40.Bölüm

2.3K 173 23
                                    

Gözlerimi açtığımda Berk'in üstündeydim.

Yook artık.

Gözleri kapalıydı. Uyuyordu galiba.

Üstünden kalkmak için haraket ettim. Ama beni sımsıkı tutuyordu.

"Beerk." dedim.

"Hıı." dedi gözlerini açmadan.

"İzin verirsen bedenimi alabilir miyim?" dedim.

"Uyu." dedi.

"Yaa Berk bırak beni eve gitcem yaa. Hem benim senin üstünde ne işim var?" dedim.

Gözlerini araladı.

"Ben napim kızım. Deli yatan sensin." dedi.

"Ne? Ben mi senin üstüne çıktım?" dedim.

Yok canım. Bu onun soğuk şakalarından biridir.

Cevap yok.

"Uff Berk. Bırak beni.' dedim.

Görüntü var ses yok.

En sonunda gıdıklamayı denedim. Yok tık yok. Ben olsaydım şimdiye yerdeydim. O kadar çok gıdıklanırım.

Kolunu cimcikledim. Yok işte yok.

Sonra ani bir hareketle Berk beni yanına yatırıp gıdıklamaya başladı.

Kahkahalara boğuluyordum.

Arada sırada da Berk'in eşertmanını yukarıya doğru çekiyordum. Büyük olduğu için. En sonunda belime kadar getirip tuttum. Bide rezil olmak var yani.

"Be-Berk bı- bırak b- ben ba- ba- bayılırım." dedim.

Kahkaha atmaktan konuşamıyordum.

Sonra Berk bıraktı.

"Nasılmış küçük hanım." dedi Berk.

Yanından kalktım.

"Uff Berk ya." dedim.

Güldü.

"Çıkarsan Berk üstümü giyinecem." dedim.

"Gerek var mı?" dedi.

Sapığğ.

"Berk." dedim.

Bir bakış atarak.

"Tamam yav." dedi ve alnımdan öptü.

Kapıyı kapatıp çıktı.

Ben de hemen üstümü değiştirip çıktım. Aynaya baktım. Ulaa yüzüm berbat. Berk'in makyaj malzemesi varmıdır acaba.

Saçmalama Buse. Ne dediğimi bilmiyorum yaa. Uff şu halim. Berk bide beni bu çirkinlikte gördü dimi.

Saçım dağınık. Ve makyajsız. Pofff. Oturma odasına girdim.

Yüzümü saklamaya çalışarak gittim diyebiliriz..

"Napıyorsun." dedi Berk.

"Yüzümü saklıyorum." dedim.

"Neden?" dedi.

"Berk yüzüm berbat." dedim.

Ellerimi yüzümden çekti.

"Bence böyle daha güzelsin." dedi.

"Dalga geçme Berk." dedim.

"Dalga geçmiyorum. Her halinle güzelsin." dedi.

Lavaboya doğru ilerledim. Aynaya son bir kez baktım. Berk'in söylediklerinden sonra o kadar çirkin gelmiyordu bu halim. Ama yine de makyajla daha güzelim.

Yüzümü yıkadım.

"Berk ben çıkıyorum." dedim askıdan deri ceketimi alırken.

Saçlarım hala dağınıktı.

"Nereye?" dedi.

"Amerika'ya." dedim.

"Eve tabiki." dedim cümleme devam ederek.

Merdivenlerden indim. Ve bizim apartmana girdim.

Anahtarla kapıyı açtım. İçerde Nazlı oturuyordu.

"Selam." dedim.

"Selam." dedi.

Ve yanında ki koltuğa oturdum. Televizyonu açıp izlemeye başladık.

Berk'in ağzından

Zil çaldı. Kapıyı açtığımda Murat'ı sarhoş bir şekilde gördüm.

İçeri girdi. Bayaa bir sarhoştu. Bu saatte içki mi içmişti? Normalde içki içmek gibi bir huyu yoktur ama...

"Sabah sabah içtin mi oğlum?" dedim.

"Yok gece çok içmiştim. Hala onun etkisindeyim." dedi.

Sallaba sallana oturma odasına geçti.

Bunun içme sebebi neydi?

"Niye içtin lan?" dedim.

"Nazlı beni terk etti. Artık başka bir sevgilisi var." dedi.

"Ben seninle uğraşaman leş gibi kokuyorsun." dedim.

Dışarı çıktım. Karşı apartman alev alev yanıyordum bu Buse'lerin apartmanı!!

Herkes apartmanın etrafına doluşmuşlardı. İnsanlarını ittirdim. Nazlı'yı gördüm. Ağlıyordu.

"Noluyor Nazlı." diye bağırdım.

"Alt kattaki kadın tüpü açık bırakmış. Apartmandan herkes çıktı. Bir tek Buse içerde." dedi Nazlı.

Hemen içeri daldım. Merdivenlerden çıktım. Yanık olmayan köşelerinden.

Buse'lerin olduğu kapı yanmıştı. İçeri girdim. Buse yerde yatıyordu. Yanmamıştı. Hemen belime aldım. Apartmandan çıktık. Herkes alkışlamaya başladı. Ama hiç biri umrumda değildi. Buse'yi arabama koydum. Ve hastaneye götürdüm. Ambulansın gelmesini bekleyemezdim. Arada bir gözlerimden yaş geliyordu.

Buse'yi bir odaya aldılar.

10 dakika sonra

Doktor çıktı..

"Buse hanımı ameliyata almamız gerek. Çok nefessiz kaldı. Fakat bu ameliyattan kurtulma gibi bi şansı %1 gibi. 12 saat sonra ameliyattan çıkacak."dedi.

Birden dengemi kaybettim. Duvarı yumrukladım. Gözlerimden gelen yaş daha da çok hızlanmıştı.

Buse'yi odadan çıkarttılar.

Ve ameliyat odasına aldılar.

12 saat heh. 12 saat Buse ölecek mi korkusuyla yaşayacağım. O da beni mi beklemişti bu kadar ? Ölüm kalım korkusuyla. 'Buse'yi kaybettin.' Bu söz bile bana ağır gelirken ben şimdi Buse'yi bekliyorum. Dönecek mi bana? Benim için yaşayacak mı?

Nazlı'yı gördüm ağlıyordu.

"Ne oldu Buse'ye." dedi ağlayarak.

"Ameliyata aldılar. Kurtulma şansı %1." dedim.

Nazlı daha çok ağlamıştı.

12 saat sonra

Bitmiyordu. Dakikalar, saatler geçmiyordu. İşkencr bitmiyordu.

Az sonra doktor çıktı. Suratında güzel bir ifade olduğu söylenemez. Ama ben umutluyum.

Yanına gittik.

"Malesef Buse hanımı kaybettik." dedi.

"Ne diyorsun sen? Ne dediğini farkında mısın? Ölmedi o. Ölmez tamam mı? Buse ölmedi." dedim bağırarak.

Gözlerimden gelen yaş artıyordu. Çocukluğumdan beri ilk defa ağlıyordum.

Buse'yi o odadan çıkarttılar. Üstü beyaz bir çarşafla örtülüydü. Ağlıyordum.

Ve onu karanlık bir odaya koyup kilitlediler.

Daha bu sabah. Bu sabah kollarımdaydı.

Final değil devamı gelecek.

Psikopat #wattsy2016Onde histórias criam vida. Descubra agora