5-Günümün kahrolası kahramanı

113K 5.6K 134
                                    

       Kafamı sallayarak düşüncelerimi dağıttım. Güzel yaprağımı,çantamın demirbaşı olan kırmızı deri kaplı ajandamın sayfalarının arasına özenle yerleştirdim ve çantamı alarak öğrenci işlerini bulmak için yürümeye başladım. 

       Kampüste dolaşmak iyi gelmişti. Havanın güzelliğinden nasibini almak isteyen sevgililer bahçedeki çimlerde kucak kucağaoturmuş, gülüşüyorlardı. Gitar çalan mı dersin, aşkın doruklarına çıkıp, sevgilisine bademcik ameliyatı yapan mı... 

        Birkaç kişiye sorduktan sonra öğrenci işlerini buldum veders kayıt işlerimi hallettim. Oldukça yoğun olan ders programımın yazılı olduğu kâğıdı alıp çıktım.

        Bu sefer de, elime tutuşturulan kâğıtta yazan sınıfımı aramaya koyuldum. Birkaç binanın ve büyük bir kafeteryanın yanından geçtikten sonra sınıfımın olduğu binayı bulmayı başardım. 

      Bu sırada kulağıma dolantiz bir kahkaha sesi, sesin geldiği tarafa istemsizce bakmamasebep oldu. Oradaydı. Duman gözlü çocuk, yolun kenarına parkedilmiş olan üstü açık, kırmızı bir arabanın içindeydi ve yanındaki güzel kızın saçlarını okşuyordu. 

      Bir anda yüzüm asıldı, neden böyle hissettiğimi anlayamamıştım ama üzülmüştüm.O yeşil gözler, gözlerimi bulduğu anda kafamı hızla önümeeğip sınıfa doğru yürümeye başladım.

     Utanmıştım, onları izlediğimi düşünmüş olma ihtimali daha çok utanmama nedenoldu. Bunu düşünmemeye çalışarak hemen sınıfa girdim. Sınıfoldukça kalabalıktı, yer seçme şansım olmadığı için de gözümeilişen ilk boş yere – ön sıranın duvara yakın olan son koltuğuna– oturuverdim. 

      Geriye kalan birkaç boş koltuğun da dolmasıbelli ki fazla uzun sürmeyecekti, çünkü içeri öğrenciler girmeyedevam ediyordu. O sırada içeri giren ufak tefek, kızıl saçlı, gözlüklü, sevimli kız dikkatimi çekti. 

     Ön sırada hâlâ boş olan sondört koltuktan birine oturdu.Ders notu tutacağım ajandamla kalemimi çıkarmak içinçantamı karıştırmaya başladım. Sınıftaki ses bir anda kesilincehocanın geldiğini düşünerek kafamı kaldırdım ama gelen hocadeğildi, yine oydu. 

     Yanında, arabada esprileriyle güldürmeyibaşardığı kumral güzel ve mankenlere taş çıkartacak iki çocukvardı. Az önce dikkatimi çeken ufak tefek kızın yanına gittiler.Günümün kahramanı, kıza doğru eğildi ve bir şeyler söyledi.Kızın yüz ifadesine bakılırsa hiç de güzel şeyler duymamıştı. 

      Gözlerini dikip çocuğa bakmaya başladı, korkmuş gibi görünüyordu.Kızın tepkisiz kalışı belli ki duman gözlünün canını sıkmıştı. Geri çekildi ve yanındaki çocuklardan sarışın olanına bir gözişareti yaptı. Sarışın çocuğun, kızı kolundan tutup sertçe yerefırlatması bir oldu.

        Olanları nefesimi tutmuş şekilde izlerken sinir katsayım artarak beynimi âdeta ele geçirdi. Hızını alamayan sarışın, kızadoğru bir hamle daha yapacaktı ki tabiri caizse bende kayışkoptu. O an tek düşündüğüm bu pisliklerin hakkından gelmekti. 

     Zavallı kızı ağlamaklı bir halde yerde görünce yedinci doğumgünüm geldi yine aklıma. Bu sefer elimde bir bıçak yoktu amao sarışın pisliğin hayalarını patlatacak güçte tekmelerim vardı.Önümdeki küçük masaya güçlü bir tekme savurdum, biraz fazla17güçlü vurmuş olmalıydım ki hocanın masasına çarparak ancakdurabildi.

      Bu, olanlara karşı bir isyandı ve herkesin bakışları üzerimeçevrildi. Yine ne yapıyorum ben, hiçbir olaya karışmayacağımaDefne'ye söz vermiştim diye düşündüm. Ama yapamamıştımişte, yine uzak duramamıştım.

      Sarışın pislik, dudaklarında küçümsercesine bir gülüşleüzerime doğru yürüdü ve iki adım kala omuzlarımdan tutmayayeltendi. Kollarını bir hamleyle saf dışı bırakıp, "Bunu al, pislikherif!" diyerek, gelecekteki yavrularının kafalarına sert bir tekme indirdim. O kadar sinirlenmiştim ki, Türkçe konuştuğumusonradan fark ettim. 

        Sarışının elleri bacaklarının arasına giderken, yeşil gözlüyle göz göze geldik. Yüzünde anlayamadığım birifadeyle bakıyordu bana. Sarışının toparlanması uzun sürmedi,bu sefer de bütün sınıfın önünde rezil olmasının verdiği öfkeyleüzerime yürümeye başladı. 

     Ama yeşil gözlü buna izin vermedi, kolundan tutarak çekilmesini işaret etti. O, efendisine itaateden bir köle gibi uzaklaşırken, yeşil gözlü, bana sinsi bir gülüşatıp sınıftan çıktı. Tabii ekürileri de peşinden onu takip ettiler. 

      Sınıf biraz öncekinden daha gürültülü bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Duymazdan gelerek, hâlâ yerde oturmakta olanyeni arkadaşıma elimi uzatıp onu ayağa kaldırdım. Dağılmışsaçlarını düzelttikten sonra da çantamdaki suyu uzattım.

        Mahcupça gülümsedi, bana kimi hatırlattığını söylememe gerekyok, değil mi?Fırlattığım masamı düzeltip yeni arkadaşımın yanına oturdum. 

"Teşekkür ederim," dedi.

 "O sıraların onlara ait olduğunubiliyordum ama oturacak yer kalmamıştı. Bu kadar tepki göstereceklerini düşünmemiştim." 

"Rica ederim," dediğim sırada hocanın gelmesiyle ortamdeğişti ve sınıf tekrar sessizliğe büründü.

ADI GÜZELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin