167 14 26
                                    

Kalın yazılanların geçmişte olanlar olduğunu şimdiden belirtmek isteriim büyük bir ihtimalle ara ara geçmişten bir şeyler yazacağım. Umarım beğenirsiniz iyi okumalaar xx

-

Niall'ı birkaç gün sonraki biyoloji sınavına çalıştırmak için geç saatlere kadar onlarda durmuştum. Ders çalışmamızı bitirince bana bu saatte yıldızların çok güzel gözüktüğünü söylemiş ve beni buraya, çatıya çıkan merdivenin başına getirmişti.

"Sadece güven bana, olur mu?" dediğinde Niall'ı onaylasam da beynim sorgulamama sebep oluyordu. Tanrı aşkına, ona nasıl tekrardan kolay bir şekilde güvenebilirdim ki? Bana aşkını itiraf etmesinden ve benim onu reddetmemden beri aramız eskisi gibi değildi ve o hiç olmadığı kadar garipti, bana kötü davranıyordu. Hala ona ders veriyordum ama bu sadece ihtiyacı olduğu, Bobby Amca onun üzerinde iyi bir etkim olduğunu düşündüğü içindi. Yoksa hiç vakit kaybetmeden ders vermeyi bırakırdım.

Niall, onu reddettiğimden beri çevremde daha çok dolaşıyordu, bu sanırım sevgilim olduğunu söylemem ile alakalıydı. Bana inanmamış olabilirdi özellikle de Nolan ile hiç karşılaşmadıklarını düşünürsek bana inanamamakta biraz haklıydı da ama karşılaşmamaları o kadar normaldi ki. Nolan ile daha yeni sayılırdık, aramızda bir şeyler olmaya başlayalı sadece birkaç ay olmuştu ve açıkçası onu ailemin çevresine sokmaya hazır değildim. Uzun bir süre de olacağımı düşünmüyordum.

Bobby Amca ile babamın yakın arkadaşlığını, Niall'ın neredeyse her hafta bizde vakit geçirmesini ve annemin üçüncü çocuğu haline gelmesini sayarsak Niall da aile çevremde sayılırdı. Biraz da bu yüzden onun bana âşık olduğunu duymak beni şaşırtmıştı ya zaten. Tamam... Onu kardeşim olarak görmüyordum. O benim için daha çok arkadaş gibiydi, özellikle ona ders vermeye başladığımdan beri benden küçük olmasına rağmen aramızda güzel bir arkadaşlık oluşmuştu ama aşkını itiraf etmesi ve reddedilince davranışlarını değiştirmesi bu arkadaşlığın devamını zorlaştırıyordu.

Çatıya ulaşan merdivenleri tırmandıktan sonra elini bana uzattı. Birkaç saniye tereddüt etsem de elini tutmuş ve merdivenleri çıkmayı tamamlamama yardım etmesine izin vermiştim. Çatının kiremitlerine oturup bacaklarımı merdivenin olduğu boşluktan sarkıttım. Burada olmak beni zaten yeterince korkutuyordu, kendimi garantiye alıp her an aşağı inebilecek bir şekilde durmalıydım. Niall ise benim birkaç santim yanımda bağdaş kurmuş, bedeninin ağırlığını ellerine vermiş bir şekilde yıldızlara bakıyordu. Gözlerimi onun gibi yıldızlara çevirdiğimde yıldızlar gecenin karanlığında parlaklıklarıyla bize nefes kesici bir manzara sunuyorlardı.

Gözlerim hala gökyüzünde olsa da bakışlarının bana döndüğünü anlayabiliyor ve hissedebiliyordum. "Sana buradan manzaranın çok güzel olduğunu söylemiştim, Le."

*

"Sana hala kolay kolay güvenemiyorum, Niall. Üzgünüm ama bana gerçekten zor zamanlar yaşattın." yan yana yürürken elini bırakmış ve iki elimi de eteğimi taşımaları için görevlendirmiştim.

"Ah üzerinden yıllar geçti Le. Hem... Hem sen de beni reddetmeseydin!" Kollarını havaya doğru kaldırıp bağırdı.

"Kötüsün, Niall. Gerçekten kötüsün."

"Hayır sadece on altı yaşında olan bir ergendim o kadar." Omuz silktiğinde yanaklarımı şişirip oflamıştım.

Birkaç sokak lambası geçtikten sonra karanlığın içinde resmen gözükmemesi için yerleştirilmiş siyah arabaya yaklaştığımızda bu arabanın Conall'ın arabası ve içinde oturanın da Conall olduğunu görmüştüm. Suratında gördüğüm ifade suçlu damgası yiyebileceği bir şeyler yaptığında ortaya çıkan ifadesiydi. Kaşları yukarı kalkıp gözleri büyüyor, dudaklarını yok eden bir tebessüm ile yakalandığı kişiye bakıyor. Küçüklüğünden beri değişmeyen ifadesiydi işte. Ben ona kaşlarımı çatmış bakarken Niall kollarını açık cama koymuş, ona bakıyordu.

Soineanta (Niall Horan)Where stories live. Discover now