1. Bölüm: İlk Buluşma

33K 80 2
                                    

Bu öykü, The Game: First Encounter adlı özgün eserin yerelleştirilmiş çevirisidir. Öykünün tamamı hayal ürünüdür. Öykü, 5. bölümden itibaren sert seks tasvirleri içerir ve 18 yaşından küçükler için sakıncalıdır.

Adına neden "oyun" dedik, bilmiyorum; ama öylece kaldı. Fazla şüphe uyandırmadan, arkadaşlar arasında bile "oyun"dan bahsetmek mümkündü ki herhalde bu adın en iyi yanı da buydu. Bayağı ilişkilerden ve bencil erkeklerden bıkmış bir sürü kadın tanıdığını söyleyen, bu yüzden oyunu öneren Melis'ti. Öyle sanıyorum ki Melis düşünceli ve titiz bir sevgili olmamla övünürken, o kadınlardan biri beni "ödünç almak" istemişti. Melis'le birlikte ilişkimizin "açık" olmasına karar vermiştik, o yüzden ödünç alınmaya da müsaittim.

Melis'in dediğine göre bu kadınlardan bazılarının fantezileri de vardı ve onları bizzat gerçekleştirmekten zevk alacağımı ağzımdan kaçırmıştım. Biraz düşündükten sonra, bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğini söyleyen de Melis oldu.

Kurallar oldukça basitti. Birbirimize uygun, sekse ilgi duyan partnerler bulacaktık. Bulduğumuz partnerle bir randevu ayarlayacaktık ve buluşmanın da önceden belli tek bir sonucu olacaktı: seks. Oyunun üç parçası vardı: buluşma, sözcük ve numara.

Buluşma olabildiğince basitti: Kampüs civarındaki barlardan Kırık Kupa, parti meraklısı veletlerin pek uğramadığı, oyunun başlangıcı için en uygun barlardan biriydi. Hedef buraya gelecek, tercihen bar bankosunda oturacak, kırmızı bir gömlek veya sweatshirt giyecek ve Melis'in veya benim seçtiğimiz özel bir takıyı takacaktı. Melis'in pilot olmak gibi garip bir hayali vardı; o yüzden ona uçak şeklinde, kristal taşlarla süslü bir broş aldım. O da bana zinciriyle birlikte, ejderha başlı bir kolye almıştı. Bu nesneleri hedeflerimize verecek ve buluşma saatini belirleyecektik. Buluşmanın isimsiz olması, işin en güzel yanlarından biriydi. Bara girdikten sonra kızı aramanın keyfi ayrıydı. Kırmızı kıyafetler görülmemiş şeyler değildi ve şüphesiz ki bazen barda da birden fazla "kırmızılı" oluyordu, ama bu işi daha da ilginç kılıyordu.

Düşünüyorum da, Melis'le ben ruh eşiydik adeta. Birbirimizi bir şekilde anlayabiliyorduk. En azından o beni anlıyordu. Ben hâlâ Melis'i tam olarak çözebildiğimden emin değilim, zira beni şaşırtmakta ve memnun etmekte hep çok başarılıydı. Aradığım farklı tatları da biliyordu, küçük ama acayip fantezilerimi de. Böyle şeyleri saatlerce konuşurduk ve daha sonra, söylediğim her sözcüğü hatırladığını fark ederdim. Oyunlar boyunca eşsiz kadınlar gönderdi bana, her erkeğin birlikte olmak istediğini sandığı sıradan Playboy kızlarıyla işim olmadı. Uzunu, kısası, zayıfı, dolgunu, genci, olgunu... Neden bilmem, az yürünmüş yollara gider ayaklarım hep.

Bense ona hep istediğini düşündüğüm tipleri göndermeye çalıştım. İki farklı tipten hoşlanıyordu: Dilediğince yönlendirebileceği genç ve deneyimsiz erkekler, bir de kendini kanıtlamaya hazır erkekler. Arzularına beni ne şekilde yerleştirdiğini ise hiç öğrenemedim.

Kızı fark ettikten sonra kendimi tanıtırken, bardaki hoş bir kızla tanışmak isteyen herkesin yaptığı gibi davranıyordum, Ufak bir fark vardı sadece: Başka hiç kimse, kıza bu iki soruyu sormuyordu: Sözcük ne ve numaran kaç?

Sözcük hep aynıydı: "zebra". Hayvanat bahçesi dışında sohbetlerde pek yer bulmayan bir sözcüktü elbette. Sözcük, ilk vanayı açıyordu, rol yapmayı bırakıp ciddi bir konuşmaya geçeceğimizin sinyaliydi. Tutkunun esiri olduğumuz zamanlarda ise "dur" demekti, çünkü sadece "dur" demenin pek bir etkisi yoktu öyle zamanlarda.

