İNTİKAM MELEĞİ İŞ BAŞINDA

142 64 14
                                    

Pınarın kalbinde kopan fırtına daha da büyümüştü. Zafer onu terkedemez di. Buna müsade etmeyecekti. Gözünü hırs o kadar  bürümüştü ki dünya durmuştu. Onun için yanındaki sefanın öyle sıkıyorduki sefanın anne diye ağlamasını bile duymuyordu.Ama içindeki intikam ateşinden oğlunu unutmuştu. sefanın ayağına vurmasıyla kendine geldi. ancak patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Sefayı bir hırsla bıraktı. Daha sonra kendini toplamak için bir banka oturdu. Yeni bir plan yapmalıydı. Zaferin gitmesini asla kendine yediremezdi.

   Zafer ve ferah sarmaş dolaş parkta geziyorlardı. Ancak zaferin yüzündeki ifade ve gülmeler sahteydi. Sanki başka bir alemde gibiydi. Pınar onun üzerine kabus gibi çökmüştü. Ondan kaçtıkça kurtulmak istedikçe, Pınar onun hayatına tekrar giriyordu. Ondan tamamen kurtulmalıydı. Ondan tamamen kurtulmalıydı. Zaten başından beri bu evlilikte hiç umut olmamıştı. Tüm bu yıllar zafere cehennem azabı gibi gelmişti. Mutluluğu daha yeni bulmuştu. Bu mutluluğu kaybetmek istemiyordu. kafasının içinde mücadele verirken ferahın ona sarılmasıyla kendini topladı. 

Ferah....

Aşkım ne oldu sana , beni dinlemiyorsun. Sanki benden çok uzakta bir yerlerdesin. Yoksa bilmeden seni üzecek , kıracak bir şey mi  yaptım? 

Zafer.....

Hayatımın güneşi sen beni asla üzemessin. Sen benim kalbimin ışığısın. sadece daldım biran. 

Ferahı kendine hafifçe çekti ve alnından öptü. Tekrar el ele tutuşarak yürümeye başladılar. O kadar mutluydular ki birbirlerinden başka bir şey görmüyorlardı.  Gezerken zamanı hiç farketmediler. Zafer feraha dönerek 

Tatlım benim karnım zil çalıyor, sen acıkmadın mı?

Ferah...

Sen yanımdayken dünya duruyor. Her şeyi unutuyorum Hem sonra sen yanımdasın daha ne isteyebilirim ki 

birbirlerinin gözlerinin içine bakarak gülüştüler. Ama zafer yinede Ferahın elini tutarak çıkışa doğru yürümeye başlamıştı. Yıllardır Ankarada yaşayan zafer buraların güzelliğini yeni anlamıştı. belkide mutluluktan gözleri yeni açılmıştı.

Arabaya geldiler. İçine bindiklerinde Ferah heyecanla Zafer e  dönerek radyoyu açacağım ama ilk çalan parça bize gelsin olurmu dedi.

Zafer...

Peki liselim, senin dediğin gibi olsun.

ferah radyonun düğmesini çevirdi. Radyoda Jale den Üzgünüm parçası çalıyordu. Zafer şarkıyı dinledikçe sessizleşti ve rengi soldu.

'' Artık bu son veda üzgünüm

Nefret etme benden üzgünüm

İstermiydim hoşçakal demek

Elim kolum bağlı üzgünüm.

Baştan yalnış yaptık üzgünüm

seninle olmazdı üzgünüm

Azmı savaş verdim kendimle

Engellere yenildim üzgünüm.''

Zafer...

Lütfen değiştirirmisin?

sesi biraz yükselmiş ve sert bir ifadesi vardı. ferah oturduğu koltukta birden irkildi. 

Zafer....

özür dilerim. seni korkutmak istemezdim. sadece bu şarkıyı sevmiyorum.

Ferah sözünü keserek tamam canım diyerek radyoyu kapattı. Ancak susuz kalmış solan bir gül gibi birden kalbiyle konuşmaya başladı. kafasında soru işaretlerine bir yenisi eklenmişti. Acaba bu şarkı ona eski sevgilisinimi hatırlatmıştı. Ya onu çok sevdiyse , hala unutamadıysa. Bu duygular içinde boğulduğunu hissetti. İçi buruldu. Sevdiği adamı bir hayaletle bile paylaşamazdı. Çünkü onsuz yapamazdı. nefes alamazdı. Bunca zaman sonra kalbini ilk kez ona açmıştı. Zafer ferahın dalgınlığını farkedince dizinde duran eline uzandı, yavaşça onu tutarak dudaklarına götürdü ve öptü. 

Zafer.....

Tatlım seni üzmek istemedim Sadece şarkının sözleri bizim aşkımıza uygun değildi. Biz asla ayrılmayacağız. 

Ferah zafere dönerek sadece gülümsedi. Çünkü kafası karışmıştı. Tek istediği Zaferin sözlerine güvenmek istiyordu. 

Sesiz süren yolculuk sonunda odalarının anahtarını alarak odalarına çıktılar. odaya

 geldiklerinde ferah sessizce banyoya ilerledi ve kapıyı örttü.içeride göz yaşlarını durduramıyordu.kalbi,durmak bilmeyen bir tay gibi atıyordu. yaşları yanaklarını yıkıyordu.iki eliyle ağzını kapatarak,sesinin dışarı duyulmasını istemiyordu. beş dakika kadar ağladıktan sonra kendini toparlayarak elini yüzünü yıkadı.içindeki sorunları bir kenara bırakarak dışarı çıktı. zafer üstünü giyiniyordu.lacivert kumaş bir pantolon,onun üzerine beyaz gömleğini giydi . yakadan iki düğmesini açık bırakmıştı.ferah onun cazibesine kendini kaptırdı yavaşça sevdiği adama yaklaştı ve o na sarıldı.zafer iki eliyle onun güzel yüzünü kavrayarak kendine çekti ve dudaklarıyla ferahın nefesini kesecek şekilde öptü.ferah zaferin kollarında kendini kaybetti.kalbi o kadar hızlı atıyordu ki kalbindeki tüm soruları silmişti.

zafer...

sen benimsin aşkım ve bende seninim buna kimse engel olamaz.

ferahı göğsüne bastırarak sarıldı.ferah aşkım istersen bende giyineyim derken tüm vücudu titriyordu.ferah siyah tüm vücudunu saran mini bir elbise giydi. iki sevgili el ele tutuşarak otelin yemek salonuna indiler. yemek salonunun bir köşesinde piyano çalan bir müzisyen vardı. ferah birden çok heyecanlandı. piyanoyu çok severdi. zafer onun piyanoya bakışından heyecanını anlamıştı 

zafer..

tatlım piyanoyu sever misin?

ferah..

evet. Aslında en çok annem sever.o çalmayı çok istemiş ama olmamış.bu yüzden benim öğrenmemi çok istediği için eğitim aldım.ama iki yıldır hiç piyano dinlememiştim. 

zafer oturdukları masadan kalkarak piyanistin yanına yürüdü. bir şeyler konuştu. Masaya gelerek ferahın elinden tuttu ve piyanistin yanına götürdü. yavaşça yanına oturttu. piyanist kafa selamı vererek

eliyle kendisine eşlik etmesini istedi ferah gülümsedi ve notalara bakarak tuşlara dokunmaya başladı. çaldıkları çok tanıdık bir parçaydı aslında. zafer ise onu büyük bir hayranlıkla piyanonun başında dinledi. ferah o kadar mutluydu ki. piyanonun tuşları elinin altından kayıyordu. piyanist bu yeteneğin karşısında ellerini tuşlardan kaldırdı ve piyanoyu feraha bıraktı. 


parça bittiğinde salondan bu güne kadar duyulmamış bir alkış sesi yükseldi. ferah ayağa kalkarak yemek yiyen tüm misafirleri selamladı ancak utanmıştı. yüzüne pembelik yayılıvermişti. zafer,feraha yaklaştı ve onu anlından öptü. masalarına doğru ilerlediler. oturduklarında 

zafer..

benim on parmağında on marifetli sevgilim.

ferah..

gülümsedi. teşekkür ederim bu parçaları senin için çaldım.

iki sevgili yemek siparişlerini verdiler. onlar mutlu bir şekilde yemek yiyor. birbirlerinin gözlerinde aşklarını yaşıyorlardı. 

...

pınar eve gelene kadar hırsından delirmişcesine direksiyona vurarak ağladı. eve geldiğinde arka koltuktan sefayı alarak indirdi. içeri girdiğinde sefayı odasına gönderdi. mutfağa girerek bir sigara yaktı. ne yapacağını düşünmeye başladı. bu kadın kimdi ? önce bunu öğrenmeliydi. ama bir gerçek varsa o da bu dünyayı ikisine de dar edecekti. zaferi doğduğuna pişman etmek en büyük hedefiydi. dolabı açtı ve içinden bir bira aldı. masaya oturarak yeni bir plan üzerinde düşünmeye başladı. zafer bu evden gidemeyecekti. bunu sağlamak için elinden geleni yapacaktı. pınar ilk olarak.....

FotoğrafWhere stories live. Discover now