Ayakkabılar

433 15 6
                                    

Erkenci güneş sisli polar vadisinden doğuyordu.Perdeler yarım aralıktı ve güneş ışınları içeri sızıyordu .Mel esnedi,gözlerini kırpıştırdı.Annesinden kalan kıyafetini giydi,daha çok temizlikçi kıyafeti gibiydi;eski, yıkanmaktan yıpranmış lila renginde.
Merdivenlerden ürkek adımlarla indi.Bu eski tahta merdivenler tahtakurularının etkisiyle çürümüştü ve her basamakta gıcırdıyordu.Salonda birini bulmak umuduyla göz gezdirdi.Annesi dışarıda olmalıydı.Salonda permat yeşili yıpranmış koltuklar,meşe odunundan sehpa ve üzerindeki sarı metal saat, kasabadayken aldıkları kilim,kapının önündeki çamurlu paspas ve salonla bağlantılı mutfak;salon bunlardan ibaretti.Tabi annesinin porselen takımının bulunduğu kavak odunundan yapılmış dolap ve sehpaların üzerindeki porselen süsler hariç.
Mel kapıya doğru sakin adımlarla yürüyordu.Kapı rengi solmuş turkuaz renkliydi ve camının önünde dantel perdesi vardı.
Dışarı babetlerini giyip çıktı.Babetleri dönüşlerle doluydu,sürekli çalışmaktan olsa gerekti.
Anneannesi pencerenin önündeki bankta oturup dikiş dikiyordu."bir atkı."dedi Mel.Anneannesiyle birbirlerine bakışım gülümsediler.
Mel koyunların olduğu otlağa gitti.Yeni doğmuş bir kuzu ona bakıyordu.Hemen yanına koştu Mel çömeldi, kucağına aldı küçük kuzuyu.Ürkütmeden sevmeye başladı.Kuzu,sevildiğini anlamış olduğunu boğazından çıkardığı boğuk melemeyle belirtti.Mel gülümsedi.Kuzuyu biraz daha sevdikten sonra yanından ayrıldıktan sonra,annesinin yanına ahıra gitti.Annesi eğilmiş süt sağlıyordu.Mel'den sütü içeri götürmesini istedi.Mel nedense çiğ sütün tadını çok merak ediyordu,annesinden istedi sonuç ise her annenin söyleyeceği türdendi:olmaz dokunur,hastalanırsın.Mel tencereye aldı içeri taşıdı.Ocağı açtı ve dayanamayıp tadına baktı.Birden içine bir ürperti geldi soğuk,titredi.Annesine söylenemezdi,sadece bir parmak ne olacaktı ki?
Sütü ısıttıktan sonra annesini çağırdı,yağmur başlamıştı zaten.Anneanneside girdi içeriye şömineye odun attı.İnsanın içinide dışınıda ısıtıyordu.Salona oturdular ve anlamsız kesintili monoton gaberleri dinlediler.Festivaller,kreş,okul açılışları,hırsızlıklar.Ama neyseki polar vadisinin tepesi kasabaya uzaktı.Kasabada teyzeleri oturuyordu,Buss ve Nuss adında iki çoban köpeği vardı.Mel, teyzesini en son noelde ve doğum gününde ziyarete gitmişti.Yakın zamanda yine gideceklerdi.Radyo yayını birden kesildi.Yağmur şiddetini arttırıyordu.Uluma sesleri duyuluyor Mel'de telaşlanıp soruyordu. Ama neyseki kurtlar bulundukları yere çok uzaktı.Mel yatmak için odasına çıktı.Soğuktu.Ekim ayına geliyordu tarih.Kat kat yorgan aldı dolabından.
Organları serdi yatağa yumuldu ve gözlerini kapattı.

AyakkabılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin