Bölüm 3 - Para Para Para

148 14 8
                                    

Yine erkenden Erdal Bakkal'ımı açmış müşterilerimi bekliyorudum. Müşteri yerine İskender, İsmail ve Yavuz gelmişti. Onlar söylemeden önlerine çaylarını koymuştum. Bunlar iş hakkında konuşup hemde gazetelerimi mahfediyordu.

''Deminden beri söylemiyim diyorum ama üçünüz üç gazeteyi mundar ettiniz."

"Erdal yemin ederim seni ham yaparım. Uğraşma gitme adamların üstüne."

Nurten de gelsin üstüme. Ismail orda iş arasın. Suç bende hangi akla bakkal açtım ki . İşleri hakkında konuşuyorlar. Tembel vallahi bunlar bulanlar nasıl iş buluyor. Bari benim yanımda çalışsınlar.

"Gelin benim yanımda çalışın."

"Allah aşkına Erdal sende bize vericek para var mı ?"

İskender bana mı demişti ? Erdal'a bana. Tabi elime bi ton parayı görünce fikri deyişirdi. Daha cümlesini bitiremeden elimdekileri gördü.

"Gider mi ? Gelir mi ? Fırsat mı değil mi ? Evet beyler evet beyler."

Tabi paralarıda görünce. Nurten'e de diyim çırak kıyafeti alsın Erdal Bakkal'ın önünde çıraklarların kıyafeti olmaz mı hiç.Biraz sonra da Mecnun geldi. İsmail de yerleri tozuta tozuta temizliyor zaten heryer toz oldu. İsmail den çırak olmaz bari Mecnun çalışsın.

"Mecnun oğlum bu beceremiyo ya bunu gönderiyimde sen çalışır mısın?"

"Bunu mu gönderiyim ben çalışıyım ? Siz napıyosunuz Allah aşkına. Erdal Bakkal da işemi girdiniz siz ."

"Eee napacan Mecnun.Ekmek parası."

"Avuç içi kadar dükkanda üç çırağı napçan ya."

"Ne üç tanesi oğlum dört dört. "

"Mecnun kesiyim mi?"

"Hala kesiyim diyo ya."

"Erdal Bakkal ve çırakları mısınız? E siz bildiğin müzik grubu olmuşsunuz."

"Müzik grubu mu? Vallahi olur aslında biliyor musun? O kuzey ülkeleri varya hep birbirlerine oy veriyolar ya."

"Yavuz temizle oraları evet ordada var."

"Erdal abi bişey yok ki orda."

*Yere para saçar*

"Alsana. Artık var."

Tam bu sırada da karşıdan Kaan gelmişti. Gözlüklü eski çırağım.

"Usta"

"Kaan."

"Vay be işleri büyütmüşsün bakıyorum."

"Kaan oğlum sen yoktun. Çektin gittin sensiz çok çabaladım. Yapamadım.Bu kadar adam bi tek sen etmiyosun."

"Yuh ama Erdal abi."

"Hemen bizi gördün hemen.Piss."

"Konuşma konuşma ! Bişey konuşuyoruz şurda."

"Vay be bana şu kıyafetten yaltırmadın ya."

"Ya oğlum bi tarzın var diye şey yapmadım ben."

"Tamam eyvallah anlıyorum ben seni. Abi sizde çırak olmuşsunuzda biraz dik durun. Paranın kölesi olmayın."

"Gözlüklü çocuk doğru söylüyo.Bizim ne işimiz var burda. Bırakıyorum ben."

"Anca beraber kanca beraber."

Kendi kendilerine gitsinler bakalım. İmzaladıkları sayfaları okumadılar tabi.

"Hadi çalışın çıraksınız siz."

"Paran varmı derdin var. Nurten ben yukarı çıkıyorum. "

**Bu arada bu kitap Erdal'ın ağızından yazılıyor. O yüzden burası Erdal'ına ağzından yazılamaz. Burda İsmail, İskender ve Yavuz eve gider malları çalarak Erdal'ı korkutmaya çalışırlar. En sonda Mecnun ve Şirin Erdal Bakkal'da kameralarını unuturlar.***

-Akşam olur Erdal gelir.-

"Ooh ne güzel uyudum vallahi. Bi uyudum akşam olmuş ."

"Afferim Erdal şimdi sabaha kadar uyuyamassın."

"Çıraklar. Çıraklar nerde Nurten ?"

"Eve gittiler."

"Dünya'nın neresinde görülmüş. Çıraklar eve gidiyo. Sana emanet ettim burayı."

"Erdal artık kabak tadı verdin. Yürü git. Geç bakkalının başına. Yettin be. Eve gidiyorum ben.

"Sende mi Nurten ?"

Allah Allah. Canım dükkanımı Erdal Bakkal'ımı emanet ediyim o çırakları bıraksın. Yerde bişey mi vardı?.

"Allah Allah bune ya. Allah muhafaza kim koymuş bunu ?"

- Yarın Sabah -

"Ne olmuş buraya !"

"Görüyor musun İskender abi ?"
"Hangi vicdansız soymuş"

"Hayırdır ya iyi misiniz ?"

"Ya dükkan soyuldu sen hiç üzgün değil misin ?"

"Yoo değilim. Benim güvenlik kameram var. Nasıl olsa yakalarım."

"Aaaaaa neni gutti."

"Bir buçuk dakikanızı alacağım. Kulaklarınızı açıp beni iyi dinlemenizi tavsiye ederim. Elimde gördüğünüz şu kaset. Size ait bilgiler içermektedir. Bunun yanında bir tarak hiç bitmedi yanında bu güzelim aynaylan beraber bitmedi abilerim ablalarım iki adet traş bıçağıylan birlikte götürüp karakola teslim ediyorum."

"Olur mu Erdal abim. Malları getiririz biz."

- Bütün malları dedeler yemiştir. -
Ahanda geliyorlar. Ne o ellerindeki para mı.

"One para mı o."

"Evet para Erdal."

"Bi gidin ya. Benim paramla beni mi satın alıcaksınız.Ya getirirsin ya üç katını alırım. "

"Yuuuh."

"Tabiki ya mallar ya üç katı. Bu kaset elimde olduğu sürece istediğmi yaparım."

Gittiler be oh. Hem mallarımı çalsınlar hem gelsinler kendi paramla beni satın alsınlar.

"Erdal aksama kadar burda duracak mısın ?"

"Vakit geçiriyorum."

"İyi canım neyse. Bakkallar odasından aradılar. Bu aksam özel bi gece düzenliceklermiş. Sana da yılın bakkalı ödülü vericeklermiş."

"Vallaha mı ?"

"Adres burda."

"Ya sonunda benim değerimi anladılar.Ben gidip hazırlanıyım o zaman."

Erdal kazanıyor.Erdal kazanıyor.Takım elbiseler. Ayakkabılar. Sonunda biliyorum o ödüle layık bir bakkal olmuştum. Çıraklarım o kadar övünesi olmasada. Şimdi adrese gidebilirdim.

"İskender Ismail napıyosunuz burda ehehe.Bakkallar derneyi ödül vericekmişte onun için geldim. Galiba burası değil. "

"İsmail bu tuzlu kahve anlamadı durumu."

"Durumu mu ?"

" Kaseti ver Erdağll."

"Ödülü alıyım ondan sonra."

-Kaan gelir.-

"Durun. Usta al şunu." (KÜLÇE ALTIN)

"Ver artık İskender abilere kaseti. "

Sahte olmasın altın. Şimdi kasetide boşuna vermiş olmıyım.

Küçük Bir Bakkal'ın GünlüğüTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon