RÜYA NEDİR

1.6K 24 1
                                    

Sözlükte “görmek” anlamındaki rü’yet kökünden türeyen rü’yâ kelimesi uyku sırasında zihinde beliren görüntülerin bütününü (düş) ifade eder. Sözlük anlamı aynı olan hulm (çoğulu ahlâm) ise daha çok korkunç düşler için kullanılır. Hz. Peygamber, “Rüya Allah’tan, hulm ise şeytandandır” demiştir (Buhârî, “Tabir ”, 3, 4, 10, 14; Müslim, “Rü?yâ”, 2; Tirmizî, “Rüya ”, 5). Rüyaların rahmânî olanına “rü’yâ-yı sâdıka, sâliha, hasene”; şeytânî olanına “hulm” denilir. Ehâdis, menâm ve mübeşşirât kelimelerinin de “rüya” anlamında kullanımları vardır. Adgas (ot demetleri) kelimesinin bir âyette ahlâma izâfe edilmesiyle ortaya çıkan “adgasü ahlâm” tabiri (Yûsuf 12/44) “yaşı kurusuna karışmış ot demetleri gibi yenisi eskisine karışmış uyku halleri, hiçbir anlamı olmayan karmakarışık hayaller” anlamına gelmektedir.

İnsan yaratılışı itibariyle, uyurken uyanıkmış gibi bazı olaylar yaşar. Bunlar ya gündüzleyin uyanık olduğu sırada etkisinde kaldığı hususlar olabilir veya bir hikmete dayalı olarak görülen rüyalardır. Bunlar gerek sadık rüya olsun gerek edğas olsun bu iki çeşit rüya hakkında bilgi vermektedir: "Allah Teâlâ, insanların Levh-i Mahfuz'daki durumlarını bilen bir grup meleği rüya işiyle görevlendirmiştir. Görevli melek Levh-i Mahfuz'dan aldığı durumları bir takım olaylar ve şekiller haline sokarak ilgili insanın rüyasında kalbine yerleştirir; ki o kimse için bir müjde veya uyarı ya da kınama değerinde olsun. Böylece hikmetli, yararlı veya sakındırıcı bir faaliyet gösterilmiş olur. İlgili melek bu gayret içinde iken, şeytan da insana karşı duyduğu kin ve husumetten dolayı onu uyanık iken rahat bırakmak istemediği gibi, uyku âleminde de rahat bırakmak istemez. Ona bir takım hile ve tuzaklar kurmaktan geri durmaz. Şeytan, insanın rüyasını ifsad etmek üzere ya onu gördüğü rüya hususunda yanıltmak ister veya rüyasından gâfil olmasını sağlamaya çalışır.

Tasavvufta da rüya konusuna büyük önem verilmiştir. Rüya görmek konusunu tasavvufi açıdan inceleyenler rüyaların kendimizi görebileceğimiz aynalar olduğunu ifade etmiştir. Bu görüşe göre rüyalarımız saklı benliğimizi yansıtır, doğamızın gerçek yüzünü ortaya çıkarırlar. Gerçek güzellik ve gizemin bulunduğu iç dünyamıza açılan kapılar olan rüyalar sayesinde bize hem tanıdık, hem de yabancı olan iç alemimizin sırlarına ulaşabiliriz. Yolunu bulmak isteyen her maneviyat yolcusu kendi içsel arazisine dalmak zorundadır ve rüyalarımız da ruh arazisine adım atmamızı sağlayan rehberler olabilir.

Kur’ân-ı Kerim’deki Yusuf Suresi’nde rüyaya yer verilmiştir, ayrıca Saffat ve Fetih surelerinde de rüya sözcüğü geçmektedir.

Gerçek rüya olarak tabir edilen rüyalar olduğu gibi çıkarlar ve bu tür rüyalar çok değerlidir. Daha ziyade sezgisi kuvvetli olan kişiler tarafından görülen bu tip rüyaları görenlerin gördüklerini iyi değerlendirmeleri tavsiye edilir. Örnek vermek gerekirse rüyanızda çok uzun zamandır görmediğiniz birini görürsünüz ve bu kişi bir süre sonra gerçek hayatta da karşınıza çıkar. En sık rastlanan ve rüya tabiri yapılmasını gerektiren rüyalar ise kişinin türlü şeyler gördüğü ve uyandığında bunların bir kısmını hatırladığı rüyalardır.

