Somurtuk

1.1K 60 12
                                    

Gezimizin ilk gününde ne yapacağımı bilemiyordum. Klaus etrafımda bir sinek gibi dönüyordu. Bundan fazlasıyla bıkmıştım.

Akşam olunca bir sahil kenarına gittik. Havaii'nin denizi küçükken düşlediğim kadar iyiydi.

Klaus'un artık konuşacak bir konusu yoktu galiba, çünkü hiç konuşmuyordu. Klaus'a döndüm ve:

" Ne konuşmak istiyorsun? " diyebildim

" Senin ile ilgili konuşmak istiyorum. Umutlarından, hayallerinden.... Hayattan, tüm beklentilerinden. "

Düşünüyor gibi yaptım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Düşünüyor gibi yaptım. Hayallerim o kadar büyük şeyler değildi aslında.
" İkimizin sonsuza kadar yaşayacağını düşünmek güzel olurdu mesela. " dediğimde konuyu bulmuş gibi:
" Devam et Care.. " dedi. Oflayarak nefesimi verdim. Kalbindekileri dökebilirdim kocama.

" İkimizin bir miniği olsaydı. Adını... Angela koysaydık. " dediğimde başını iki yana salladı.
" Nereden Angela oluyor? Hope olacak o! " dedi. Kahkaha atabildim sadece.

" Klaus, bu konuda benim tarafımı tutmalısın. O Nasıl isim ya? " o ise gök yüzündeki yıldızlara baktı ve:

" Küçüklüğümden beri bunu istemiştim. Saçma gelebilir belki fakat, Hope ismi bence çok yakışıyor bir kıza. Hele ikimize benzeyen bir kıza.. Erkek olsa kesinlikle ismi Nick olacakta neyse. " dediğinde ayrı bir kahkaha atmıştım.

" Nikklaus! Bunu düşündüğünü söyleme! " dedim ciddileşerek. Ama gerçekten de bunu düşünmüştü.

" Kızma bana! Ben suçlu değilim! " dedi ellerini havaya kaldırarak. Ben de gök yüzündeki yıldızlara baktım ve konuştum.

" Suçlu olan kimse yok Klaus. Bu çok ağır bir laf gibi gözükmese de... Gereğinden fazla ağır bir laf. Suç ile suçlu arasında fark var. Suç, hata anlamına da geliyor... Suçlu ise famfarklı. Bazen suçlular isteyerek suçlu olmuyor- " sözlerime devam edemedim.

" Mikealson! Çok fazla depresyonlusun! Yüzündeki gülümseme bile antidepresan gülümsemesi ama ruhun ile hiç aynı değil! " dediğinde gülümsedim. Antidepresan gülümsemesi...

" Edebiyata meraklandım galiba. " dedim gözlerimi kaçırarak. Ayağa kalktım ve konuştum.
" Odamıza gidiyorum. Birazdan gel sende. Gecikme sevgilim. " dediğimde arkamdan gelmeye başlamıştı bile.

Odamıza gelince, kapıyı açtım. Klaus arkamdan geliyordu. Yatağa attım kendimi. Ve Klaus Mikealson'un her gece olduğu gibi edebiyat sözlerinden birini duydum.

" Kocaman sarılmak istediğin insana küçücük bir merhaba demek zorunda kalmak en acısı. " dedi ve gecemizi bitirdi.

Ona anlamayan bakışlarımı yolladım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ona anlamayan bakışlarımı yolladım.
" Nik ne demeye çalışıyorsun her gün? " dedim sonunda pes etmiş bir şekilde.

" Her sabah bir kağıt seçiyorum şu bavulumdaki kutudan. " dedi bavulunu göstererek. Sonra sözlerine devam etti.

" Çıkan edebiyat sözlerini sana söylüyorum. " dedi. Kahkaha attım.
" Klaus şapşalsın. " dedim gülümseyerek. Oda yatağa attı kendini.

" Kabul ediyorum Mikealson fakat senden daha fazla şapşal olamam. " dediğinde Klaus'a baktım.

" Ergenlere benzeme Nik. Biraz olgunlaş. " dediğimde somurttu.
" Senin gibi somurtuk mu olayım? Ah, hayır Care. " dediğinde gözlerim kapanacak hale gelmişti. Son sözlerimi sıraladım.

" Bana sarıl Klaus. Sıkıca, sonsuza kadar. "

Keşke'm(Tamamlandı)Where stories live. Discover now