3. Bölüm: ♤Hünkarı ilk görüş♤

4K 145 10
                                    

Emine Sultan soluğu orta salonda aldı. Gözleri Gül'ü aradı ama göremedi. Kızlarla ilgilenen Ayşe kalfayı gördü.

-Ayşe kalfa.

Ayşe Emine'nin sesi ile kafasını hızla o tarafa çevirdi.

-Buyurun sultanım.

-Gel buraya.

Ayşe hızla oturduğu yerden kalktı. Emine'nin yanına ilerlerdi.
-Emredin sultanım.

Emine kafasını su yeşili elbise giyen kızlara çevirdi. Çoğunun adını dahi bilmiyordu. Hepsi birbirinden güzeldi. Ama güzellik yeterli değildi. Eğer hırslı, entrikacı, dediğim dedik olmamalıydı. En son gözleri Agalia takılı kaldı. Güzelliği ile büyülüyor masumiyeti ile kendine hayran bırakıyordu. Eğitiminin bitmesine de az kalmıştı. Ama olsun diye içinden geçirdi Emine geriye kalanı da bitirirdi elbet. Bugün oğlunun yanına kimi göndereceğini bulmuştu. Agalia'nın içinde hırs, kin, kötülük yoktu. Ona da böylesi lazımdı. Sonra aklına kayınvalidesinin sözü aklına geldi.

-Sultanım o kadar kadının içinde beni niye seçtiniz?

Emine merak ediyordu. Ondan daha güzelleri vardı. Ama o onu seçmişti anlamıyordu. Hatice sultan konuştu.

- Bu saray çok sultan gördü. İçinde kinden ve hırstan başka bir şey olmayan. Atalarını bilmez misin Emine. Bu saray taht aşkı yüzünden evlatlarını bile ortaya koydu. Bilmez misin adını güzelliği ile duyuran Hürrem'i, bilmez misin hırsıyla duyuran Nurbanu'yu, taht aşkına kaç oğlundan olmuş içini kan hırsı bürümüş Safiye'yi ya da aşkım için diyerek güç toplamaya başlamış ama eline güç geçince evlatlarını dahi gözü görmemiş. Bu ve bunun gibi niceleri.

-Bilirim.

-Bu saray bunun gibi kaç kadın bu sarayda kayboldu. Hepsi güzelliği için önce padişahlara sunuldu. Gözleri boyandı sonra adını aşk koyup iktidara yürüdüler. Senin masumiyetin kirlenmemiş yıpranmamış. Darbe alacak gün gelecek yıpranacak ama hep böyle de kalmayacak. Bu sözlerim kulağına küpe olsun gün gelirde
oğlun padişah olursa dediklerimi hatırla.

Emine gülümsedi. Kayınvalidesini çok severdi. O da onu çok severdi. 10 yıl önce kaybetmişti onu. Hazır hatırlamışken hatim indirelim ruhuna dedi içinden. Ayşe hala önünde öylece bakınca

-Agalia bu gece hünkarımızın yanına gidecek güzelce hazırla.

-Emriniz başım üstüne sultanım. Şimdi hamama götürürüm. Sonra da hazırlarım bir güzel hünkarımız hayır demez.

-Sen hamama götür iki kız al yanına beraber hazırlayın sağdan ilk gözde odasına girin. Her şeyi oraya göndereceğim.

-Peki sultanım.

Ayşe kalfa hızla Emine Sultanın yanından ayrılıp Agalia'nın yanına ilerledi.

-Kalk gidiyoruz yine şanslı kızmışsın şans senden yana.

-Nereye gidiyoruz kalfa?

-Hamama oradan da gözdeler odasına bu akşam hünkarımızın yanına gideceksin.

Ayşe Agalia'yı kaldırdı. Gözüne iki kız kestirdi. Dudaklarında arsız bir gülümsemeyle Eda'nın yanındaki iki kızı gözüne kestirdi.

-Zübeyde! Saliha! buraya gelin.

-Bir şey mi oldu kalfa?

Diye sordu Saliha
-Bir şey yok Agalia'yı bu geceye hazırlayacağız.

-Niye ki talibi mi var? dedi Zübeyde kıs kıs gülerken

-Bire edepsiz hünkarımızın haremine kim göz koyabilir bu ne terbiyesizlik akşam hünkarımıza sunulacak.

Saliha ve Zübeyde başlarını önlerine eğerek

-Kusura bakma kalfa yanlış anladın daha eğitimi bitmedi ya ondan dedik.

-Size mi kalmış bu işler düşün önüme.

Ayşe kızları önüne kattığı gibi hamamda soluğu aldı. Kızlar Agalia'yı aralarına alıp iyice keselediler.

Agalia olanları az çok anlamıştı. Kafasında sadece uzaktan gördüğü padişahın yanına gideceği geliyordu. İçini bir heyecan basıyordu. Kalbi bir kan pompalamayı unutuyor bir de aniden hızlı hızlı pompalıyordu. O bile şaşırmıştı işini. Derin derin nefes alıp kendi nefes sesinden etrafındakilerin ne konuştuğunu bile anlamıyordu. Derin derin nefes alıp vermeye devam etti.

Hamamdan çıkınca doğru gözdeler odasına ilerlediler. Odaya girince kızların ağzı açık kaldı. İlk gözde Eda olmasına rağmen bu kadar fazla özenmemişlerdi. İlk öncelik üstünü giydirdiler. Su yeşiliydi gene rengi bildiği bir şey arsa eğer bu geceyi hünkarla geçirirse elbiselerinin rengi değişecekti. Elbise ayak bileğine kadar uzanıyordu. Şifon elbisenin iki tarafında derin bir yırtmaç vardı. Üst tarafı ise omuzlarını açık bırakacak şekilde açıktı kolları da ince bir tülden oluşuyordu ve balon koldu. Üstünde minik papatya detayları vardı. Sanki şey gibi olmuştu. Sanki elbisenin tüm seksiliğini alıp götürmüş yerine masum bir hava vermişti. Ayakkabı giydirmediler onun yerine ayak parmaklarına birkaç beyaz yüzük taktılar. Uzun siyah saçlarını güzelce taradılar ve açık bıraktılar. Hafif dalgalı saçlarıyla pek güzel olmuştu.

Ayşe birkaç geri gidip eserini izledi. Çok güzel olmuştu. İnşallah bahtı da güzel olur dedi içinden. Haklıydı da. Eğer kapıdan geri dönerse kötü olurdu. Hem valide sultan elini eteğini ondan çekerdi hem de Eda'nın sinirine maruz kalırdı. Kafasını iki tarafa sallayarak kendine geldi. Parfüm sıkmamışlardı. Eline vanilyalı parfümü aldı ve güzelce kıza sıktı. Sonra gözü saate kaydı. Saat gelmişti. Etrafındaki kızlara baktı. Sonra

-Çıkın dışarı. Dedi.

Kafasını Agalia'ya çevirdi. Yapacağı en ufak hatada valide sultan ikisini de burada yaşatmazdı. Çok sakin bir sultandı kabul ama damarına basanı da rahat durdurmazdı.

-Beni iyi dinle Agalia

-Dinliyorum.

-Şimdi gideceğiz. Hünkarın yatak odasına oldu ki girdin. Sakın bir dediğini iki etme. Saygısızlık olarak düşüneceği hiçbir şey deme ve yapma olur mu?

-Tamam.

-Ne yapacağını biliyorsun?

-Evet.

Ayşe kapıyı çaldı. Kapı açıldı. Önden Ayşe arkasından Agalia çıktı. Arkalarına baş harem ağası takıldı. Arkalarına da iki tane kız. Orta salondan geçerken herkes Agalia'yı konuşuyordu. Uzun zamandır hiçbir kıza bu kadar hazırlık yapılmamıştı. Orta salondan çıkınca hükümdar odasına giden koridora ilerlediler. Kimseden ses çıkmıyordu. Kapının önüne geldiler harem ağası kapıyı çaldı. İçeriden 'gel' sesi duyulunca kapı açıldı ve Agalia içeri girdi. İşte şimdi Ayşe derin bir nefes vermişti. En azından kendisinin yapabileceği kısmı atlatmıştı şimdi geri kalanı Agalia'ya kamıştı.

Emre ayağa kalktı. İçinden inşallah kız güzeldir diye de geçirmeden edemiyordu. Hoş annesinin zevklerine güveniyordu ama işte sorun o 'ama' ydı. Annesi doğurgan olduğunu düşündüğü bir kızı da gönderiyor olabilirdi. Ne de olsa torun da torun diye tutturmuştu. Annesini anlıyordu ama bu her şeye evet diyeceği manasına gelmiyordu. Zamanda geçmek bilmiyordu. Eda'nın bu özelliğini seviyordu asla bekletmezdi hatta erkenden bile gelirdi. Oldukça cüretkâr bir insan olduğu tüm sarayca biliniyordu artık zaten.

Kapıdan içeri giren kıza baktı. Kız çok güzeldi. Annesi bu işi biliyordu. Parfümelere olan zaafını bile iyi kullanmıştı. Beyaz teni simsiyah saçlarıyla kız kesinlikle haremde olmasa güzellik yarışmasında olurdu. Emre gözlerini kızdan alamıyordu. Agalia önce dizlerini hafif kırarak başını öne eğdi. Sonra kafasını kaldırarak birkaç titrek adımda Emre ile aralarında bir adım kalacak şekilde yaklaştı.

BİR OSMANLI HİKAYESİ #ARA VERİLDİWhere stories live. Discover now