Bölüm 21 ; Elmas

67 32 0
                                    

Bir saniye bir saniye kardeşim mi? Gökte ararken yerde buldum desem...
Aslında ilk önce kafamda ki sorulara yanıt bulmaya çalışıyordum daha sonra onu arayacaktım ama olsun.Şaşkınlığımı yüzümden hemen atıp bir gülümseme yerleştirdim.
-Bende seni arıyordum,gel eve gidelim.
Bu cümleyi kullandıktan sonra Eylülün gözlerinin dolduğunu gördüm.
-Gerçekten mi?
-Elbette.
-Sana...sana...sarılabilirmiyim?
Hmm,evet onu kırmamaya çalışıyordum ama sarılmak...
O çok karanlıktı ve ben ondan korkuyordum.Sesimin isteksiz ve korkmuş gibi çıkmasını engelleyerek ;
-Tabiki.
Dedim.Vakit kaybetmeden hemen sarıldı.Öyle bir sarılıyordu ki mübarek kemiklerim yerlerinden fırlayacaktı.Hasretini giderdikten sonra bana gözlerinde ki parlamayla baktı."Hadi gidelim." dedim ve sesini çıkarmadan benimle geldi.

Kapıya yavaşça anahtarımı soktum ama çevirecek gücü kendimde bulamıyordum.Eylülse arkamdan merak ve heyecanla beni izliyordu.Bunu enseme soluduğu nefesinden anlayabiliyordum.Daha fazla onu bekletmek istemedim ve hızlıca anahtarı çevirdim.İçeri girdiğimizde salonda kimse yoktu.Eylülse büyülenmiş gibi evin içinde ki eşyalara göz gezdiriyordu.Belli ki ben görmeyeyim diye hiç buraya gelmemişti.
-Ben yukarı çıkıp annemlere bakıcağım.
-Tamam.
Yukarı çıkıp annemlerin odasına girdim,boştu.Lavabo'nun kapısını çaldım ses gelmeyince açtım yine kimse yoktu,demek ki evde yoklardı.
Eylülün yanına indiğimde kirli olduğunu gördüm.Hep gece ışığında gördüğüm için daha önce fark edememiştim.
-İstersen sen duşa gir,bende yiyecek bir şeyler hazırlayım.
-Olur.
Eylül yukarı çıktığında bende dediğim gibi bir şeyler hazırlamak için mutfağa girdim.Az sonra annem ve babamın seslerini duydum.Beni gördüklerinde "Şükürler olsun." diyerek annem hemen bana sarıldı.İçimden bana sarılmasını istemediğimi fark ettim ve kollarının arasından sıyrıldım.Şaşırmış bir ifadeyle bana bakarken babam salondan seslendi.
"Elmas,buraya gelin." dediğini yapıp salona geçtik ve sorgu annem ve babamın ikili benimde tekli koltuğa oturmamla başlamıştı.
-Kızım iyimisin,kaçırdılar mı seni ne oldu? Pek süzülmüşsün...
Babam anneme baktığında annem sözünü kesmek zorunda kaldı.
-Nerdeydin sen?
-Sanane.
-Ne demek sanane!? Burda biz neler yaşadık haberin var mı? Çabuk nerdeydin söyle?
-Rize.
Eylülden haberim olduğunu patlatıcaktım bugün.Bu yüzden bu sual çabuk bitsin diye uğraşıyordum.Yoksa elbette ki inatlaşırdım.
-Neden bizim haberimiz yok?
Şovumu yapmak için ayağa kalktım ve ikili koltuğun etrafında dönmeye başladım.
-Bunu sen mi söylüyosun babacım?
-Evet.
-O halde bundan sonra sana bu kelimeyi kullanmanı yasaklıyorum zira burada bu cümleyi kullanacak en son insan sensin.
-Ben senin Askerlik arkadaşın değilim benimle düzgün konuş!
Sinir edici bir kahkaha attım ve sonrasına sinirli bir ses tonuyla devam ettim.
-Baba,baba...Benim bir kardeşim olduğundan neden haberim yok!?
İkiside şok olmuş bir şekilde birbirlerine baktılar ve bana döndüler aralarından sözcü olarak babamı seçtiler ve ;
-Yok öyle bir şey ne saçmalıyorsun sen?
-Öyle mi?
-Öyle tabii.Aksi mümkün mü!?
Telefonumu çıkarıp e-mailime girdim ve Ersil beyin attığı Behime Teyzenin ifadesini açtım ve ekranı onlara doğru tuttum.Annem telefonu elimden aldı ve birlikte okumaya başladılar.
-Siz söyleyin aksi mümkün mü?
Annem ifadenin sonunu bile bitirmeden gözleri dolmuş bir
şekilde ;
-Elmas,kızım bunların hepsi yalan.
-Yalan mı?
-Evet kızım hepsi,ama hepsi yalan.
Bağırıp çağırıp,sinirden ağlamamaya çalışıyordum ama bu gidişle kriz geçirip bende Faruğun yanını boylıycaktım.Kendimi sakinleştirmeye çalışırken Eylül "Elmas" diye seslendi.Bende
-Efendim Eylül?
Diye seslendim.Eylül'ün adını özellikle bastırdım tabii.Annem ve babamsa önce sesin geldiği yöne doğru sonrasında ise bana bakmışlardı.
-Havlu bulamadım da.
-Geliyorum hemen.
Annem ve babama küçümser bir bakış attım ve Eylülün yanına çıkıp havlusunu verdim.Sonrasında merdivenlerin başına oturdum ve belki konuşurlar diye beklemeye başladım ama konuşmamışlardı.Onlar konuşmayınca bende aşağı indim ve annem ağlayarak ;
-Tamam herşeyi anlatıcam kızım.
Dedi,bende eski yerime geri oturdum ve annem gözlerinde yaşlarla söze başladı.
-Kızım o babandan...
Babam annemin anlatmaması için gözlerinin içine bakıyordu.İçim acıdı ama babama değil anneme,onu böyle ağlayarak görmeyi hiç sevmiyorum.
Babamı birazda olsa rahatlatacak bir haber verdim.
-Eylülü bekleyelim.
Annem "Tamam" anlamında başını öne ve arkaya doğru salladı,babamsa derin bir nefes aldı.Babamın bu tedirginliği,öğreneceklerimin daha da korkunç olduğunu düşündürüyordu.
Az sonra Eylül geldi.Yanımda ki diğer koltuğa da o oturunca gerçeklerle yüzleşmem başlamıştı.
-Eylül,İzel Cuhadar ve babanın kızı.Babanla evli kalmamın sebebiyse annemin vasiyeti.Bunca zamandır sana hissettirmemeye çalıştım.
Gözlerim hemen babamı buldu.Ağlıyordu,ilk defa babamı ağlarken görüyordum.İçim acıdı hemde bu zamana kadar hiç acımadığı kadar.Belli ki çok pişmandı.Gözlerimle o malum soruyu sordum. "Neden?"
-Kızım,istemeden oldu yani ben..ben o geceyi bile hatırlamıyorum.Ben anneni çok seviyorum bilmeden oldu.
Diyecek bir şeyim yoktu.Başımı öne eğip sessizce gözlerimden akan yaşlara izin verdim.Annemin sesiyle yüzümü tekrar ona doğru çevirdim.
-Madem artık bunları biliyosun öğrenmen gereken bir şey daha var.
Babam annemin gözlerine yalvarırcasına bakıyordu.Sesimi toparlamaya çalışarak ;
-Ne?
-Farukla evlenecek olmanın sebebi Firmanın zora girmesi falan değil,evet zora girdi ama toparlayınca ödedik.Faruğun babası hem Eylülü biliyordu hem de İzel'in baban için eşini öldürdüğünü bu yüzden de şantaj yapıyordu.
Babama gözlerimi özenle açmış bir şekilde bakıyordum.Şaşırmıştım,meğersem ne yalanların içinde büyümüşüm.Eylüle baktım yüzünde eve ilk girdiğinde ki mutluluktan eser yoktu.O da haklı,sonuçta istenmemiş hatta şuan babası gözünün önünde resmen "O olduğu için pişmanım." diyordu.Daha fazla bu iğrenç hikayeyi dinlemek istemedim ve yerimden kalktım. Kalkarkende ;
-Eylül ben odama çıkıyorum.
Dedim.O da "Tamam." anlamında başını salladı.Odama çıktığımda gözlerimde ki yaşlar artık benden izin almadan akıyorlardı.Dolabımı açtım ve içinden aile albümünü çıkarıp babamın olduğu yerleri kestim.Kestikten sonra içimde ki öfke dinmedi,bende üzerime bir mont alıp bahçede ki çardağa oturdum.Şu son günlerde neler de yaşamıştım böyle. Bunları düşünürken bir ses duydum.Sese doğru baktığımda kimse yoktu.Tekrar önüme döndüm,bu sefer arkamdan bir ses geldi.Dönüp baktığımda ise yine kimse yoktu.Korkmuştum eve doğru giderken Eylülde dışarı çıktı.Bana bu sefer nefret eder bir şekilde bakıyordu.Yanına gittim.
-Ne oldu? Neyin var böyle?
-Hiç bir şeyim yoktu ama artık olacak.
-Nasıl yani?
Birden arkamdan biri geldi ve bir mendille ağzımı kapadı.Eylüle baktım bana gülümsüyordu.
-Artık sen değil ben varım.
Dedi.Ellerinden kaçmak için çırpındım lakin yapamadım.Birden dışarıda ki lambalar söndü galiba çünkü her yer karanlık oldu.Kendimi çok yorgun ve ağır hissediyordum.En sonunda da yavaşça göz kapaklarımın kapandığını hissettim...

Hep Yanımda KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin