2-Noel Baba

139 30 10
                                    


Kadın ölüm kokan o soğuk odadan çıktığında, acı haberi aldığı dakikadan itibaren içinde tuttuğu gözyaşlarını serbest bıraktı. Yere çömelip hıçkırarak ağlamaya başladı.
Kocasının yüzüne bakamamıştı, çizikler ve yaralarla çevrelenmişti o mükemmel yüzü.

"Kocanızın eşyaları,"

Eline tutuşturulan poşetin içini açmak istedi. Ona ait olan kıyafetlerini koklamak, onun bıraktığı eşyalarına sımsıkı sarılmak.
Ama yapamadı, poşeti dahi açamadı.

Kendine geldiğinde ağlamaktan gözleri kızarmış, göz altları şişmişti. Buradan dışarı çıkmalıydı, burası ruhunu boğuyordu. Onları hastaneye getiren polis bir şeyler mırıldanıyordu. Yapması gereken işlemler, cenaze...
"Lütfen, eve gitmek istiyorum."
"Hanımefendi..."
"Yarın yine gelirim. Şimdi gitsem..."
Huzursuzca kabul etmek zorunda kaldı memur.
Serin havaya çıktığında uzaktaki oğlunu gördü. Oğlu kardan adam yapıyor, iştahla yaptığı kardan adamla övünüyordu.

"Anne bak, kocaman kardan adam yaptık."

Yerleri kaplayan kaygan kara dikkat etmeden annesinin yanına koştu.

"Bak orada, gördün mü?"

İşaret parmağını uzatmış ileriyi gösteriyordu. Oğlunun gösterdiği yere baktı, orada gördüğü: Koyu kırmızı kanın kusursuz bir suratı mahvettiğiydi. Aklı kocasındaydı.

"Çok güzel olmuş, eve gidelim mi?"

"Olurr, hem babam da evde bizi bekliyordur, Noel babada gelmiş midir anne?"

"Gelmiştir."

Plan yapmışlardı Emre, Noel baba kılığına girip sürpriz yapacaktı. Kucak dolusu hediyelerle çat kapı girecekti içeri, oğullarının unutamayacağı bir yılbaşı gecesi hayal etmişlerdi. Şimdi yaptıkları plan ne kadar uzak bir ihtimaldi.
Caddeye çıkıp bir taksi durdurdular. Çocuk neşeliydi, ellerini saran eldivene kar taneleri yapışmıştı. Yapışan taneleri çıkartmaya çalışarak kendi eğlencesini yaratıyordu. Taksiye bindiklerinde yine kadın pencere kenarına geçip düşüncelere daldı. Bu gece olanlar bir türlü mantıklı gelmiyordu. Hayatları mükemmel denilebilecek düzeyde ilerliyorken başlarına geçen kasvetin nasıl hayatlarını darmaduman edebildiğini çözemiyordu. O gitmişti, bir ömür boyu sevmeye yemin ettiği kocası bırakıp gitmişti. Yılbaşı gecesi, sevdiği kar tanelerinin yeryüzüne süzüldüğü vakit o yeryüzünden ayrılmıştı.

"Hanımefendi?"

Bir an içinde dolaştığı düşüncelerinden sıçradı. Taksi evlerinin önünde durmuş, taksici inmelerini bekliyordu. Montunun cebine para bulma ümidiyle baktı, eline dolanan on TL'yi çıkarıp adama uzattı. Taksici gaza basarak yanlarından geçip gitti. karşılarındaki ıssız bembeyaz bahçenin, ışıklarını çıkarken söndürmeyi unuttuğu evin görüntüsü yalnızlıklarını gün yüzüne çıkartıyordu.

Uğursuz bir sessizlik dolaşıyordu etraflarında.

"Anne kapıyı açsana, üşüdüm." Oğlu kapının önüne geçmiş ellerini ovalıyor, annesinin kapıyı açmasını, sıcak evlerine girmeyi bekliyordu.

Anahtarı çıkarken almamıştı yanına, boş çiçek saksının dibindeki yedek anahtarı çıkartıp kapıyı titreyerek açtı. Oğlu ondan önce davranıp çoktan içeriye koşmuştu. Evi çınlatan sesi duyan kadın dondu kaldı:

"Anne, Noel Baba gelmişş."

Koşarak içeri girdi. O an karşısında gördüğü kişi beyaz sakallı, kırmızılara bürünmüş, Noel Babaydı. Ama bu imkânsızdı. Önce hayal gördüğünü sandı, bir kaç kez gözlerini kapatıp saniyeler sayarak açtı. Gitmemişti Noel Baba, oğluyla konuşuyor ona torbasının içinden hediye paketlerini gösteriyordu.

"Nasıl girdiniz eve?" Ses tonu sert çıkmıştı.

Komidinin üzerindeki ev telefonuna kaydı bakışları, adam zorluk çıkartırsa hızlı davranabilirdi veya dışarı çıkıp bağırırdı. Oğlu yakınında değildi ama, o adama daha yakındı.
Adam yapma olan beyaz kaşlarını çattı. Dudaklarını oynatarak bir şey anlatmaya çalıştı.

"Benim."

Kadın iyice sinirlenmeye başlamıştı.
"Evimden çıkmazsan polisi arayacağım, Murat yanıma gel hemen."

Çocuk adama daha da yaklaştı, sanki en sevdiği oyuncağı elinden alınıyormuş gibi davranıyordu:
"Hayır, gelmeyeceğim."

"Senin neyin var?"

Adam kendine doğru yürümeye başladığında, kadın anın verdiği adranelinle kapıya taraf koştu. Bir yandanda oğluna bağırıyordu:

"Odana çıkıp kapıyı kilitle!"

Kadın kapının kulpuna dokunduğu vakit güçlü kollar tarafından kapıyı açamadan yakalandı. Adam şaşkınlıkla kadını kendisine çevirdi. Şimdi göz gözeydiler.

"Nazlı, neler oluyor?"

Kadın karşısında ki adamın buz mavisi gözlerine baktı. Baktığı gözlerin sahibini tanıyordu. Aklında bir isim dolaşıyordu, imkansız bir isim.

Sahte sakalını çıkarttı adam, anlamsızca karısına bakıyor, şişmiş gözlerini kızarmış yüzünü nasıl bu hale getirdiğini merak ediyordu.

Kaos.

İçine çekildiği dakikalar anlamını kaybediyordu.

İsmini söylemek, ağlamaktan kuruyan dudaklarına merhem sürmek gibiydi:

"Emre?"

O an adamın kafasına bir gerçek dank etti.

"Sen benim için mi endişelendin? Ah, arkadaşımın karısını hastahaneye kaldırdılar, o da benim arabamı aldı. Telefonum, cüzdanım hepsi arabamda kal..."
Lafı yarım kalmıştı, kadın kocasının kollarına bıraktı bedenini. Ardı arkası kesilmeyen hıçkırıkları sarsıyordu iki bedeni.

"Nazlım korkutuyorsun beni."

"Gitme, bizi hiç bırakma!"

Adamın şaşkınlığı artıyordu, geri çekileceği sırada karısı daha sıkı sarıldı. Çocukta çok sonradan girdi aralarına tam o anda dışarıdan yeni yılın geldiğini haber veren havai fişek sesleri yankılandı.
Bu gece olanları kadın aklının kuytu köşesine gömdü. Hayattan zevk almayı bırakıp şikayetçi olursa bu gömdüğü anıyı kazıp gün yüzüne çıkartacaktı.

Okuduğunuz ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Herkese mutlu yıllar dilerim.

*Zeynep D.*

-Noel Baba-#WattyTR2016Where stories live. Discover now