43.Bölüm

2.4K 146 33
                                    

Keyifli okumalar :) Multimedya Sebastian :)

Yerde oturmuş ağlıyordum. Hem korkuyordum hem de ürkmüştüm. Tanrım! Yardım et! Ayağa kalktım ve aşağıya indim. Gözlerim kapanıp,açılıyordu. Ne yapacağımı hiç mi hiç bilmiyordum. Victoria'nın cesedini nasıl burada bırakabilirdim? Olmaz. Yanımda biri olmalı... Evden çıktım ve koştum. Çok uzaklaşmıştım. Bir telefon kulübesi buldum. Cebimde kart vardı. Kartı taktım ve Sebastian'ı aradım.
-Buyrun,kimsiniz?
-Sebastian,lütfen panik olmadan beni dinle. Sakın konuşma. Herşeyi açıklayacağım.
-Tamam.
-Kimsenin haberi olmadan yanıma gel. Bak lütfen kimse bilmesin. Yalvarırım! Şuan Paris'deyim. Victoria diye bir arkadaşım vardı ya, onda kaldığım. Yeniden buraya geldim ama ölmüş! Banyoda! Kafası kopuk!
Ağlıyordum. Kendimi tutamadım. Hıçkırarak ağlıyordum.
-Julie,geliyorum. Sakin ol! Bekle beni ,eve girme. Anladın mı?
-Tamam. Lütfen,çabuk gel!
Hala ağlıyordum.
-Hemen geleceğim,hemen!
Sebastian telefonu kapattı. Bende ağlayarak klübede onu bekledim. Yere çömeldim ve kafamı ellerimin arasına aldım. Bir süre sonra Sebastian geldi. Onun geldiğini görünce hemen ayağa kalktım. Ağlayarak onun boynuna atladım. Sımsıkı sarıldım.
-Sebastian! Dayanamıyorum Sebastian! Hiçbir şey düzgün gitmiyor!
Sebastian boynunu eğdi,saçlarımı kokladı,okşadı. Saçımdan öptü.
-Tamam,ben buradayım. Bak yanlız değilsin. Seni bırakmam ben.
Çok ağlıyordum. Canım çok yanıyordu. Sebastian'a daha da sıkı sarıldım.
-Bırakma.
Benim rahatlamam için sarılmayı yavaşça bıraktı. Çok halsizdim. Nefesim,Sebastian'a geçti. Dudaklarımız oldukça yakındı. Ellerimi,Sebastian'ın omzuna koydum. Nefes almaya çalıştım. Sebastian yüzüme bakıyordu. Ben ise ona bakamıyordum. Sadece hissediyordum. Gözlerim şişmişti ve kızarıktı. Bundan oldukça eminim.
-Ben buradayım mavişim.
Sebastian,gözyaşlarımı sildi.
-Bari sen gitme.
-Ben hiç gitmedim.
Ellerimi tuttu ve yüzüme baktı.
-Şimdi işimiz var. İlk olarak cesedi almalıyız. Bir yere gömmek zorundayız.
O böyle konuşunca,yeniden ağlamaya başladım.
-Ama... Neden öldü? Kim öldürdü onu?
-Bilmiyorum Julie. Ama şimdi bunların sırası değil. Cesedi o evden çıkarmalıyız.
-Tamam. Evin yakınında ormanlık bölge var. Orada kimse yok zaten. Oraya gömebiliriz. Fakat ailesi? Ailesine ne diyeceğiz?
Kafamı yere eğdim. Resmen bitmiş durumdaydım.
-Gömdükten sonra not bırakırız ve polisleri ararız. Bizi de bulamazlar. Gideriz buradan.
Kafamı salladım. Yapacak hiçbir şey yoktu zaten. Beraber eve geldik. Sebastian benim yukarıya çıkmama izin vermedi. Kendisi halledecekmiş. Ben koltukta oturdum ve ellerimi birleştirdim. Yarım saat boyunca Sebastian banyodaydı. En son kapı sesi duydum. Merdivenlerden aşağıya iniyordu. Bir torbada Victoria'nın cesedi vardı. Dışarıya çıkması için kapıyı açtım. Ona baktım ve çok kötü hissettim. Sebastian yürüdü ve çok ilerledi. Sonra da vampir hızını kullandı. Onu göremiyordum. 15 dakika sonra içeri girdim,onu bekledim. Yarım saat gelmedi. Bende banyoya girdim. Kendime gelmek için banyo yapmalıydım. Banyo tertemizdi. Sebastian hiç iz bırakmamıştı. Bence kanları içmişti. Adım gibi eminim. Aslında biraz kendime gelmiştim. Böyle şeylere alışmalıydım. Belki hep böyle geçecek hayatım... Kıyafetlerimi çıkardım ve küvete girdim. Sanırım Sebastian gelmişti. Sesler geliyordu çünkü. Suyu açtım,yıkanmaya başladım. Sebastian kapıya vurdu.
-İyi misin Julie?
Suyu kapattım ve biraz yüksek sesle konuştum.
-Evet,iyiyim.
-Sevindim. Ben hallettim, endişelenme artık.
-Peki.
-Bir şeye ihtiyacın olursa söyle,aşağıdayım ben.
-Tamam,söylerim.
Sebastian aşağıya inince suyu tekrar açtım ve yıkanmaya başladım. 20 dakika sonra bornozla çıktım. Bu sefer de Sebastian duşa girdi. Bende o arada üstlerimi giyindim. O da banyodan bir süre sonra çıktı. Ben uzandım ve üstüme ince birşey örttüm. Sebastian gelip,karşımdaki koltuğa oturdu ve bana baktı.
-Yarın buradan gidelim. Not bırakacağız,polisleri arayıp.
-Tamam. Ailesi çok kötü olacak.
Çok halsiz konuşuyordum.
-Evet ama yapacak birşey yok. Sen üzülme.
-Tamam. Yanımda olduğun için teşekkür ederim. Kimse yokken sen varsın.
Birden gerçekten ona karşı ısındığımı farkettim.
-Ne demek Julie. Ben hep yanındayım.
Hafifçe gülümsedim. O da bana bakıp,gülümsedi.
-Uzun bir süreden sonra ilk kez gülümsediğini gördüm. Bu harika birşey.
-Evet,uzun bir süreden sonra. Biraz sarılabilir miyim?
Uzandığım yerden kalkıp,Sebastian'ın yanına gittim. Yanına gidince hemen sarıldı.
-Ömür boyunca...
-İhtiyacım var.
İyice sarıldım. Bu güzel birşey.
-Keşke her zaman ihtiyacın olsa.
-Çok yorgunum.
Sebastian'ın dizinde uzandım ve ona baktım.
-Biliyorum.
-Beni tanıyorsun.
-Hiç şüphesiz.
Gerçekten beni tanıyor. Bu hoşuma gidiyor. Gözlerine dikkatlice baktım.
-Bazen aklıma geliyorsun.
-Nasıl geliyorum?
-Böyle ilk tanışmamız felan.
Gülümsedim. Sebastian da güldü.
-Çok güzeldi. Şu içinden geçen şeyleri hiç unutmadım.
Yüzümü kapattım ve güldüm.
-Tanrım! Aynen,ben de hiç unutmadım.
-Unuttuğunu sanmıştım.
Ciddileşmişti. Dizlerinden kalktım ve onun yanına iyice yaklaştım.
-Emin ol ben hiçbir şeyi unutmam. Seni sevmiştim ama ben seni değil,sen beni terk ettin.
-Olaya dönersek Julie,yapmalıydım. Öyle gerekiyordu. Sen ne haldeydin o mezarda? Bir daha olabilirdi.
-Bıraktıktan sonra ne değişti? Çok mu mutluydum?
-Hayır. Sadece sana çok şaşırmıştım. Nasıl olur da o pislikle beraber oldun,hala anlayamıyorum.
-O konuyu açmasak. İyi hissetmiyorum.
