brenda: hey
thomas: vay canına ilk mesajı attın, hey
brenda: nasılsın?
thomas: iyiyim
brenda: hep benim hakkımda konuşuyorduk biraz senden bahsedelim istedim
thomas: pekala
brenda: soru sorabilir miyim?
thomas: tabii ki
brenda: çalmayı bildiğin müzik aleti var mı?
thomas: klasik gitar ve bas çalabiliyorum
brenda: calum da bas çalıyor, ugh
thomas: sevgilinin beni tanıdığını söylemiştim. beni tanıyorsa belki de arkadaşızdır, ha?
brenda: her neyse, tom.
brenda: ne zamandır şarkı yazıyorsun?
thomas: Altı yıldır falan galiba
thomas: ilk 13 yaşımdayken yazmıştım
brenda: birkaç şarkı sözü istesem?
thomas: neden olmasın derim ;-)
brenda: :')
thomas: gidip şarkı yazdığım defteri alacağım, bekle
thomas: kendimi sorguladım, asla bekleyemedim.*
thomas: işaretleri aradım.
thomas: yardım istemiyorum, biliyorum bunun için çok geç.
thomas: burada kaybolan ve gömülen bir aşk, hayat buluyor.
thomas: dünyanın bizi canlı hissettireceğine inan, inan.
thomas: bu sadece bir tanesi
thomas: yeterli mi?
brenda: daha fazla yazmalısın, tom
thomas: şu sıralar vaktim pek olmuyor ama deniyorum
thomas: geç oldu brenda uyumalısın
thomas: bir yerlerde seni seven birisi olduğunu bil
thomas: iyi uykular
brenda: şey, pekala
brenda: iyi geceler, tom
//
*: airplanes