-Giriş-

32.3K 327 39
                                    

Bir sabah uyandığımda vücudumdaki hafiflik beni oldukça çok şaşırtmıştı.İçeriden gelen ağlama sesleri annemin "kızım" diye feryatları bilmediğim bir şeyin habercisiydi.

Annemin bu denli içten ağlaması açıkçası içimi buruklaştırıyordu.İçeriye gittiğimde babamı ne zaman canım sıkılsa bir derdim olsa hep oturduğum yere çökmüş gözlerinin altları mosmor olmuş ve dizelerine kafasını dayamıştı.Nasıl olurdu bu? Babam benim hayallerimdeki prensimin takendisi nasıl olurda bu kadar çok yıkılmış ve çaresizdi onu ilk tefa bu şekilde görüyordum ve bununda son olmasını istemiştim.

Etrafta tanımadığım daha önce hiç görmediğim bir sürü insan vardı.Birden gözüme yerde beyaz bir örtünün altındaki yatan kişi dikkatimi çekmişti.Açıkçası burda olanlar benim merakımı iyice bastırıyordu.Ama olduğundan daha çok garip bir durumun farkına vardım.Nereye bassam, nereye dokunsam sanki uçuryomuşçasına tek bir şey dahi hissemediyorumdum.Bu çok büyük derecede saçmaydı nasıl olabilirdi ki bu?.İçimi bir sıkıntı kaplamıştı.Ama şuan bunları düşünmekten çok annemi meleğim diye adlandırdığım kadını teselli edip onun gözyaşlarını silmem gerekiyordu.Buna ihtiyacı olduğu ap açık ortadaydı.

Anneme doğru giderken ağlayan bir teyzeye çarptım ama tepki bile vermedi ince bir sesle "özür dilerim" dedim ama yinede tepki alamadım acısana vererek ve bu kadın vurdumduymazlığıyla uğraşacak vaktim yoktu annemin yanına gitmeliydim.Bu düşüncelerden kendimi kurtarır kurtarmaz annemin yanına gelerek onun bu mahfolmuş halini görünce birden ince bir tiz çığlık çıktı dudaklarımdan.Ama buna tek bir tepki vereni bırakın bana bakan bile olmadı çok sevilen biriydiki heralde kimse birbinin hatalarını umursamıyor görmemezlikten geliyordu.

"Annem"diyerek sarıldım ama nedense annem hala aynı şekilde duruyor aynı şekilde ağlıyor ve bana tepki vermiyordu.Hadi diyer kadınları geçtimde Anne neden takmıyorsun beni!!! Tekrardan "Anne" dedim ama yine yüzüme bakmadım elini tuttum ama sanki elini tutmuyormuşum gibi elini gözlerine götürüp ovuşturuyordu.

Her gün prensesim diyip, saçlarımı okşuyan annem bana cevap vermiyordu daha doğrusu resmen görmemezlikten geliyordu bir hata mı yapmıştım? Yapmış olsam eminim konuşurdu benle.Beni bu denli kırmasını hala anlam veremezken annem tekrar dan kızım diye çığlık attı ve bir an neleye uğradıgımı anlamayarak stabil bir şekilde kaldım.

Neler olduğunu anlamaya çalışırken içeriden babamın adımı sayıklayarak çığlık atması bedenimde bir sarsıntı oluşmasına sebebiyet vermişti.Babamın bu denli içten ağlaması beni şaşırtan şeylerin yanında yer alıyordu.Birden beynime dank eden soruyla hareketsizleştim.Babam benim adımı sayıklayarak neden ağlıyordu?.

Koşarak babamın yanına gittim yanında bir sürü insan vardı ve ona destek vermeye çalışıyolardı.Hemen yanına geçtim ve babam ben buradayım diyerek ona sarıldım.Bana neden sarılmadığını anlamazken birden ayağa kalktı ve odadan çıktı.Anlayamadığım bir şeyler dönerken neden babam ayağa kalktığınde ben sarsılmamıştım ki?Beni takmamalarinı gözarda edip bunları düşündüğüm için kendime uzun süre kızıcaktım.