‘Rüya içinde rüya’ tabir edilen beşinci tür rüyalara çok dikkat edilmesi gerekir. Bu tip rüyalarda kişi rüya görmekteyken gördüğü düşü de yorumlar ve yapılan rüya yorumu büyük bir ihtimalle gerçekleşir. En ilginç rüya çeşidi sayılan altıncı tip rüyalar da tekrarlanan rüya olarak anılır. Bu durumlarda insan sıklıkla aynı rüyayı, aynı yerde bulunduğunu veya aynı olayı yaşadığını görür.

Rüyanın tabirini bilmeyenler zahirin kıyısında beklemeye mahkûmdurlar. Trafik işaretleri, bilene bir şeyler söylerken, bilmeyenlerce birtakım şekillerden ibaret kalır. Onun gibi, rüyadaki sembol ve işaretler de âlem-i misâle ait harf ve kelimeler durumundadır. O dili bilenlerce tercüme edilmeleri gerekmektedir. Rüyaların sembolik dilini bilmek, gaybî birtakım sırları yakalayabilmeyi sağlayacaktır.

İmam-ı Azam rüyasında peygamber efendimizin kabrine girip O'nun kemiklerini bir araya getirdiğini görür. Heyecan içinde uyanır, "acaba ben peygamber efendimize karşı bir su-i edepte mi bulundum?" diye düşünür. Uzun süre rüyayı kimseye anlatmaz.

Sonunda dayanamayıp meşhur rüya tabircisi İbn-i Sirin'e gider. İbn-i Sirin rüyayı dinleyince "efendim, zatınızı tebrik ederim, çok güzel bir rüya görmüşsünüz. Siz, Resululah'ın sünnetini bir araya getireceksiniz" der. Gerçekten de İmam-ı Azam ilk mezhep imamı olarak tarihe geçer.

Birgün birisi İbn-i Sirin'e gelip "rüyamda incir yediğimi gördüm, acaba tabiri nedir?" diye sorar. İbn-i Sirin, "incir bir meyvedir, nimete mazhar olacağınıza işaret eder" der.Aylar sonra bir başkası gelir, rüyasında incir yediğini, bunun ne anlama geldiğini sorar. İbn-i Sirin,"aman dikkat et, bugünlerde dayak yiyebilirsin" der.İbn-i Sirinin çevresindeki talebeleri, adam ayrıldıktan sonra "efendim, aylar önce bir başkası gelmişti, aynı rüyayı o zaman nimete mazhar olmak şeklinde yorumlamıştınız. Bu farklılığın sebebi nedir?" diye sorarlar. İbn-i Sirin gülerek cevap verir:“Birinci adam rüyayı gördüğünde yaz mevsimiydi. İncir ağaçlarında meyve vardı. Ama ikinci adam rüyayı kışın gördü. Kışın incir ağaçlarında kuru dallar kaldı. Bu da ancak dayakta kullanılır."

Hadis kitaplarında "Kitabü'r Rüya" bölümleri vardır. Bu bölümlerde peygamber efendimizin rüya tabirlerine yer verilir. Peygamber efendimiz sabah namazından sonra cemaatiyle sohbet eder, bu sohbet esnasında hem kendi gördüğü rüyalardan anlatır, hem de sahabenin rüyalarını tabir ederdi. Nümune olarak bazılarını zikrediyoruz:Bir defasında peygamberimiz şöyle der: "Rüyamda bana süt ikram edildi. Doyuncaya kadar içtim, geriye kalanı da Ömer'e verdim."Sahabe,"tabiri nedir ya Resulallah?" dediler. Peygamberimiz "ilim" buyurdular.

Bir keresinde peygamberimiz rüyasında çirkin, saçı başı dağınık bir kadın gördüğünü, bu kadının Medine'den çıkıp Yahudilerin falan beldesine doğru gittiğini söyler. Tabirini de şöyle yapar: "Medine’de görülen salgın hastalık bitecek, aynı hastalık yakında Yahudilerin falan beldesinde zuhur edecek."

Sahabenin biri sorar: "Ya Resulallah, rüyamda başımın benden ayrı bir şekilde önümde gittiğini gördüm, acaba ne demektir?" Peygamberimiz şöyle cevap verir: "Şeytan seninle dalga geçmiş, bunu sakın başkalarına anlatma!"

RÜYA TABİRLERİWhere stories live. Discover now