İşin asıl ilginç yanı "numara"ydı. Numara, kızın benden beklediği yoğunluğun ve şiddetin düzeyini ifade ediyordu. 1, nazik ve romantik bir randevuydu; bolca öpücük ve ön sevişme, belki biraz masaj, genel olarak rahat ve huzurlu bir gece demekti. 2 biraz daha sağlam, ön sevişmesi daha az ve pozisyonlarıyla ciddiyeti daha fazla, normal insanlar için "ortalama" denebilecek bir düzeydi. Harareti yükselmiş kızlar için 3, çılgın bir gece vadediyordu. Agresifliğin başladığı 4'te şiddetli ve emredici olacak, şefkati azaltıp şehveti yüksek tutacaktım. 4'te "hayır" sözcüğü pek az anlam ifade ediyordu. Maceracı tiplerin düzeyiydi bu. 5 temel olarak tecavüz fantezisiydi ki "sözcük"ü kullanmamızın önemli sebeplerinden biri de buydu. Bu düzeyi öneren Melis'ti. Sert seksten ve tehlike hissinden ciddi şekilde tahrik olan bir arkadaşından bahsetmişti. Önce kuşkuyla yaklaştım ama kendim de maceracı biriydim ve "Neden olmasın ki?" dedim sonunda. Şüphesiz ki 5. seviye en az talep görendi ama yine de anlatacak birkaç acayip hikâye sundu bana. Bu düzeyde "hayır" ve "dur" sözleri birer teşvikten ibaretti ve sadece "sözcük" durdurabilirdi beni.

Bu minik bilgi alışverişi tamamlandıktan sonra bağlantı kurulmuş demekti ve birbirimizi süzmeye başlıyorduk. Ben 179 cm boyunda, kaslı, geniş omuzlu ve güçlü denebilecek biriyim. Manken gibi şirin ve pürüzsüz bir vücuda sahip değilim belki ama kadınların dikkatini çekecek kadar kas ve six pack sahibiyim. Kendimi hiçbir zaman çekici bulmadım ama anladığım kadarıyla şu "hayvani çekicilik" denen şey sahiden bende var. Melis, feromonların da benden yana olduğunu ve güzel koktuğumu hep söylüyordu. Sebebi ne olursa olsun, kesin olan bir şey var ki, oyun başlarken çok nadiren reddediliyordum.

Anlatılacak hikâyem çok. Üstelik oyunun en güzel yanlarından biri de buydu. Melis'le birlikte ertesi gün yemeğe çıkar, hikâyelerimizi paylaşırdık. Bazen konuşurken öylesine şehvete kapılıyorduk ki kendimizi kampüse yakın evime atıyor, öğleden sonraki derslerden önce doyuma ulaşıyorduk. Birbirimizi bütün gün beklettiğimiz de oluyordu bazen.

Yarattığı heyecandan ve şaşkınlığımdan olacak, ilk oyunum en iyilerinden biriydi. Ya yanlış bir kıza ilişirsem? Ya Melis çirkinin birini seçtiyse? Ya kız hayatımda gördüğüm en sıkıcı insan çıkarsa? Hâlâ oyunun kötü bir fikir olabileceğinden endişeleniyordum ama yabancı bir kadınla takıntısız bir şekilde sevişebilme olasılığı reddedilemeyecek bir şeydi.

O salı akşamı, midemde kelebekler uçuşur bir şekilde Kırık Kupa'ya adımımı attım. Yanlış anlamayın, kendime güvenim epey yüksektir ve risk almaktan da çekinmem ama o gece bir yabancıyla sevişeceğimi bilmek fazlasıyla heyecan vericiydi! Bar bankosunun sonuna doğru yürüdüm ve ufak kalabalığı gözlerimle taramaya başladım. Barda kırmızı giyen bir kadından eser yoktu. Bir bira söyledim ve cebimdeki naneli şekerleri kontrol ettikten sonra kalabalığı izlemeye başladım. İnsanları izlemek vakit kaybı gibi görünebilir ama harcanacak vaktiniz varsa eğlenceli de olabilir.

Aşağı yukarı 15 dakika beklemiştim ki içeri girdi. Kapı kapandığı anda gördüm kırmızı bluzunu ve broşun ışıltısını. 170 cm boylarındaydı, ortalama bir bele sahipti ve koyu kahverengi saçları vardı. Mavi bir kot pantolon ve görebildiğim kadarıyla siyah bot giyiyordu. Biraz uzakta olsam bile endamının hayranlık uyandırdığını görebiliyordum. Kız bar bankosuna yaklaştıkça yürüyüşünü ve göğüslerinin hareketini izledim.

Oyun: İlk BuluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin