Multimedyada ki şarkıyla okuyun.
Ben ne yaptım da bu kadar acı çekiyorum? Gerçekten bilmiyorum. Bu çocuğu sevmek, bana acıdan başka hiçbir bok vermiyor. Hayır yani bir de utanmadan onu inlettiğini söyleyip, kalbimin acısını daha da çok arttırıyor. Resmen kızı sikmiş. Klasik sarhoş erkek modeli. Ama insan her defasında mı aynı şeyi yapar. İnsanda azıcık mı utanma olmaz. Bunda yok işte. Bilerek yapıyor. Bana inat yapıyor. Yapıyor işte kahrolası!
Dediği hala kulaklarımda çınlıyor, ona cevap vermek için ağzımı açıp tek laf edemiyorum. Bu berbat bir his. Kendimi ezik gibi hissediyorum. Louis istediğini yapar, ama ben yapamam. Kimse bana karşı bir şey hissedemez, kimse bana dokunamaz. Ama ona yapabilirler.
Tanrı aşkına, Harry ile arkadaş olmamızla Lou'nun bir kızı altında inletmesi aynı şey mi?
Bencede, kesinlikle değil.
Ama o bunu anlamıyor.
“İyi halt yedin.” diye fısıldadım zorlukla.
Ağlamıyordum. İlk defa. Zaten ağlasamda ne fark edecekti ki. Onunla yattığı gerçeğini hiçbir şey değiştirmeyecekti.
Şuan, normalde hiç yapmayacağım şeyi yapıyorum. Louis, öpüyorum. Ağzından çıkan ufak iniltileri yok sayarak, dudaklarını öpüyorum. İlk önce ne yaptığımı anlayamamış ve bana karşılık vermemişti. Ama şimdi beni deli gibi öpüyordu. Çok geçmeden üstüme çıkmış ve bacaklarımı ayırarak bana daha çok yaklaşmıştı. Kollarımı boynuna dolayıp onu kendime daha çok bastırdım. Üstümüzdekileri rekor sayılabilecek kadar hızla çıkardıktan sonra eski pozisyonumuza geri döndük. Louis göbeğimden başlayıp boynuma kadar öpücükler bırakmış ve milyon kere özür dilerim diye mırıldanmıştı. Tekrar dudakları dudaklarımda buluştuğunda sert bir ısırık bırakmış ve inlemesine neden olmuştum. O ani bir hareketiyle içime girerken dudaklarımı ısırmış ama inlememe engel olamamıştım. Gözümden akan bir damla yaşı fark etmemesi için başım yana doğru eğdim. O içimde oyalanmaya devam ederken, zorlukla tuttuğum nefesimi dışarı üflemiş ve ne zamandır söylemek istediğim o cümleyi söylemiştim.
“Artık bende senin sürtüğünüm.”
Lou'nun şaşkınlık ve korkuyla açılan gözleri, ne dediğimi anlamamış gibi bir ifadeye bürünmüştü. Bunu onu affettiğim için yaptığımı düşünmeyin, kesinlike öyle değil. Sadece bu lafı söylemek istiyordum. Bu yaptığımız sexten kesinlikle zevk almadım. İlk defa. Çünkü bu sondu. Yine, kendimce sondu işte.
Sırf bana sinirlendi diye bir kızı altına alan bir adamı affetmek eskisi kadar kolay olmayacak.
Onu omuzlarından tutup ittirdim. İçimden çıkması hızlı olunca bir an canım acımış, ama anında kendimi toparlamıştım. Gözümden akan yaşları ve çıplak olmamı umursamadan banyoya koşmuştum.
Ağlamam yine durmaksızın başlamıştı. Sıcak suyun altına girip oturdum.
Louis
İnsanlar hata yapabilir öyle değil mi? Ben çok hata yaptım. Bir değil, iki değil, çoğu kez yaptım. En büyük hatam Alicia'yı sevmekti. Zaten sonra ardı ardına kesilmeyen hatalar. Onu kaybetmenin düşüncesi beni ne kadar üzsede sanırım buna alışmıştım. Onun canını ne kadar yaktığımı bilmediğimi mi sanıyorsunuz? Biliyorum. Çünkü aynı şeyleri bende hissediyorum. Ama ben buyum ve değişemiyorum.
Sevdiğim kızı başkalarından uzak tutmak istiyorum. Onun sadece beni arzulamasını istiyorum. Benim ona yaptıklarımı, o bana yapsaydı canına okurdum. Ama ben yapmaya devam ediyorum işte.
Bana dediği söz hala kulaklarımda çınlıyordu.
Ben onu hiçbir zaman sürtük olarak görmemiştim ki. Bu saçmalık. Bunu nasıl düşünür.
Çok içmiştim, hemde çok fazla. Ve uyandığımda bir kızın kollarımda uyuduğunu gördüm. Ne yaptığımızı tam olarak hatırlamıyorum bile. Ama çıplak olarak uyandığıma göre, düşündüklerim doğru olmalıydı. Nasıl böyle birşeyi yaptığımı bilmiyorum. Sinirliydim işte. Onun beni takmaması, bana değersizim gibi hissetmesi canımı yakmıştı.
Bunu ona söylememeliydim, biliyorum. Ama beni biraz olsun anlasın diye yaptım. Bunu ona söyleyecektim ama beni öpünce anın bozulmasını istemedim.
Beni affettiğini sandım. Ardından o cümleyi söyledi. Beni dakikalardır perişan eden tek bir cümle.
Alicia
Duştan çıkıp, odaya gittiğimde yerde ki kıyafetlerini toplayan bir Louis vardı. Onu görmezden gelmeye çalışsam da yapamıyordum. Yani bana neden bunu yaptığını sormak istiyordum. Neden bana bu kadar acı çektirdiğini merak ediyordum.
Ve sonunda merakıma yenik düşüp sordum.
“Neden yaptın?” diye mırıldandım o pantolonunu altına çekerken.
Gözleri, gözlerimle buluştuğunda pişmanlığını görebiliyordum. Biz ne zaman mutlu olsak illa ki bir boklar çıkıyordu. İlk başta tek Eleanor varken, şimdi aramızda başka kızlarda girmeye başlıyordu. Ve ben bunları hakedecek tek bir şey bile yapmamıştım.
Yerdeki tişörtünü üstüne geçirdikten sonra saçlarını düzeltti ve kapıya doğru ilerledi.
“Sarhoştum, yaptım.” dedi. “Belki böylece, senin benim laflarımı umursamayıp kendi isteklerini yapınca neler hissettiğimi, seni kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu anlarsın Alicia.”
Gözlerim irice açılırken “Ne?” diye fısıldadım.
Ben zaten onu kaybettiğimde hissetmediğim şeyler hissetmiştim. Ve bu oldukça canımı yakmıştı.
“Sana söylemeyip, bunlar hiç olmamış gibi beraberliğimize devam edebilirdik değil mi Alicia? Ama söyledim. Çünkü beni biraz olsun anlamanı istedim! Dediklerimi dinlemiyorsun. Beni bir hiç olarak görüyorsun. Senin için değerimin ne kadar olduğunu bilmiyorum. Şimdi biraz da olsa beni anlarsın.”
Kapıdan çıkmak için adım attı ve tekrar olduğu yerde durdu.
“Eğer sürtüğüm olsaydın sana karşı birşeyler hissetmezdim.” dedi.“Ve eğer şimdi benim sürtüğümsen, sana karşı duygularım olmayacak ama istediğim zaman altımda inlemene seve seve yardımcı olacağım.”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible is nothing.
FanfictionAnnesi ve babası ayrılmış iki kişi. Birinin annesi, diğerinin babası birbirlerine aşık oldular. Onlar üvey kardeş olsalar da, hiçbir zaman birbirlerini öyle görmediler. Herkes onlara kardeş dese de onlar bunu umursamadılar. Çünkü onlar birbirler...