Sabrım birden taştı ve annemin yanına gidip "Neler oluyor burda" diyerek son nefesime kadar bağırdım.Etrafıma baktığımda herkes aynı haldeydi.Hadi takmıyorsunuzda burda herkes ağlarken bağırmama kızandamı yok.Bukadar ince düşünüyordum artık çaresizliğin bana verdiği duygu yüzünden.Hemen köşede bizim grup vardı.Berk, başak, kutay, alp, can.Birden gözlerim gördügüm görüntüyle kocaman oldu.Bay ukala yani sizin anlicağınız dilde Kutay darmadağın olmuş gözlerinin içi kıpkırımızıydı.Diğerlerine baktığımda farksızdı.İyide bana haber vermeden ne olursa olsun biyere gitmezlerdi heleki berk.

Birden beynimdeki düşünce beni olduğum yere kilitlemişti.Bu düşüncemin gerçek olmamısını arzularken gözlerimden akan yaşlarların yere düşmediğini fark ettiğim anda dudaklarımdan dôkülen çığlıkla birlikte kendimi yerde buldum.Çaresizlikti bu.Kutayın yüzüne bakma gereği duydum ve yüzünde yıkılmanın kırıntılarını barındırıyordu.Dışarıdan yüksek bir ses geldi ama duyamadım.Merakla ayaga kalktığımda bir cami hocasi olduğunu düşündüğüm adam eline mikrofon gibi bir şeyi eline alarak "Masal kızımıza hakkınızı helal ediyormusunuz" demesiyle beynime sıçrayan kanla yeniden dudaklarımdan dökülen ince tiz çığlık benliğime hapsolmuştu.

Hayır tahmin ettiğim şey olmamalıydı.Bunun isteğiyle dua ederken tek bir yolu var diye düşünerek.Kutayın yanına gittim."Bak uka- derken kendi kendime aptallığım yüzünden kızmıştım bu haldeyken bile ona böyle bir şey söylemek acımasızlık olurdu.Cümlemi düzeltirken kelimeler dudaklarımdan dökülmüştü bile "Kutay yerde yatan kızında adı Masal mış doğru mu bu ve çok değerliydiki senin için bu haldesin" dedim.Neden kutayla konuşma ihtiyacımı sorduysanız o ne olursa olsun eli iki kanda da olsa bana cevap vermezse geberirdi uyuz işte nolucak.Neyse bu düşüncelerle kafamı karıştırmak yerine ondan cevap bekliyordum ama cevap vermedi.Ne yani koca "KUTAY AKMERİÇ" bana inat dahi olsa cevap vermemişti.

Yerde yatan kişinin ben olma ihtimali tüylerimi ürpertmişti.Yoksa o bendimde bu dolaşan ruhummuydu? İyide bu sacma olmazmıydı.Ama bunun baska bir açıklaması yok gibiydi gibi de değil yoktu.Başak tan bizim gruptan ayrılıcak olmam korkusuyla yerin dibine girmek istedim.

Herşeyin farkına varmamın ve tek doğru cevabı bulabiliceğim bir yol vardı.Yerde yatan kişinin yanında çerceveyi kaldırıp bakmakti.Çünkü örtünün altına bakmaya cesaretim yoktu.Yavaşca korkak adımlarla çerçeveye doğru yürüdüm.Geri adım atmak istesemde içimi kaplayan korkunun dozu artarken çerçeveyi elime aldım, halâ ters duruyordu.Çerçeveyi çevirdiğimde sarı saçlar, mavi gözler bu benimdim.Kalbim yerinden çıkıcaktı adeta.Olamaz! Bu--u bu bendim.Nasıl olurdu bu? Ne yani burdaki herkes benim için mi ağlıyorlardı.Bu düşünceler sorular beynimin içersinde dolaşırken yerdeki kızı yani sanırım beni uzun bir tahtalardan oluşan kapalı kutunun içine koydular.Başak'ın dudaklarını aralayıp ince sesiyle çığlık atması beni yerle bir ederken berk ona destek çıkmaya çalışıyordu.Ama oda çok kötüydü.Başak berkten beklediği ilgiyi tam şuan görüyordu ama umrunda değildi.Canım arkadasım, kardeşim benim bir an buna sebeb olduğum için ondan özür dilemek istedim.Ama imkansızdı herşey.

Zoraki adımlarlada olsa Başagın yanına gittim kulaklarına
"Mutlu ol" diye fısıldadım hıçkırıklarımın bana verdiği izin kadar. Keşke bunu duyabilseydi.

*

Bedenimi tamamen hapsedecek yere gelmiştik.İçimi saran korkuyla birlikte vucudum alev almıştı.Beni o kaplı kutudan çıkarıp toparığın altına koydukları an bedenimdeki sarsıntıyı hissetmemle birlikte yere yığılmam bir olmuştu...

ZAAF Where stories live. Discover now