Bölüm-1 (2.bölüm)

250 16 4
                                    

Keyifli okumalar (:

"N-ne oluyor"

Gözlerini açtığında ambulansta olduğunu fark etmişti. Kolunda hissettiği acıyla kafasını kaldırmak istediğinde ambulans görevlisi buna engel olmuştu.

"Sakin olun hanım efendi"

"Ne sakin olması ya bırakır mısınız beni"

" Tamam, çıkarın serumu"

Bu sefer gelen ses kendisine o kötü haberi veren polis memuruna aitti. Emredici ses tonuna karşı gelmeyen görevli kolundan serumu nazikçe çıkararak ayağa kalkmasına yardımcı olmuştu Toprak'ın.

"Cenaze yarın öğlen kalkacak Toprak Hanım, sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı?"

Hayır anlamında başını sallayarak ambulansın kenarında olan çantasını da alıp meraklı kalabalığı yararak apartmana girmişti. Arkasında duyduğu sese dönmek yerine adımlarını hızlandırıp evine girerek aynı hızla kapısını kapatmıştı. Zaten o zaman anlamıştı Ayfer yalnız kalmak istediğini kızın.

Eve girdiğinde olduğu yere çökmüştü. Sırtını kapıya dayadığında artık boğazındaki düğümlere daha fazla dayanamayarak ağlamaya başlamıştı. Bu acıyı bilmiyordu ama yüreği yangın yeri gibiydi şuan. Yavaşça yere uzanırken gözyaşları onun aksine hızlıca akıyordu. Dizlerini karnına çekerek saatlerce ağladı. İçindeki bütün acı gidemezdi elbette ama azaltmak ve yola çıkmak zorundaydı. Dostuna, kardeşine son bir görevi vardı. Çalan telefon ile kafasını kaldırıp çantasından çıkarıp ekrana baktığında annesinin aradığını görmüştü. Ve şuan hiçbir şekilde kimseyle konuşmak istemediği için kapatıp mesaj atmaya karar verdi.

"Haberi aldım, geleceğim" demişti. Kısa ve netti. Annesinden soru gelmemesini umut ederek. Uzandığı yerden kalkarak yatak odasına doğru gitmiş birkaç parça eşyasını sırt çantasına atarak kapıya gitmişti. Yerde bıraktığı çantasını alırken gözü panduf terliklerine takılmıştı. Nazlısı almıştı bunları ona yıllar önce.Bir anda geçmişe gitti olduğu yerden.

**2 yıl önce/ İzmir**

"Bak sana ne aldım" demişti en sevimli haliyle. Toprak biliyordu bunun "muzurluk yaptım" bakışı olduğunu. Evde ikisi olduğu için sadece açmaktan korkmamış bir hamle ile paketi yırtmıştı.

"Ama bu çok şeker"

"Nasıl ya sen şimdi bu ne falan demeyecek misin"? Şaşkınca arkadaşına bakarken gözlerinde ise büyük bir hayal kırıklığı vardı Nazlı'nın.

"Hayır, çok güzel kızım bu çok teşekkür ederim"

"Ama sen bunlardan nefret edersin"

"Ya öyleydi ama ayaklarım çok üşüyor ne zamandır alayım diyordum da senin diline düşmekten korkmuştum"

"Of ya" dirseklerini masaya koyarak yanaklarını şişirmişti. Bu haline gülmüştü toprak ve bu nazlının daha çok sinirlenmesine nede olmuştu.

"Ya gülme be. Görürsün seni sinir edecek bir hediye alçağım"

"Hay hay beklerim tatlım" diyerek saçına bir öpücük kondurmuştu dostunun. "ama sen o hediye bulana kadar hadi kalk bir kek bir çay falan yap bu ne böyle misafiriz güya ikram yok bir şey yok"

"Misafirmiş, valla hiç uğraşamam her şey nerede biliyorsun kalk yap sende ye bende yiyeyim"

"Üşengeçsin kızım"

"Hiçte bile"

"Öylesin"

"Üzümlü yap"

"Emrin olur ya başka bir şey ister misin?"

"Şimdilik bu kadar çekilebilirsin" diyerek eliyle de sözlerini tasdiklemişti. Bu haline kahkaha atan Toprak hızla dostuna sarılmıştı.

