19 - Kurtarıcıya Aşk

32.2K 1.4K 608
                                    


FAHİŞENİN AŞKI

YAZAR: ŞEHNAZ&GÜLŞEN

BÖLÜM-19 (Grace Campbell Kurtarıcısına Aşık Oldu!)


Not: Yeni bölüm geldi... Bir aşk ikileminin içindeyiz. Aury kimi seçecek dersiniz? Ya da aslında Ronald ne yapacak? Devamı yeni bölümde. Keyifli Okumalar sevgi ballarım.. :* :*

Gülümsedi Aury. Araba da gördüğü suret kocaman gülümsemesini sağladı. Engel olamıyordu dudaklarına, gittikçe genişliyordu. Şans bugün ondan yana mıydı?

Belki de umudunu geri kazanıyordu, belki bu anlar ona umut ışığıydı. Kim bilir!

Onu bekledi. O arabadan inip, yanına gelişini, iyi misin diye sorup telaşlanmasını. Hiç olmazsa yanına gelip gülümsemesini. Hiç olmazsa kafasını camdan çıkarıp bir şey söylemesini.

Ama Ronald Rawson gülümseyerek kafasıyla selam vermiş, şaşkınlıkla geri çekilen kadının açtığı yoldan arabasını sürüp gitmişti.

Hiçbir şey yapmadan, tek kelime etmeden bir selam verip gitmişti. Sadece kafa sallamıştı. İyi misin demeden, nasılsın demeden, niye burdasın demeden, hiçbir şey demeden Grace Campbelli yolun kenarında sahipsiz bir kedi yavrusu gibi bırakıp gitti.

Gidişini izledi genç kadın. Kalbinde ki çıt sesini duymuştu. Binbir parçaya ayrılan çıt seslerini. Kırılmıştı, harap olmuştu o dakika da.

Ronald Rawson çekip giden bir adam değildi. Onu böyle tanımamıştı Grace. Aksine inip ona kızmalıydı. Bağırmalı, niye labirentte değilsin, niye burdasın diye kızması gereken bir adamdı. Böyle değildi, hayır o değişemezdi.

Elinde ki kahvenin ayaklarının dibine düştüğünü fark etmemişti. Hayretler içerisinde o arabanın gidişini izliyordu. Bozuk bir plak gibi görüntüyü başa sarıyor, aynı filmin karesini defalarca yaşatıyordu. Ve sadece kendisine acı çektiriyordu.

Zamk gibi yere yapışan ayaklarını zoraki hareket ettirebildi. Geri geldiği yolda hayalkırıklıklarını bir bir bırakarak ilerledi. Bara doğru yürüdükçe, o anılar gerçekleşti gözünde. Koruyucu gardını kendini görev edinmiş adamın hep yanında olduğu günleri bir bir anımsadı.

Anımsadı ve ağladı. Şansı yoktu bugün. Şans ondan yana değildi, şans bu bara ayak attığı gün ayaklarının altından çekilip gitmişti.

Yine o bara giriyordu şimdi. Talihsizlik buya hep onu bulurdu. İstediği olmadan, kendisine verilen güzel günü kullanmadan geri dönmüştü. Belki de gerçeken ona yarayan yer burasıydı. Gözünden sicim gibi akan gözyaşların farkında değildi.

Sadece sigara odasına yürüdü. Orada aradığını bulacağını umuyordu. Açık kapıdan içeri girdiğinde Belinda'yı sigara içerken bulmuştu. Elinde ki sigarayla baş başa kalmıştı. Hızlı adımlarıyla yanına gidip, dizlerinin önüne çöktü.

Kafasını dizlerine yatırıp ağladı sadece. Hiçbir şey söylemeden, hüngür hüngür akıttı içinde ki acıyı.

Belinda dizinde ağlayan kadına baktı. Bugün tek başına dışarı çıkmamış mıydı? Blake onu kendini bulsun, yalnız kalsın diye gezmesini istememiş miydi?

Sakinleşmesini bekledi. Saçlarını okşadı usulca. Yine gelip ağladığı, sığındığı kendisiydi. Onlar asla kopamazlardı birbirlerinden. Anne-kız gibiydiler. Ve kızının canı yanıyordu şimdi.

KADINLAR MÜZESİWhere stories live. Discover now