-Eğer gerçekten seni seven biriyle beraber olursan çok mutlu olacaksın.
-Hiç inandırıcı değil.
Burnumu kıvırdım. Ellerimi tuttu ve bana baktı.
-Ben seni çok seviyorum. Lütfen deneyelim.
-Seninle çıkacağımı söylemiştim hatırlıyorsan.Ama hayır dedin!
-Zaten şuan demek istediğim şey beni gerçekten sevmen. Beni çok sev Julie. Eskisi gibi...
Biraz sustum. Sonra ona doğru baktım.
-Eskisi gibi... Herşey güzel olacak mı?
-En güzeli hem de.
-Bilmiyorum. Sebastian beni hiçbir şey demeden dinler misin?
-Evet,dinlerim.
-Ben bu hayatta Cast'e çok değer verdim. Onu çok sevdim,nedenini hiç bilmiyorum. Onu herşeyden çok sevdim. Ama kimse beni anlamadı.
-Ben seni çok iyi anladım,hep anladım. Bu yüzden şu an burdayım.
Yeniden sessizlik oldu. Ben sustum o,beni izledi.
-Sana alışmaya çalışıyorum,olmuyor. Onu unutamıyorum,imkânsız geliyor. Sanki birden gitti,birşeyler oldu. O da hala beni seviyor sanki. Hissediyorum.
Sessizlik kısa bir sürede bozulmuştu. Dediklerim tam da benim hissettiğim gibi .
-Bu kadar emin olma. Eğer seni sevseydi kandırmazdı! Aldatmazdı.
-Ne diyeyim ki? Hiçbir şey diyemiyorum artık. Ben şatodan kaçtım. Kim bilir annem ne halde? Ona çok üzülüyorum. Ama kaçmam lazımdı. Ben Cast'i öldüremem,bunu asla yapamam. Bu gerçekten çok zor!
-Evet,zor. Ama sen yapmazsan o yapacak.
-Emin ol. O beni öldürmez,öldüremez. O kötü biri değil.
-Evet,o bir melek! Kendini kandırmayı bırak! O seni sevmiyor!
Sebastian gerçekten sinirlenmişti. Bende o bağırınca sinirlenmiştim.
-Bana bağırma!
-Bağırırım Julie. Sen salaksın çünkü. Senin için buralara kadar geldim. Sen hala neler saçmalıyorsun! Tam bir aptalsın!
-Sen ne diyorsun?! Gelmeseydin o zaman !Siktir git o zaman bu evden!
-Küfür! İlginç. Sen ve küfür... Kaybetmişiz seni gerçekten de. Yazık sana. Sana yardım eden de kabahat. Şimdi senin deyişinle siktir olup giderim,merak etme. Yazıklar olsun sana.
Sebastian kapıya doğru ilerledi. Birden sinirden etmiştim küfürü. İsteyerek olmamıştı. Gerçekten sinirlenmiştim.
-Dur! Sinirden söyledim. Kusura bakma.
-Kendine iyi bak Julie.
Kapıyı açtı,tam gidecekken onu kolundan tuttum.
-Lütfen dur. Bari sen gitme. Özür dilerim. Gerçekten sinirden söyledim. Gitme.
Sebastian'ın gözlerinin içine baktım. Kapıyı hızlıca kapattı ve beni kapıya yapıştırdı. Öpmeye başladı. Öpmeyi bırakıp,ona baktım. Dudağımı hızlıca sildim.
-Seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyorsun.
Sadece onu dinliyordum. Yüzüne bakmadan dinliyordum. Kendimi zor tutuyordum.
-Odaya çıkmak istiyorum,çekilir misin? Lütfen çekilir misin?
-Bugün benim olacaksın. Hiçbir yere kaçamazsın Julie.
-Sebastian,çekil! İstemiyorum.
Kolunu sımsıkı tuttu. Beni dinlemiyordu.
-Çok bile bekledim. Hiçbir yere gidemezsin.
