Yetmedi mi?

1.7K 217 43
                                    

NOT: BÖLÜM KISA BİR BÖLÜM AMA ARA BÖLÜM GİBİ DÜŞÜNÜN. ARADAKİ SORULARIN GİTMESİ İÇİN HAZIRLADIM BU BÖLÜMÜ. İYİ OKUMALAR YORUM VE BEĞENİLERİ BEKLİYORUM...

BÖLÜMDEKİ ŞİİR : ÖZKAN GÜNAL IN NAR-I AŞK KİTABINDAN

MEDİA HİRA YA AİT

YAMAN

Yıllarca değişmeyen alışkanlıklar ve huylar vardır. Yaşınız kaç olursa olsun ,ne kadar değişirseniz değişin o huylar asla değişmez. Tıpkı şimdi Hira 'nın olduğu gibi. Yıllar geçse de şaşırdığında açılan mavi gözleri ve utandığında kızaran kırmızı yanaklarının asla değişmeyeceği gibi. On yedisinde nasılsa yirmi beşindede aynı olduğu gibi.

O gün adliyeye evraklarımı teslim etmeye gittiğimde aklıma gelecek en son şeydi onunla karşılaşmak. Arabayı çalıştırıp hareket ettirdiğimde karşıdan onu gelirken görünce olduğum yerde kalmıştım. Elindeki kağıtları dikkatle inceliyor etrafına bakmadan yürüyordu. Değişmeyen birde bu huyu vardı. Dikkatini bir şeye verdiğinde etrafındaki hiç bir şeyi fark etmiyordu. Tıpkı yıllarca beni fark etmediği gibi.

Adımlarını hızlandırıp arabanın önünden geçince bende gözlerimle onu takip etmeye başladım. Adımları arabaya doğru geldiğinde kapıyı açıp oturduğunda bende şaşkınlıkla onu izliyordum. Yaptığının farkında olmadığı her halinden belliydi. Arabaya binip heyecanlı bir şekilde konuşurken kalbimde aynı heyecana eşlik ediyordu. yıllardır yüzüne hasret kaldığım şuan yanımdaydı daha ne isteyebilirdim ki. Ben bu anın tadını sürerken o yaptığı hatanın farkına vardığında gene üste çıkmaya çalışmıştı ama bu sefer başaramamıştı. Yanakları kıpkırmızı olmuş bir şekilde arabadan kaçtığında benimde yüzümde hasretin tebessümü vardı.

Ertesi gün mahkeme salonunda karşılaştığımızda da yaşadığı şaşkınlık yüzünün her karesinden belliydi. Ama dava başladığında aldığı ciddiyet ona saygınlığımı dahada arttırmıştı. Karar açıklanırken gözlerini kapatıp dudaklarını yavaş yavaş oynatıyordu. İçinden dua ediyordu emindim. Gözümde canlanan anı ile yüzümde oluşan tebessümle onu izlediğimin farkinda bile değildim

8 Yıl önce

"Yaman oğlum onları kaldırmayın tek başınıza ağırdır onlar"

"Merak etmeyin Yusuf hocam birşey olmaz"

Üniversitenin ilk senesiydi bu şehre okumaya geldiğimde her şeyin bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Küçükken hep asker olmak isterdim taki babamı bir iş kazasında kaybedene kadar. Şirket babamın payı olarak iki kuruş ödemiş ve annemi dava açmaması için tehdit etmişlerdi. Annemde tek başına bir çocukla ortada kaldığı için korkmuş ve uğraşmamıştı. O gün karar vermiştim hukuk okuyacak ve yıllarda sürse babamın canının bedeli ödetecektim onlara . Öyle de yaptım yıllarca canımı dişime takıp çalıştım ve en iyi üniversitelerden birinde hukuk fakültesini kazandım. Yusuf hocayla da o zamanlarda tanıştım. Diğer hocalardan çok farklıydı tüm öğrencilere yardımcı oluyor onlarla ilgileniyordu. Tasavvufa olan merağıda daha çok çekmişti bizi ona. O zamanlar birkaç arkadaşla beraber onun derneğine gitmiştik. Çok güzel bir yerdi burası insanlara eğitimler veriliyor yardımlar ediliyordu. O gün dernekte büyük bir etkinlik olacaktı bizde yardım etmek için gönüllü olarak gelmiştik. Sabahtan tüm hazırlıklara yardım etmiş akşamda sahne arkasında diğerlerine yardım etmeye başladık. Tüm hazırlıklar bitmiş herkes tek tek sahneye çıkmaya başlamıştı. bende sahnenin arkasından olanları izlemek için sahneye ilerdiğimde sahnenin arkasında birini görmüştüm. Yere çökmüş gözlerini kapamış kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Ilk önce ne olduğunu anlamamış yanına gitmiştim. Ters bir şeyler olduğunu düşünüp yanına eğildiğimde gözleri hala kapalı olduğu için beni fark etmemişti. Tam konuşacakken biran gözlerini açıp beni gördüğünde o şaşkınlıkla bağırıp beni geriye doğru itelemişti. Bense dengemi sağlayamayıp sahnenin kenarındaki demire kafamı vurmuştum. Kafamdan akan kanı görünce daha çok paniklemiş ağlamaya başlamıştı. Şimdi birilerinin beni teselli etmesi gerekirken ben bu küçük kızı teselli ediyordum. Biran sahnede ismi söylenince iyice heyecanlanmış ve çıkmayacağını söyleyince onu ikna etmek gene bana düşmüştü. Ona sahneye çıkıp

¨bu küçücük kızın neler yapabileceğini göster¨ dediğimde o güzel kaşları sinirle çatılmış ve bilmiş bir edayla

¨ben küçük değilim tamam mı? 17 yaşındayım görürsün sen şimdi¨

diyip hızlıca sahneye çıkmış ve eline aldığı ney de üflediği her nameyi yüreğime tek tek nakşetmişti bu küçük kız.

Kafamdaki iz o günden hatıra kalmıştı. Ama sadece o değildi o günden bana hatıra kalan. En derin denizlerden daha derin mavileri kalmıştı O mavi gözler kalbime işlemiş yıllarca en büyük yaram olmuştu. O günden sonra asla cesaret edememiştim karşına çıkıp onunla konuşmaya. Sadece uzaktan izlemekle yetinmiştim kızmalarını , şaşkınlıklarını , utanışlarını ve neye olan aşkını. En çokta bu anlarda izlemeye cesaretim olurdu. O gözleri kapalı neyine dert yanarken ben onu izlerdim farkına varmasın diye. Yıllarca sırf onu birkaç saniye olsa da görebilirim ümidiyle gitmiştim derneğe. Okulu bitirdikten sonra hemen annemin yanına dönmüştüm. Çünkü burada durdukça daha çok bağlanıyordum ona uzaklaşırsam unuturum sandım. Ama öyle değildi bu kalp benle geldikçe oda içinde gelecekti. Savcılık sınavını kazanıp ilk görev yerimde çalıştıktan sonra kader beni gene bu şehre yollamıştı. Hemde bu şehre geldiğim ilk gün onu çıkarmıştı. O an karar verdim ve artık kaderimden kaçmayacaktım.

Bahçede Yusuf hocayla oturmuş sohbet ediyorduk. Kaç yıl geçerse geçsin asla kaybetmemişti samimiyetini zaten insanları etkileyen en önemli özelliği de buydu.
Yusuf hocamla uzun sohbetlerden zamanın farkına varamamıştım. Tam kalkmak istediğimde eşi de kendisi de izin vermemiş yemeğe kalmam için ısrar etmişler bende onları kırmayıp kabul etmiştim.
Hira yı sadece eve girdiğimde görmüştüm onun dışında karşılaşmamıştık. Eminim şuan aklına gelenlerin utancıyla ne yapacağını bilemez şekilde dolanıp duruyordur. gözümün önüne gelen bu haline gülmeden edememiştim.

Yusuf hocalara teşekkür edip onlardan ayrılıp evime geldim.Çok sıcak bir akşam sonunda eve geldiğimde aslında biran boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim. Yıllar sonra aile sıcaklığını hissetmek iyi gelmişti ruhuma ve kalbime. Çalışma odama girip annemden kalan tek hatıra gramafonuma plağı taktığımda odayı dolduran sesle gene aklıma takılmıştı o mavi gözler.

Gözlerim masanın üzerindeki kitaba takıldığında artık okunmaktan eskiyen sayfa kendini belli etmişti uzaklardan. Yıllar önce ona aldığım bu kitabı hiçbir zaman ona verememiş yıllarca saklamıştım.Belki bir gün verebilme ümidiyle her gittiğim yere yanımda taşımıştım tıpkı yıllardır onu içimde taşıdığım gibi.

Ve ne zaman aklıma gelse dudaklarımdan dökülen mısralar vardı onun için okuduğum bu kitapta. Ve o mısralar bir kez daha döküldü dudaklarımdan, kalbimden ,geçmişimden , geleceğimden.

"Hasretinle yanan gönlümün sahibi

Bunca yanmalarım yetmedi mi?

Bir güler yüzü çok görme bana ettiğin nazlar yetmedi mi?

Beni benden almaların, cihana dilsiz koymaların

Lütfet sana bakan gözlere kaçırdığın bakışlar yetmedi mi?

Bir dokunsan ruhuma işleyeceksin, bir kelamınla mest edeceksin, gönlümün sevdası sahibi sensin.

Fakirin özlemi yetmedi mi?"







AŞK-I PERVANE (aşk-ı derun 2)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora