7

2.2K 206 23
                                    

7.

Haşim, genç kadına etrafta fazla görülmemesini, buyurmak yerine tatlı dille söylerse daha işe yarar bir adım atacağını anlamış bulunuyordu. Deneyimlerinden ders almayı bilirdi. Ancak ona nedenleri açıklama görevini Merve'ye vermişti zira genç kadını görmeye henüz hazır değildi.

Genç kadının etkileyici beyanatının ardından Haşim kalkmış ve iyi geceler dilemeden önce, o yanında olmadan odasından ayrılmamasını söylemişti. O anda buyurgan davrandığının farkında değildi. Zira genç kadının farkında olmadan aklına soktuğu fikir onu sarsmıştı.

Ertesi sabah daha gün doğmadan kalkıp iş başı yapmıştı. Uyuyamadığı için her zamankinden biraz daha aksi olduğunu biliyordu. Bunu, etrafından kaçışma eğiliminde olan adamlarına bakarak da anlayabilirdi. Sanki uyumamayı o seçmişti! Düşünceler aklını meşgul etmişti işte! Miyase ile evlenmek isteyen kart zamparanın kim olduğunu tahmin etmeye çalışıyordu. Ancak kolay değildi. Bu civardaki toprak sahiplerinin hepsi karttı ve çoğu da zamparaydı.

Öğlene doğru eve yöneldiği sırada Merve'nin kendisine doğru koştuğunu görünce bir sorun çıktığını anlamıştı. Kadının başörtüsü arkasında uçuşuyordu.

"Beyim! Beyim!" diye seslendi Merve. "Hanımefendi odasında yok!"

Haşim bunu tahmin etmeliydi ama edememişti. Kendine ve Miyase'ye olan öfkesini kadından çıkardı.

"O yok olup giderken sen neredeydin peki?" diye kükredi ancak cevapla vakit kaybetmedi. "Hemen herkese haber ver. İşlerini bırakıp aramaya koyulsunlar. Hemen bulunmazsa elimden çekeceğiniz var demektir!"

Miyase yarım saat sonra dış avlunun sınırındaki otlakta bulundu. Onu bulan Haşim olmuştu. Amacı, didik didik aranmasına rağmen bulunamayan genç kadının izini atıyla sürmekti. Belli ki tekrar yollara düşmeye karar vermişti. Başını yakmaya bu denli kararlı oluşu genç adamı öfkelendiriyordu. Adam onu ele geçirdiğinde evlenmeye mecbur bırakacak bir şey yapabilirdi. Diğerleriyle birlikte otlatılmaya götürüldüğünü öğrendiği atını almak için ilerlerken koşmaya başladı. Miyase neden ona güvenmemişti ki!

Otlağı yüksekten gören tepeye vardığında karşılaştığı manzara onu tökezletti. Miyase aşağıdaydı ve onun çılgın atı Kor'a biniyordu. Atı zapt etmeye çalışan telaşlı seyis başarılı olamayınca Kor, genç kadını üzerinden atmaya yeltendi. Haşim'in tiz ıslığı havayı yararak doru ata ulaştığında Miyase, düşmemek için atın boynuna sıkı sıkı sarılmış haldeydi. Haşim bu mesafeden bile atının kulaklarını dikerek ona doğru döndüğünü görebiliyordu. At şimdi sakindi ve sahibini bekliyordu. Ancak genç adam, oraya kadar inip de tepeyi geri çıkmak zorunda kalırsa daha da öfkeleneceğini biliyordu. Gerçi şuanda olduğundan daha öfkeli olması mümkün olabilir miydi, emin değildi. Farklı ritimde bir ıslık daha çaldı ve at kendisine doğru hızla ilerlemeye başladı.

Miyase atın kontrolünü ne zaman kaybettiğini bilemiyordu. Bu ilginç hayvanlara karşı hep bir merakı olmuştu ancak daha önce herhangi birine binmişliği yoktu.

Merve uyuya kalınca odayı sessizce terk etmiş ve soruşturma yapmak üzere dolanmaya başlamıştı. Haşim'e görünmemeye çalışarak ve topallayarak uzaklaştığında ise bu çayırı ve güzelim atları görmüştü. Başlarında da bir seyis vardı. Belki ondan bilgi alabilirdi. Ancak oraya varıp da bir yerlerden tanıdık gelen kızıl atı görünce bu düşünce aklından uçup gitmişti. Ancak sevmek için uzandığında seyis ona engel olmuş ve bunun beyin atı olduğunu, çok huysuz bir hayvan olarak nam saldığını söylemişti. Hanım durumu yadırgamadı. Kendisi neydi ki atı ne olacaktı! Üstelik bu bilgi, atın neden tanıdık geldiğini de aydınlatıyordu. Yolda karşılaştıkları o gün Haşim bu ata biniyordu. Hayvanın güzelliği karşısında büyülenen Hanım, ona haksızlık etmiş olduğunu düşündü. Ancak o sırada zihni bulanıktı ve belli ki halüsinasyonlar görüyordu.

KORWhere stories live. Discover now