-Deli misin sen?! Bıraksana! Sana zorbalık hiç yakışmıyor!
Koluma bakıyordum. O ise oldukça kararlı gözüküyordu.
-Sana da direnmek hiç yakışmıyor! Eğer zorluk çıkarırsan senin için hiç iyi olmayacak.
-Bana hiçbir şey yapamazsın!
Kolumu çekmeye çalışıyordum. Kıpkırmızı olduğumdan emindim. Beni kucağına aldı. Ben ise beline vuruyordum. Ama işe yaramıyordu. Beni yatak odasına çıkardı. Ne olduğunu anlayamadan onun altındaydım.
***********************
Beraber olmuştuk. Duş aldık sırayla. Üstlerimizi yeniden giyindik. Ne tuhaftık...
-Seni çok seviyorum ben Julie.
Cevap vermedim fakat gülümsedim. Beraber büyük koltuğa geçtik. Çantamdan uyku iksirimi çıkardım. Birkaç damla içtim.
-Çok uykum var. Bu çok iyi bir iksir.
-Uyuyalım o halde.
Elimden iksiri alıp,içti. Harika. Uzandık ve sustuk. O çok mutluydu,ben ise her zamanki gibi. Ne yaptığını daha sonra anlayan salak kız. Umarım iyi uyurum. İyi uykular bana.
Cast'ten...
Babam zindana geldi. Ona bakmadım.
-Cast! Cezan bitti.
-Burada kalmayı istiyorum.
-Olmaz! Göstereceklerim var sana.
Yine gülümsüyordu. Kim bilir yine ne şeytanlık peşinde... Kaşlarımı çatarak baktım ona.
-Yine ne?!
-Güzel vampirimiz Julie Maxin,yakışıklı vampirimiz Sebastian Heard'la çok eğleniyor. Güzel bir erotik sahne izlemiş olduk.
Seslice gülüyordu. Kafayı yiyecektim. Bileklerimde olan zincirlere rağmen çıkarmaya ve çırpınmaya başladım. Bileğim çok ağrıyordu. Ama şuan umrumda değil! Bileklerim koparcasına çekiştiriyordum. Bağırıyordum. Lanet olsun ki elimden tek bu geliyor!
-Hayır! Yalan söyleme bana!
Babam dediğim pislik, gülerek aynayı getirdi. Tam önüme koydu. O sahneyi açtı. Son sesimle bağırdım.
-Kapat şunu! Çabuk kapat! Lanet olsun kapat! Kapattt dedim!!
Aynaya bakmıyordum. Gülümseyerek kapattı aynayı. Kafamı yere eğdim. Sustum. Halim yok. Kalmadı...
-Muhafızlar! Oğlumun zincirlerini açın. Sonra da odasına çıkarın!
-Emredersiniz kralım.
Gelip,zincirlerimi çözdüler. Kolumdan tutup,odama çıkardılar.
Mohn'dan...
Vampirlerin nasıl da ucube olduklarını görüyorsun oğlum. Şuan yanımda olmasan da biliyorsun. Senin annen de bir vampir! Julie'yi sevemezsin işte. Elisabeth Maxin! Elisabeth,senin annen. Seni doğurdu ve sonra beni bırakıp,başka bir adamla evlendi. O ucube vampirle evlenip,Julie Maxin'i doğurdu. Julie senin düşmanın,üvey kardeşin! Lanet olası vampirler! Hepiniz öleceksiniz. Özellikle siz! Elisabeth Maxin ve Julie Maxin. Baban Martin Maxin'den kurtulduk! İki Maxin kaldı ve sizi de o ucubenin yanına yollayacağım. Bunu senin oğlun Cast Sender yapacak Eli!
Vampir sevenler bu bölümün sonu evet çok heyecanlı ve karışık oldu ama sonralarda ortaya çıkacak herşey. İçiniz rahat olsun şekerler :) Şimdilik bu kadar benden :) Hepiniz bu yazar tarafından öpüldünüz <3

VAMPİR AŞKIWhere stories live. Discover now