XXVIII

2K 203 49
                                    

Gerinerek yataktan kalktıktan sonra ayaklarını yere sürterek banyoya gitti LeeHi. Yüzünü yıkadıktan sonra tekrar yukarı çıkarak Jimin'in kapısını tıklattı.

"Jimin? "

Ses gelmeyince onu uyandırmak için kapıyı açtı. Oda tertemizdi ve yatak düzeltilmişti. Yorganın üstünde üç tane zarf vardı. LeeHi yatağın yanına giderek zarfları aldı. Birinin üstünde Yoongi, diğerininkinde LeeHi, diğerininkinde de Jungkook yazıyordu. Ayrıca küçük bir post-itde de 'her mektup üstünde adı yazan kişiye özeldir' yazılmıştı. LeeHi kendi adının yazılı olduğu zarfı alıp açtı.

Sevgili LeeHi,
Öncelikle diğer mektupları açmaya yeltenmeyecek kadar güvenilir bir kardeş olduğun için teşekkür ederim. Abilik görevimi tamamen yapamadığım için beni affet. En zor zamanlarını seninle geçirmek için çok çaba harcadım. Ben düştüğümde sen kaldırdın, sen düştüğünde de ben kaldırdım seni. Birbirimizi koruduk. Sen cesur ve zeki bir kızsın. Artık zorluklara göğüs germek konusunda daha güçlüsün. Ancak ben pek öyle sayılmam. Çok kolay incinirim bilirsin. Kız gibiyim değil mi? Şu an aldığım karar yüzünden belki sonra pişman olabilirim. Belki bunu yaparak sana karşı bir bencillik de yapmış olabilirim. Bu aralar herkese biraz bencilim. Onun dışında bunu Yoongi'nin annesi hayata tekrar tutunsun diye yapıyorum. Bilirsin hayatıma giren birçok kara leke var. İşte bu kara lekelerden bir tanesi çok yeni. Girdi ve hayatımı altüst etti. Nereden geldi niye geldi bilmiyorum. Neden beni istiyor onu da bilmiyorum. Ondan nefret ediyorum ama yinede onunla gidiyorum. Bu yüzden de kendimden nefret ediyorum. Aslında şu an bende ne yapacağımı bilmiyorum. Belki de kandırıldım kim bilir. Herneyse sanırım sadede gelmeliyim. Ben gidiyorum. Daha doğrusu gitmek zorundayım. Biliyorum bana çok kızgınsın şu an. Kafan karışık ve sinirlisin. Seni arkamda öylece bırakacağım için üzgünüm. İleride neden bunu yaptığımı anlayacaksın.
Sanırım hala mektup yazmakta berbatım.

Bir gün tekrar görüşmek dileği ile,
Peter Pan...
Yada boşver,
Sadece abin Jimin.

LeeHi mektubu tekrar tekrar okudu. Okuduğunu idrak edememişti bir süre. Beyni ona oyun oynamıştı bir anlık ve düşünemiyordu. Neler oluyordu? Jimin nereye gidiyordu? Bir şeyler yapmak umuduyla etrafına bakarken aceleyle telefonunu çıkardı ve Yoongi'yi aradı. Aklına sadece o gelebilmişti.

Yoongi o sırada karmaşık duygular ile boş parkta oturup etrafına boş boş bakıyordu. Telefonu titreyince cebinden çıkardı ve kimin aradığına baktı.

LeeHi arıyor...

O zaten o an anlamıştı bir şey olduğunu. Leehi onu aramazdı çünkü.

"Alo? LeeHi?"

"Yoongi-ssi! Jimin senin yanında mı?"

LeeHi ne sorduğunu fark edince kafasına vurdu. Jimin Yoongi'nin yanına gitse neden mektup bırakırdı ki? Ayrıca Jimin Yoongi'den nefret etmiyordu.

"Hayır. Sabah odada uyuyordu. Bir sorun mu var? LeeHi ne oldu?"

"Jimin... o gitmiş. "

"Ne demek gitmiş? "

"Arkasında sadece mektup bırakmış. Senin... senin annenin tekrar hayata tutunması için yaptığını buna mecbur olduğunu ve ona bunu yaptırandan nefret ettiği yazıyor. Sana da bir mektup bırakmış ama açmadım."

"Tamam. B-ben hemen geliyorum. "

Yoongi oturduğu yerden fırlayarak motoruna koştu. Aceleyle yola çıkarak motorun hız limitlerini zorlamaya başladı.
Annesi ve Jimin arasındaki bağlantıya anlam veremiyordu. Biri ya Jimin'i kullanıyor yada zaten asıl hedef burada Jimin oluyordu. Biri Jimin'i onun elinden almaya çalışabilir miydi? Onlara bunu yapabilecek birilerini tanımıyordu. Şu an tek istediği biriciğini bulmaktı. O gidiyordu. Onu bir daha göremeyebilirdi.

"Lanet olsun! "

Yoongi korku ve şaşkınlık karışımı bu duygu ile ne yapacağını bilmez olmuştu. Motorun hızını biraz daha arttırdı. Korkuyordu. Jimin onu bırakamazdı. Bırakmamalıydı.

Bi an Yoongi korna ve fren seslerini duydu. Soluna döndüğünde ise dev bir kamyonetin gözünü alan ışıkları. Sonrası acı, gözyaşı, kalabalık ve ambulanstı. Gerisi yoktu. Yada Yoongi devamını hatırlayamadan bilinçaltı kapanmıştı.

Follow me ✧ Yoonmin ✔Where stories live. Discover now