Bölüm 1

94 5 2
                                    


Tam on iki yıl oldu kimsesizler yurdunda barındığım.Yıllar gerçekten çabuk ve acımasız geçiyor.Yurtta ne kadar mutlu gözüksem de içim öyle söylemiyor.Karanlık,geceleyin boğazıma dalıyor.Her gece rüyalarım kabusa dönüyor.Her gördüğüm rüyada yüzü görünmeyen birilerinin ellerimden tutarken birden kaybolmasına beni bir labirentin içinde bırakıp gitmesine şahit oluyorum.Ben 11 yıl önce ailemi bir trafik kazasında kaybettim.Şuan 17 yaşındayım fakat o kaza neredeyse saniye saniyesinde olanlar hep aklımın bir ucunda.Ama hala inanamıyorum bir uçurumdan yuvarlanan bir arabadan sağ çıktığıma.Zaten bir yılda komadaymışım söylenenlere göre.Ondan sonrada hayatımın acı günleri başlamıştı. Psikolojim yerle bir olmuştu her şey üstü üstüne geliyordu resmen.Aradan bir yıl geçmişti hemen hemen alışmış sayılırdım ama unutmuş değil.O kadar kötü davranıyorlardı ki bizlere sabahın olmasını hiç istemezdik.Adı üstünde zaten kimsesizdik kimsemiz yoktu.Birilerine hep muhtaçtık önümüze bir dilim etmek üç kaşık yemek gelsin diye bütün görevleri yapmak zorundaydık.Hatta eziyet ettikleri bile oluyordu.Yıllar böyle geçti gitti ta ki birilerinin bana merhamet edip üzerine evlatlık alıncaya denk.Ondan sonra hayatım değişti işte.Bambaşka birisine dönüşmüştüm.Öz olmasa da benim artık bir koruyucum vardı.Beni geceleyin öper ve üstümü örten, sabahleyin kucaklayan.Günaydın diyen,cebime harçlık koyan,merak eden,giyindirip barındıran, yediren ve benim için en önemlisi de her hafta sonu beni annemin kabrine götüren bir ailemin olmasıydı.Şimdi okuyorum iyi bir öğrenciyim ileride bir doktor olmak o kadar çok istiyorum ki.Lise üç deyim şuan ve üniversiteye gitmeme taş patlasa iki yıl kalmıştı .Derslerim o kadar iyi ki okulun en iyi öğrencileri arasındayım.Öğretmenlerim beni o kadar çok seviyorlar ki zaten durumumu da biliyorlar ama her şey ne kadar iyi olsa da illa ki hayatta bizi mutsuz edecek bir şey vardır o da benim hiç arkadaşımın olmamasıdır.Bu da benim karakterimden kaynaklanıyordu zaten içe kapanık kendi iç dünyamı yaşayan birisiydim ben.Sıkıntılarımı hep kendim çözmeye çalışırdım fakat sıkıntılarımı üvey annem babam dahil hiç kimseyle paylaşa mı yordum.Bir gün gizli gizli ailemden habersiz bir psikiyatriste gözükmeye başladım ve doktorun bana dediği tek şey ''ailenle bu konuyu paylaştığın mı?'' dediği oldu.Hayır dedim.Doktora bütün olanı aslında ailemi kaybettiğimi evlatlık alındığımı söyleyince doktor hanım durakladı oracıkta ''Ah! yavrum bana daha önce niye demedin'' dedi.Biliyor musun benimde bir ailem yok bir depremde onları kaybettim.Benim gözlerim doldu ve doktor hanıma iyice bir sarılmıştım.Psikiyatriste gitmek gerçekten iyi gelmişti.Dediği şeyler aslında sırandandı ailenle ve arkadaşlarınla iletişim kur ve sosyalleşmeye bak demişti ve bide bir kutu ilaç...Eve geldiğimde annem çok merak etmişti beni merak edilecek bir şey yok deyip hızlıca odama geçtim. Aradan on dakika geçmeden kapım çaldı. Babamdı.-Gelebilir miyim oğlum? Tabi baba gelebilirsin. ''Eee anlat bakalım sıkıntın ne?'' der ve ben bir duraklarım. –Sen ne zaman içine kapansan bir derdinin olduğunun göstergesidir bu. Anlat bakalım neymiş öğrenelim söz aramızda. Babama psikiyatriste gittiğimi elbette demem. Durumumu kimseyle iletişime geçemediğimi hep içime gömüldüğümü söyledim. Babam artık geçmişi unutmamı yenilerle ilgilenmemi söyledi ve kafamı dağıtacak bir şeylerle uğraşmamı istedi. Beni yüzme kursuna yazdırdı. Birazda olsa heyecanlanmıştım hiç yüzmek bilmiyordum hafta sonunu sabırsızlıkla bekliyordum. Ödevlerimi yaparak erkenden uyudum...

–Çağla oğlum hadi uyanma vakti okula geç kalacaksın erkenden kalk da kahvaltını yap bari. Tamam anne geliyorum. Hemen üzerimi giyinip aşağı indim annem harika bir kahvaltı hazırlamıştı. Böreğinden sucuklu yumurtasına kadar oh mis. Hızlıca kahvaltımı yapıp evden ayrıldım. Okula gittiğimde herkes koridorda bir şeyler fısıldaşıyor. Herkes beni görünce şaşkın şaşkın bana bakıyor. –Hey dostum buraya bir bakar mısın? Evet...

MERHAMETWhere stories live. Discover now