**Bugün**

Fil hafızası vardı Toprak'ta. Bazen bunun bir ceza olduğunu düşünse de çoğu zaman işine yarayan bir özellikti. Yüzündeki buruk gülümse sonunda boğazında hissettiği yumru ile kendisini hemen evden dışarıya atmıştı. Ayfer ablasının kapısına doğru adım atmıştı ki kapı bir anda açılmıştı.

"Toprak"

"Ayfer abla ben gidiyorum ev sana emanet" dilinden zoraki dökülen bu kelimeler sonucunda anahtarı uzatmıştı toprak.

"Kızım bak"

"Ayfer abla lütfen" tamam anlamında başını sallamış, kızın haline anlayış göstermişti. Kendisini tebessüm için zorlasa da yapamayacağını anlayan Toprak hızla arabaya binmişti.

Önce okula uğrayıp izin almalı sonra da yola çıkması gerekiyordu. Saate baktığında 3'e geldiğini görmüştü. Bu hesaba göre akşama orada olurdu. Kemerini takarak anahtarı çevirmiş okula doğru yola çıkmıştı. Arada çalan telefonunu sürekli meşgule atmış kimsenin sesini duymak istemediğine karar vermişti. Zaten şuan iç sesi bile onunla konuşmuyordu. Okula gelince arabayı park edip hızla kimliğini göstererek müdürün odasına doğru gitmişti. Ağlamaktan kızarmış gözleri herkesin meraklı bakışları ve tanıdık olanların soru sormasına sebep olsa da kimse için durmadan müdürün kapısını çalmıştı. İçeriye girdiğinde müdürün şaşkın bakışları bir süre üzerinde gezinmişti. 3 yıldır o okuldaydı ama bir kere bile böyle görmemişti kimse hoş o da kendini böyle görmemişti ama hayat işte.

İznini almış geldiği gibi okuldan çıkmıştı. Arabasının yanına gittiğinde bir kadının arabasına yaslandığını görmüştü. Biraz daha yaklaşınca bunun Cansu'dan başkası olmadığını anlamıştı.

"Cansu"

"Anahtarı alayım" diyerek elini uzatmıştı ama aldığı tek şey Toprak'ın boş bakışlarıydı. Böyle saatlerce kalamayacaklarını bildiği için kısaca açıklama yapmaya başlamıştı.

"Toprakcığım, olanları biliyorum. Ve sen bu halde araba kullanabileceğini düşünüyorsun ama hayır canım yapamayacaksın o yüzden ver anahtarı da gidelim artık."

Anahtarı itirazsız Cansu'ya teslim ettiğinde o da yolcu koltuğundaki yerini almıştı. Cansu arabayı çalıştırmadan navigasyonu ayarlamış benzin için durmaları gerektiğini söyleyerek arabayı çalıştırmıştı.

Yan koltuktan anlamsız bakışlarla Cansu'yu izlerken aklına gelen bir söz ile başını cama yaslamıştı bile,

"Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim"

Cansu onun dershaneden arkadaşıydı. Öğretmenlik için hazırlandığı sınavda beraber ders çalışırlardı. Zamanla iyi arkadaş olmuşlardı. İkisi de oldukları şehirde İstanbul'da kalmak istediği için tercihlerini ona göre yapmışlardı. Tabi amaç ev arkadaşı olmak değildi. İkisi de özgürlüklerine düşkünlerdi ve aynı eve girerlerse dostluklarının zarar görmesinden korkmuşlardı. Farklı semtlerden ev tutmuşlar farklı okullarda ders veriyorlardı. Ama haftada bir iki kere beraber bir şeyler yapar ne zaman birinin başı sıkışsa diğeri yardımına koşardı. Şuan yanında olmasının sebebi de kesinlikle Ayfer ablasıydı. Numarası onda vardı ne zaman Toprak sinir olup eve gelse Cansu'yu arayıp durum raporu verirdi. Bugün yaptığı gibi... 


Bölüm sonu (: 

Yorumlarınız ve fikirleriniz benim için önemli umarım yanımda olursunuz (:

Öpüyorum hepinizi (:

Bana Annemi AnlatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin