99 Days Without You | TÜRKÇE (Larry Stylinson)

40.9K 1.6K 1.4K
                                    

yazardan izin aldık.

romance//larry//death-fiction

müzik: lana del rey-dark paradise

1. Gün: 

Her gün olduğu gibi uyandığımda buklelerini yastığımda görmeyi bekliyordum. Ama yanıma döndüğümde, yatak boştu ve hiç bir yerde yoktun. Başlarda sadece kahvaltı

hazırladığını ya da duş aldığını söyleyerek geçiştirdim, ama apartmanın anormal sessizliği beni rahatsız etmeliydi. Bunun için senden özür diliyorum, önem vermeliydim. Bilmeliydim, seni durdurmalıydım.

Yataktan kalktığımda evdeki sessizlik beni hala endişelendirmiyordu, ama merdivenlerden indiğimde bir şeylerin yanlış gittiğini düşünmeye başladım. Dairede seni ararken düşünemiyor gibiydim, attığım her adımda bacaklarım daha çok titriyordu.
Sanırım seni bulduğum anda yere, dizlerimin üstüne düştüğümü tahmin edebilirsin. Ağladım. Çok, aslında. Gözlerim durmaz göz yaşlarımla acıyordu ve kalbim, yanında duran ilaç şişesini gördüğümde atmaz oldu.

Ama seni suçlamıyordum, asla suçlamayacağım. Suçlu olan tek kişi benim.
O günü ya da yerde hareketsizce yatan soğumuş bedeninin görüntüsünü hafızamdan asla silemeyeceğim. O beni her gün ve her gece içten içe parçalıyor. 
Yapmayı hatırladığım tek şeyi yaptım ve ambulansı aradım. Dakikalar içinde dairedelerdi, seni benden uzağa taşıyorlardı. Hareket edemiyordum, Niall ve Zayn gibi. Ambulansı aradıktan sonra arayabildiğim tek kişi Liam'dı. Hepimizi ambulansın arkasına o taşıdı, ben arka koltukta sessizce ağlarken.
İnanmak istemedim.

 2. Gün:

  Ailen buradaydı. Hepimiz, buradaydık. Kendi göz yaşlarımı bile kontrol edemezken ağlarken anneni rahat ettirmek için onu kucakladım. Diğer çocuklar bağırıp ağlamaya başlayan ve kendini parçalayan, erkek kardeşinin onu bırakıp gittiğine inanmayı reddeden Gemma'ya göz kulak oldu.

 Odanın her yerinde göz yaşı vardı ve bu göz yaşlarının kime ait olduğunu anlamak imkansızdı, ama bu farketmezdi.
Hepimiz senin yatağından alınıp sedyeye konulmanı izledik. Beyaz bir örtü üzerini örttü, senin yüzünü son bir kez görme şansı bile yakalayamadan.
Gittiğini inkar ediyordum. Gittiğini hala inkar ediyorum. 
Geri geleceksin, değil mi? Umarım gelirsin. Bu konuda herkes dağılmış durumda. Olduğumuz şeyleri özledim, bilirsin? Şimdi herkes zar zor gülümsüyor. Gülümsemeni özledim.

3. Gün:
Sessizlik. Bu günü açıklayabilmek için kullanacağım tek kelime bu. Aslında, her gün sessizlikle geçiyor. O zaman söylenecek kelimeler yoktu, ve hala da yok. 
Çocuklar ve ben Liam'ın kanepesinde sessizce oturduk, artık One Direction olmadığımızı farkettiğimizde göz yaşlarımız yüzümüzden akıyordu. Sensiz bir One Direction yoktu, hala da yok.
Bu gün acınası düşüncelerimizle geçti, şimdi sen olmadan ne yapacağımızı düşünerek.

4. Gün:
Bugün notunu buldum. Tanıdık el yazın beni yine göz yaşlarına sürükledi. Bunu kimseyle paylaşacak gücü kendimde bulamıyorum.
Bugün Anne beni ziyaret etti. Sanırım Çarşamba'ydı, ama bilmiyorum. Umursamıyorum. Normalde şuan provalarda olurduk, ama haberler bütün medyaya ve Twitter'a yayılmıştı. Online olmayı ya da televizyon izlemeyi reddettim. Yaptığımız tek şey bunu neden yaptığını tahmin etmeye çalışmaktı ama ben biliyordum, bu yüzden diğerlerinin teorilerini dinlemedim.
Hayranlarımız seni özlüyor. Sokaklarda yürürken bir kaçını gördüm, hıçkırarak ağlayıp bana sarılan ve kaybım için baş sağlığı dileyen. Senin harika biri olduğunu söylediler, bu kadar genç yaşta gitmeyi haketmediğini. Onlara katılıyorum.
Neden gittin? Nedenini biliyorum. Ama bunu kafama kazıyamıyorum.
Annene notu gösterdim. Biliyorum sen o notun benim gözlerime, sadece benim gözlerime ulaşmasını istedin ama o ağladı, Haz. Çok ağladı. Bunlar için suçlanacak tek kişi benmişim gibi hissediyorum ve omuzlarımdaki yük büyümeye devam ediyor.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Oct 01, 2014 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

99 Days Without You | TÜRKÇE (Larry Stylinson)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora