DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

127 8 5
                                    

"Bebeğim üzerimi değiştirip işe gidiyorum," dedi ve saçlarıma öpücük kondurdu annem. Bir an Sarışın'ın da saçlarımı öptüğü geldi aklıma ve gülümsedim. Ne yapıyordum ben? Saçmalamayı kesmeli ve değerlimi kaldırıp duş almalıydım. Yatağımdan kalktım ve banyoya girdim. Saçlarımı çözdüm ve tokayı koymak için arkamdaki dolaba döndüm ve dolabın üzerine tokayı koydum. Lavaboya döndüğümde aynada "Hemen dışarı çık!" yazıyordu.

"Ne?" dedim neler olduğunu anlamayarak ve yazı kayboldu. Etrafıma buna benzer bir şeyler bulmak için bakmaya başladım. Bu sefer de kapıda "Dışarı çık! Hemen! Kaç!" yazıyordu. Neyden kaçacaktım? Ve gerçekten kaçmalı mıydım? Düşünmeyi bırakıp hızla banyodan çıktım ve merdivenlerden inerken annem geldi aklıma. Hemen geri döndüm.

"Anne!" diye bağırdım koridorda. Ama ses gelmedi. Gitmiş miydi?

"Anne?" dedim tekrar. Ama ses gelmiyordu. Kesinlikle gitmişti. Hemen evden çıktım ve kapıyı kapatmamla büyük ve anlam veremediğim bir ses duymam bir oldu. Birkaç saniye eve baktıktan sonra Leo'nun evine doğru koşmaya başladım.

***

Leo'nun kapısını öyle sert ve hızlı bir şekilde çalıyordum ki elim acımıştı. Sonunda Leo kapıyı açtığında kendimi onun güven dolu kollarına attım ve ağlamaya başladım.

"Neler oluyor?" dedi beni içeri sokarak. Ben kendimde konuşacak gücü bulmaya çalışırken o beni koltuğa sürükledi ve yan yana oturup sakinleşmemi bekledik. Sakinleştiğimde ona en başından beri olan her şeyi tek tek anlattım.

"Yeter artık Mia! Annene anlatmalıyız!" diye bağırdı ve ayağa kalktı. Gözlerimdeki yaşları sildim ve ben de ayağa kalkarak bağırdım:

"Hayır! Söyleyemeyiz!"

"Ne yapmayı planlıyorsun? Sürekli böyle korkarak mı yaşayacaksın? Ya da kaçarak?"

"Evet! Ama anneme söyleyemem. Anlamıyorsun! Onu tehlikeye atamam!"

"Ya annen de onları görüyorsa?"

"Bundan haberim olurdu."

"Ve aynı zamanda seni korumak istiyorsa?" dedi. Afalladım. Mantıklı bir şekilde düşünüldüğünde bunun mümkün olma olasılığı yüksekti.

"Eğer anneme bir şey olursa seni öldürürüm Leo," dedim korkarak.

Yazardan:

Mia ve Leo eve korkuyla bakıyorlardı. Çünkü evin kapısı yerinde değildi. Mia korkuyordu. Ya annesine bir şey olduysa? Ya annesi o sırada evde kalmışsa? Korkak bir adımla içeri girdi Mia.

Salon dağılmıştı. Koltuk salonun ortasında değil mutfak kapısının önündeydi. Televizyonu göremiyordu Mia. Yemek masası kırılmış ve sandalyeler etrafa saçılmıştı. Leo şaşkınlıktan ağzını bile açamıyordu. Mia hızla yukarı çıktı ve banyoya girdi. Dolapların kapakları kopmuş ve içindekiler yerlere dökülmüştü. Mia hızla annesinin odasına girdi ve girdiği gibi çığlık attı. Leo çığlığı duyduğunda hemen Mia'nın yanına koştu. Leo yanına geldiğinde Mia Leo'ya sarıldı ve yüzünü onun göğsüne bastırarak ağlamaya başladı. Leo şaşkınlık ve korku ile Mia'yı sardı. Evet, korkmuştu Leo çünkü Mia'nın annesinin bedeni önlerinde parçalanmış bir şekilde duruyordu. Bir süre ikisi de korkuyla birbirlerine sarılarak durdular.

"O da ne?" dedi Leo Mia'nın annesinin elini göstererek. Mia korkmasına rağmen arkasını döndü ve annesinin elindeki Sarışın'ın kalemini gördü. Mia yavaşta annesinin elinden kalemi aldı ve daha fazla bu görüntüye katlanamayarak kalemle birlikte odasına gitti. Burası da dağınıktı ve annesiyle olan fotoğrafı yoktu. Arkasından bir ses geldi. Mia arkasını döndüğünde İblis vardı karşısında. Bu Doris'ti. Hizmetçileri İblis'ti. Yüzü hala Doris'in yüzüydü ama diğer kısımları vıcık vıcık bir şeydi. Ve vücut diye bir şey yoktu. Doris'in yüzü haricinde. Kafanın etrafından kol gibi 5-6 tane çıkıntı vardı ve istediği her şekle girebiliyordu.

Mia geri geri giderken Leo İblis'in kafasına tavayla vurdu ve İblis ona döndü. Sinirlenmişti. Leo'ya çıkıntılarından biriyle vurdu ve Leo uçarak salondaki duvara çarptı. İblis Mia'nın Leo'nun ne durumda olduğunu görmesine izin vermeden hızla Mia'ya döndü.

"Sen ölmelisin," dedi Mia'ya. Mia ne yapacağını bilmiyordu ve korkuyordu. Onun yüzünden başkalarına zarar gelmesinden, ölmelerinden korkuyordu. Ve annesi olmadan da yaşamak istemiyordu.

"Neden?" dedi Mia. Onu neden bu kadar çok öldürmek istediğini merak ediyordu. Mia'yı kurtarmaya çalışanlara zarar verecek kadar gözlerinin neden döndüğünü merak ediyordu. İblis sırıttı.

"Çünkü ölmen gerek," dedi.

"Nedenini soruyorum!" diye bağırdı Mia.

"Daniel'ı öldüreceksin," dedi İblis ve Mia'nın bir şey demesine izin vermeden Mia'yı duvara fırlattı. Mia acı içinde çığlık attı ve sonra bunun ona zevk verdiğini fark ederek kendini tuttu ve ölümü beklemeye başladı.

Odaya Lucas girdi. Mia onu gördüğünde gözüne yerdeki kalem çarptı. En fazla 30 santim uzaktaydı. Hızla kaleme uzandığında vücuduna sanki onu ortadan ikiye ayırıyorlarmış gibi bir acı saplandı. Ama buna rağmen kalemi aldı.

"Sarışın! Bu senin!" diyerek kalemi Lucas'a fırlattı ve acıyla yere bıraktı kendini. Lucas kalemi yakaladı.

"Yalancı," diye düşündü Lucas.

"En başından beri ondaydı," diye ekledi Lucas'ın iç sesi. İblis'in ona doğru dönmesiyle düşüncelerini durdurdu Lucas ve İblis'e hançer atmaya hazırlandı ama İblis bunu anladı ve Lucas'ın bir şey yapmasına izin vermeden onu bir çıkıntısı ile sardı ve hızla camdan dışarı fırlattı. Mia bunu gördüğünde sinirle bağırdı:

"Onları rahat bırak! Senin istediğin benim!" ve zorlukla ayağa kalktı Mia.

"Ben buradayım," dedi ve İblis'e doğru yürüdü. İblis zehrini sağ üst çıkıntısında toplamaya başladı ve Mia İblis'in önünde gözlerini kapatarak beklemeye başladı.

Lucas gözlerini açtı ama yerinden kalkamıyordu. Çok kötü bir şekilde çarpmıştı. Ama kalkmak zorundaydı. Mia içeri de İblis ile tek başındaydı. Hızla ayağa kalktı ve eve doğru koştu.

Leo da uyanmıştı ama yerinden kalkamıyordu. Bedenine binlerce bıçak saplanmış gibi acıyordu canı. Leo'nun önünden bir kız geçti. Leo kızı durdurmak için uzandı ama yapamadı ve tekrar yere düştü. Kızın Mia'nın odasına girdiğini gördüğünde Mia'ya zarar vereceğini anladı ve tekrar ayağa kalkmaya çalıştı ama yapamadı ve bir küfür savurdu.

İblis sol kolunda kalan 1 miligram zehri Mia'nın güçsüz vücuduna bıraktı. Böylece güçsüz düşecek ve kaçmaya çalışamayacaktı. Tam sağ kolundaki zehri Mia'yı öldürmek için kullanacaktı ki Lucy'nin sesi ile geri çekildi.

"Çekil oradana bu benim işim," Lucy botunun içindeki hançeri çıkardı ve Mia'ya doğru yürümeye başladı. Odaya hiç planlamadığı bir şekilde Lucas girdiğinde Lucy hançeri hızla İblis'e sapladı ve İblis ne olduğunu anlayamadan acı içinde çırpınarak can verdi. Yakalanmak onun için berbat olurdu. Bu yüzden İblis'i öldürmüştü Lucy. Ama bir şeyi unuttuğunu fark etti. Mia görmüştü ama onun hatırlamayacağından emindi.

Lucas hızla Mia'nın yanına koştu. Mia acıyla inledi. Canı yanıyordu ve her yeri uyuşmuştu. Lucy lanetler yağdırarak Leo ile ilgilenmeye gitti.

Lucas Mia'nın koluna baktı. Çok büyük bir ısırık değildi.Ama Mia'nın bedeni için fazlaydı. Lucas Mia'nın bedeninden zehiri çıkardı ve ardından ısırığın üzerine iyileştirici dövmeyi çizdi. Mia'nın iyileşeceğini biliyordu. Mia güçlüydü bunu yapabilirdi.

KANATLARIMDAKİ İBLİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin