Bölüm -5-

400 88 7
                                    

(Multimediada Tusem) 😊

Üzerine doğru yürürken gözleri kocaman açılmış bu sefer bana yaklaşmak yerine yatağın kenarına doğru koştu. Komidi"nin üzerindeki vazoyu kaldırdı ve;

"Yaklaşma kafanda patlatırım vazoyu."dedi

Korkmuş bakışları içime işlerken sessiz kalıp gözlerimi gözlerine diktim. ona bir kaç adım daha yaklaştım;

"Yaklaşma dedim!!"

Benden korktuğunu o kadar belli ediyordu ki bu bana çok eğlenceli gelmişti. Bir anda yatağın üzerinde emekleyip öteki tarafa geçti. Korkması fazlasıyla hoşuma gitmeye başlamıştı. Üzerine gidip onu daha çok korkutup eğlenmek istiyordum. Elindeki vazoya hiç aldırış etmiyordum çünkü gözlerindeki korku bana o vazoyu atamayacağını hissettiriyordu. Eğilip yatağın üzerine dizimi koydum. Tam ona doğru yönelecekken bir anda kafamda ufak bir sızı hissettim elindeki vazoyu gerçekten kafamda parçaladı. elimi başıma götürdüm. Elime baktığımda biraz kan elime bulaşmıştı. Şaşırdım ve bu beni çok öfkelendirdi. sinirli bakışlarımla Tusem'e döndüğümde korkmuş ve kekeler bir şekilde;

"Ka, kan...  Özür dilerim gerçekten bunu yapmak istememiştim. Ama suçlu sensin neden üstüme üstüme geliyorsun hak ettin sende."

"Sana iyilik yapanda kabahat. Ne çirkef insanmışsın. Senin gibi birini zaten peşime takmam mezarlığa geri götüreceğim seni orada ne yaparsan yap umurumda değil."

"Oh iyi yaptım korkutmasaydın sende beni."

Bir anda çirkefleşen, gözüme masum gelen kadın yoktu içinden canavar çıkmıştı resmen. Birde saldırgan dik başlı bununla uğraşılmazdı. En iyisi istediği yere bırakıp kurtulmak. Gözlerine öfkeli bir şekilde baktıktan sonra hiç bir şey demeden kendi odama doğru yürümeye başladım. Arkamda şaşkın gözler bıraktığımı biliyordum. Ama artık merhametli yönümü susturup bu cadıyla uğraşmayacağım. Ne hali varsa görsün.

--- aynadan baktığımda kafamın sol üst tarafında açılmış ufak bir yara gördüm. Bu beni daha da öfkelendirdi. Ellerimle lavaboyu sıktım ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım. başımdan yüzüme doğru sızmış olan kanı temizledim. Banyodan çıkıp üzerimi değiştirdim. Ve Tusem'in odasına doğru gittim kapıyı açtığımda yatağın üzerinde oturmuş. Tırnağındaki etleri dişliyordu.

"Tusem kalk gidiyoruz." Sözümle bir an kafasını bana çevirdi ve..
"Nereye."dedi ama sorusunu cevapsız bırakıp arkamı dönüp odadan çıktım. Aşağıya indiğimde Tusem'de peşimden geliyordu. arabaya doğru yürüdüm ve kapıyı açıp arabaya bindim. Tusem sakin bir şekilde arabanın arka kapısını açıp arka koltuğa oturdu ve;

"Nereye gidiyoruz Azat."dedi

"İstediğin yere mezarlığa götürüyorum seni."dedim ve arabayı çalıştırdım. Hiç konuşmuyordu. Dikiz aynasından ara ara ona bakıyordum. Arabanın camından dışarıyı izliyordu. Bir anda kafasını çevirdi ve ona baktığımı gördü. Merhametli bakışlarımı öfkeli bakışlara çevirip gözlerimi kaçırmadım. Ve konuşmaya başladı;

"Azat be' ben Özür dilerim başına vazoyla vurduğum için."dedi boğuk ve üzgün sesiyle ama hiç cevap vermedim çünkü ona karşı olan öfkem bir türlü dinmiyordu. Mezarlığın önüne geldik ve Tusem'den önce arabadan indiğimde mezarlığın içinde bir adam dolaşıyordu. Tusem'e dönüp baktığımda arabadan hala inmediğini gördüm;

"Tusem inmeyi düşünüyor musun acaba geldik." Sözlerimi kızgın bir şekilde söylerken Tusem'in gözleri mezarlığın içindeki adama sabit bir şekilde takılmıştı. Bana dönüp kafasını olumsuz anlamda sallayıp kısık ve sakin bir sesle;

"Amcam."dedi Korkmuş bakışları içime işlerken tek düşündüğüm neden bu kadar korktuğuydu. Muhtar bana hayırsız bir amcası var demişti bu o amca olmalı. İyide bir amca yeğenine ne kötülük yapmak isteyebilir ki;

"Neden korkuyorsun in hadi."dedim ama Tusem beni hiç duymuyor gibiydi beyaz teni sapsarı olmuş elleri titriyor du. Küçük mezarlığın içine dönüp tekrar baktığımda adam bize doğru geliyordu. Tusem indi ve yanıma yaklaşıp fısıltılı bir şekilde;

"Azat ne olur beni götürmesine izin verme lütfen."dedi anlamsız bakışlarımla Tusem'e bakarken amcası yanımıza gelmişti bile. amcası esmer uzun boylu kahverengi gözlü kemikleri belli olan zayıf bir vücudu vardı gözünün etrafında oluşmuş olan kırışıklıklar kırk beş yaşlarında olduğunu belli ediyordu. Sinirli bir şekilde Tusem'in kolundan tutup;

"İki gündür seni arıyorum oruspu nerdesin sen?"

Adamın sözleriyle geçmemiş olan sinirim dahada kabardı sanki kafam alev almış gibi hissediyordum. Kaşlarımı çatıp Tusem'i diğer kolundan tutup kendime doğru çekerken;

"Hop hop!! Önce o elini çek sonrada o ağzını düzelt!!"

Tusem; "seni defalarca uyardım benimle düzgün konuş!!"

Tusem 'it' kelimesini söylerken amcam dediği adamın yüzüne tükürdü. Doğrusu benim yapmak istediğimi yapmıştı boşuna çirkef demiyorum..  şaşkın gözlerle dönüp Tusem'e baktım. Gözleri irileşmiş bana baktığında;

"Gidelim!" Bu sözüyle şaşkınlığım iyice arttı ve Tusem arabaya binmek için kapısını açmıştı bile. Tam arabaya yönelecekken yanağımda bir sızı hissettim. O it bana yumruk attı !!

"Ulen sen misin bana vuran?!" Yaşlı falan dinlemeyip bu arsız şerefsize bir yumruk attım. Attığım yumrukla yerde kaldı ve bana dönüp;

"Sen kimsin lan!"dedi. Tusem cevap vermeme fırsat vermeden;

"O benim nişanlım!!. Azat bırak şunu hadi gidelim burdan."

Şaşkınlığım büyüdükçe büyümüş bir şekilde tepkisiz kalıp arabaya bindim. kafamı çevirip yanımda oturan Tusem'e sinirli bir bakış attıktan sonra arabayı çalıştırdım. Dikiz aynasından adama baktığımda kendi kendine bir şeyler söyleniyordu.

"Ee Tusem hanım nereye gitmeyi emir buyurursunuz şu yalanınızı ve nedenini konuşalım isterseniz."

Merhaba arkadaşlar.
İnstagram hesabım sevgul_toprak beni buradan takip edebilirsiniz😊😚😚

SİYAH İÇİNDE BEYAZWhere stories live. Discover now