İç Dünya

21 3 3
                                    

Dünyanın ve insanların derinliklerinde kurulmuş başka bir dünya daha vardı bu iç dünyada herkesin ayrı bir görevi ve ayrı gurupları vardı bu dünya bir şehirden daha küçük ve farklıydı ne aile diye birşey yoktu çünkü burda yaşayan insanlar bir ağacın gövdesine bir nur inince meydana gelirlerdi o ağaç kutsal kabul edilir her yıl ağaca ihtiyacı olan su 18 yaşına basan gençler tarafından getirilir ve ağaca dökülürdü ağacın etrafında ki dört kule dört ana gurubu temsil ederdi KARAKTER , BİLGİ , ÇEVRE ve GÜZELLİK su döküldüğünde ağacın bir dalı dört kuleden birine dokunur ve artık suyu döken kişi o guruba ayit olurdu. Ta ki efsane gerçek olana dek. Efsaneye göre bir çocuk gelecek ve o suyu döktüğünde dal yukarı doğru uzar ağaç kuruyup gider. İnsanların en büyük korkusu onun gelip ağacı krutmasıydı. Ağaç kurursa düzen yıkılacak ve çoğalamayacaklardı.
"Biz bunun bir efsane olduğunu ve aslağa gerçek olmayacağını düşünüyoruz. Kim bilir belkide bir efsaneden ibarettir. Çocuklar bugünlük dersimiz bukadar. Mark hariç herkes tenefüse çıkabilirsiniz. "

Mark okulun yaramaz çocuklarındandı asında o sadece başkalarına kabalık yapanlara bulaşırdı okulda lakabı kahraman dı ama sırf bu yüzden başı beladan çıkmazdı. Anlaşılan gene başı beladaydı. Hoca ALG ye birdaha bulaşmamasını istemişti.

ALG okulun popiler tayfasıydı. Öğretmenler bile karşı gelmezlerdi çünkü onlar doğuduklarında ağaca inen nur gelmiş geçmiş en parlağıydı.
Başka bir inanışa göre ışığın nekadar parlaksa okadar asil kana sahiptir. Bu yüzden kimse onlara karışmak istemezdi.

Mark nekadar asil olurlarsa olsunlar onlara katlanamıyordu sürekli başkalarına zorbalık yapıyorlardı. Mark çok yakışıklı biriydi. Bu yüzden okulda çok popilerdi hatta bir ara ALG onlara katılmasını bile istemişti mark reddedince ALG sürekli Markla uğraşmaya başladı. Hoca Mark'a birdaha bir kavgaya karışırsa onu direk müdüre yollıyacağını söylemişti.

Mark öğretmenle konuşurken Brent içeri girdi. 01 nolu sınıftan 03 nolu sınıfa geçmişti öğretmene çekinerek
" Öğretmenim şey ben 01 den bu sınıfa yollandım acaba ders programını sizden mi almalıyım" dedi.

Öğretmen bi Mark'a bide Brent'e baktı aslında ders programından çok Mark'a vereceği cezayı düşünüyordu.

Aslında Öğretmen kabaca ezik diye tabir esilen insanlardan pek haz almazdı. Brent' gördüğünde de pek sevmemişti. Ezik insanlarla vakit geçirmeye katlanamıyordu. Marksa sürekli onları koruyordu belki Brent le vakit geçirirse kendisini anlayacağını düşünüp yüzünde sahte bir gülümsemeyle Brent'e dönerek.

"Adın neydi" diye sordu.
"Brent hocam" diye karşılık verdi ama şimdiden Öğretmenden biraz korkmuştu. Korkmakta haklıydı da. Öğretmen kafasını Mark'a döndürüp. Yüzünde ki sahte gülümsemeyi soldururak.
" Mark arkadaşımız konulardan geri ders programını Brent'e ver ve onu var olduğumuz konulara yetiştir. Buda senin cezan." diyip çantasını alıp sınıftan çıktı.

Mark nekadar Brent gibi ezikleri korusada yanlız takılmayı seviyordu birilerine bağlı olmak onun sinirini bozuyordu. Ama eğer ona iyi davranmazsa müdürün yanına gidecğini düşünüyordu. Yanılıyordu müdürün yanına bu olayla ilgili gitmeyecekti çünkü öğretmeni onun tam tersi ona kötü davranmasını istiyordu.

Brent bu durumdan hoşlanmamıştı bi terslik olduğunu sezebiliyordu. Kendisine ezik gibi davranılmasından nefret ediyordu aslında yakışıklıydı ama diş telleri ve gözlüğü onu pek yakışıklı göstermiyordu. O dünyaya geldiğinde en sönük ışık inmişti direk ezik damgası yemesinin sebebi buydu aslında.

SONWhere stories live. Discover now