Yılbaşı Balosu

193 33 16
                                    

Ren geyikli pijamalarımı giyinmiş bir halde yorganın altına yerleşmiş hem nutella yiyor hem de 'Şahane Hayat'ı izliyordum. Ağlamaktan göz pınarlarım kurumuştu. Güzel olsam bile benimle ilgilenmeyecekti. Çünkü Burcu'ya karşı olan hisleri benim ona hissettiklerim gibiydi.

Yılbaşından nefret ederek oturmaya devam edecek ve gece yarısı olduğunda eski benime kavuşacaktım. Uzun bir süre erkeklerle ilgilenmeyeceğim. Hatta hiçbir zaman! Yaptıkları tek şey ona olan hislerinizi kullanıp sizden faydalanmaya çalışmak. Yağız bunu bile becerememişti! Grinch'i şimdi anlıyordum. Elimde olsa bende insan oğluna kinlenerek bir köşeye çekilir ve yılbaşını çalmak için planlar kurardım.

Kapım tık tıklandığında bir kez daha homurdanarak "Anne artık vazgeç. Baloya gitmeyeceğim." dedim ve beni görmesi ihtimaline karşın yorganın altına girdim. Anlaşmaya göre ancak yılbaşı mucizesi yakalarsam herkes bu bedenin en başından beri ben olduğumu sanacaktı.

Kapının diğer tarafından Gökçe'nin sesini duydum : "Mira, benim." İçeri girdi ve tereddütlü adımlarla yatağımın kenarına oturdu.

Hala yorganın altındaydım. Çünkü dediklerim için oldukça pişmandım ve onunla göz göze gelmekten çekiniyordum.

"Mira... Ben..." diye söze başladığında onu durdurdum ve boynuna sarıldım: "Söylediklerim konusunda ciddi değildim. Yalnızca Yağız'ın benimle ilgilenmesini istiyordum. Oysaki tek yaptığın bana doğruyu göstermek oldu. Lütfen affet beni. "

Özürümün ardından ardından Gökçe'nin titrediğini fark ettim. Ağlıyordu : "Seni kırmak istemedim. Sadece seni sen olarak seviyorum. Yeni bedeninin seni değiştirmesinden korktum. Özür dilerim. Dolabına yazdığım şey için üzgünüm."

Gülümsedim ve ona daha sıkı sarıldım: "Sorun değil. Hak ettim."

Benden uzaklaştığında gözlerinin içinde muzip bir parıltı vardı. "Erkekleri unut gitsin! Bu lise hayatımın son yılbaşı balosu. Kız kıza gidip sabaha kadar dans edelim ve gece yarısı; sayım başladığında gözlerimizi kapatıp dilek dileyelim."

***

Her ne kadar itiraz etsem de bunun işe yaramayacağını anladım ve Gökçe'nin beni hazırlamasına boyun eğdim. Saçlarımı maşa ile sarmıştı ve yüzüme sonbahar renklerinin ağırlıkta olduğu bir makyaj yapmıştı. Belime tam oturan ve etek kısmı pileli bir elbise giymiştim. Elbisenin yeşil rengi gözlerimi ortaya çıkarmıştı. Öyle hissetmesem de harika görünüyordum. Bunu salona girdiğimde herkesin benden tarafa kafasını çevirmesiyle anladım.

Gökçe ve ben her erkeğin dans isteğini ret ederek gece boyu birbirimize dans ettik. İçtik ve insanlarla dalga geçtik. Burcu ve Yağız'ı her gördüğümde kız onun kollarına yapışıyordu. Ya da dudaklarına... Kalbim çektiği acının ağırlığına alışmış olsa gerek ki kendimi uyuşmuş gibi hissediyordum. Yada içtiğim içkilerin etkisiydi... Bilmiyorum.

Geri sayıma az bir süre kaldığında yılın Noel annesi ve babasını açıklamak üzere okul başkanı sahneye çıktı. O sırada müzik kesildi ve herkes sahnenin olduğu tarafa döndü.

"Bayanlar, baylar! Bu sene bir değişiklik yaptık ve merakı artırmak istedik.2016 yılının Noel babasını geri sayımdan hemen sonra açıklayacağız." Bununla birlikte kalabalıktan itiraz sesleri geldi. Okul başkanı "Duyumlarıma göre sevgili amigo kızlarımızın size sunacağı gösterileri var!" dediğinde salondaki erkekler ıslık çalıp, amigo kız takımını alkışladı. "Ama önce... Yılın Noel annesi..." heyecanı yükseltmek için araya davul sesi girdi. "... Burcu ÖZTÜRK !!!!" diye bağırdı.

Burcu mikrofonu eline aldı: "Muhtemelen şu an benden yılbaşının ruhunu canlandıracak bir konuşma istiyorsunuz. Ben bunun yerine size bir hikaye anlatacağım." dediğinde projeksiyondan bazı görüntüler yansıdı ve amigo kızlar sahneye çıkarak küçük bir tiyatro sergilediler. Ben ve Yağız'ın süsleme yaparken ki fotoğraflarımız... Onun üstüne düştüğüm fotoğrafa bir çeşit shop yapılmıştı. Çıplak görünüyordum. Daha sonra duvara eski bedenim yansıtıldı. Yaz kampına giderkenki hallimiz. O zamanlar tel takıyordum ve burnumda et vardı. Bu fotoğraf otobüste ben uyurken çekilmişti ve ağzımdan salya akıyordu.

Onları izlerken gözlerimden akan yaşı tutamadım ve dişlerimi yanağımın iç kısmına geçirdim. Gökçe kolumdan tutarak "Hadi gidelim, buradan." dedi ve beni çekiştirdi.

Ayaklarım yere çivilenmiş gibiydi ve nefes alamıyordum. "Günlüğümü okuduklarına inanamıyorum!" dediğimde sesim boğuk boğuk çıkıyordu.

Burcu tekrar mikrofonu aldı: "Kuzenin yıllardır aşık olduğu adamı çalmaya çalışan bu kız kimdir dersiniz?" diye sordu kalabalığa. "İşte orada." diye işaret ettiğinde tepemden aşağıya beyaz bir ışık süzüldü ve insanlar beni yuhalamaya başladı.

Yağız'la göz göze geldiğimde kafasını çevirdi ve hiçbir tepki vermedi. İnsanların gülüşmeleri, ayıplamaları ve fısıldaşmaları umurumda değildi. Tek umurumda olan onun kalbimi tekrar kırışı olmuştu. O gece salonda tek olmamız gerekiyordu. Yalnızca böyle samimi pozlar yakalamak için bana yakınlaşmış olması ruhumu paramparça etmişti.

Gösteri bittiğinde ışıklar tamamen söndü ve geri sayım başladı. Göz yaşımı sildim ve hıçkırıklarımı bastırarak okulun bahçesine doğru koştum. Vücudum mavi ışık süzmeleri saçıyordu etrafa ve parlaklığı gözlerimi kapama sebep olmuştu. Külkedisine dönüşme zamanı... Mavi ışık bedenimde uzaklaşarak bir küre oluşturmaya ve beyaza dönüşmeye başladı. Esen rüzgarın şiddetli sesi kulaklarımda yankılanmaya başladı ve birden her yerde sessizlik hakim oldu. Daha sonra ışık topluluğu gökyüzüne çekilerek havai fişek gibi patladılar ve karanlığı süslediler.

Gözlerimi açtığımda tekrar Mira olmuştum. Buna sevinmiştim çünkü bedenimi özlemiştim. Beni ben olduğum için sevmeyen bir erkek yüzünden güzelliği hayatımın merkezi haline getirdiğime inanamıyordum.

Arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda o tarafa doğru döndüm. "Biliyordum." dedi Yağız. Olanları gördüğü için panik haline kaçış yolu aradım. "Başından beri sendin. Bunu hissettim ama açıklayamıyordum. Bunun nasıl olduğuna dair hiç bir fikrim yok!"

"B-ben..." diye kekelemeye başladığımda araya girdi.

"Nasıl olur da bana yalan söylersin?! Yaptığın şey iki yüzlülüktü!" diye sesini yükseltti.

"Bana yaptığın şeyden sonra bunu gerçekten tartışacak mıyız?! Seni bekledim. Seni her zaman bekledim. Ama herkesin gözü önünde kalbi kırılan da bendim!" diye çıkıştım.

"Olanların benimle ilgisi yok. Şoktaydım, tamam mı? Tepkisizliğimin sebebi bu!"

Şoktaymış! Az önce yaşadığım şeyin farkında bile değil ! Kalbimin onun için hiç bir değeri yok!Ona doğru öfkeyle yürüyerek konu "Unut gitsin! Pisliğin tekisin! Duygularım ve ben senin için görünmez olmaktan sıkıldık. O kadar aptalım ki hislerimle defalarca dalga geçmiş olmanı yeni fark ediyorum. Önce dönme dolap olayı sonra da kuzenim olduğunu sandığın bir kızı iki defa öpmek istemen. Canın..."ona iyice yaklaşmış olduğumun tek arkında olan oydu ve kolumu tutarak beni kendine çektiğinde dudaklarımız birleşti.

Dudakları dudaklarıma önce sertçe yoğun bir arzuyla değdi. Sanki yıllardır tek istediği bu olan oymuş gibiydi. Ne kadar dirensem de sonunda gözlerimi kapadım ve soğuk ellerimi sıcak boynuna yerleştim. Damarlarımda akan kanın hızlandığını ve kalbimin onun kalbine uzanmak için savaş verdiğini hissediyordum. Öfkeden kasılan tüm kaslarım gevşemişti ve ciğerlerim tarçınımsı kokuyla dolup taşmıştı.

Dudakları bira an için benden ayırdığında suratımı avuçlarının arasına aldı ve beni laciverte bürünmüş gözlerine hapsetti : "Sendin... Aşık olduğum kız sendin. Baloya davet etmeyi düşündüğüm kişi sendin. Seni bu yüzden panayıra çağırdım. Ama bir anda Burcu ve arkadaşları geldi seni panayırdan çıkarken gördüklerini söylediler. Ela'nın sen olduğunu hissediyordum. Kalbim bana doğruyu fısıldıyordu fakat aklım bir türlü almıyordu. Tamamen başkası gibi görünüyordun. Günde kaç kalori tüketmesinin düşünen o kızlar gibi... İşte bu yüzden seni öpemedim ve inan bana bu hafta başından beri tek düşünebildiğim şey dudaklarının tadıydı."

Şaşkınlıkla suratına bakıyordum. Her şey bir yanlış anlaşılmaymış! Kendine gel budala! Bir tepki ver artık! ağzımdan dökülen ilk cümleler yüzünden yerin dibine geçmek istedim: "Peki tadı nasıldı?"

Yine muhteşem gülümsemesiyle "Hatırlamam gerekiyor." dedi ve dudaklarımız tekrar kavuştu.

Bazı insanlar insanlar güzelliğin dünyayı terk ettiğine inanırlar. Sihrin olmadığına... Bunun böyle olmadığının ispatı; bütün insanları birleştiren tek bir gecede gizlidir. Yeni bir yılda, umudu kutlamak...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 17, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FAL ÇADIRI (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now