!" desem de beni tınlamadı ve beni kapıya doğru sürükledi.

Ne yaptığını kavramaya çalışırken tek hamleyle odanın kapısını açtı ve bana oda numarasını gösterdi.

36 numaralı oda.

Bir saniye. Sahiden de bu oda benim değildi. Benim oda numaram 37'di.

SİKTİR ! REZİLLİĞİN DANİSKASI !

Rezil olmakta tam bir dünya markasıydım ve markamın adını bile düşünmüştüm.

Ne saçmalıyorum ben ?!

"Artık o küçük kafan burasının benim odam olduğunu algıladığına göre artık gidebilirsin." diyerek kapıyı yüzüme kapattı ve ben de göt olmuş bir şekilde kaldım.

Az önce neler olmuştu öyle ??!

Davetsiz Misafir // z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin