Bölüm 1

27 5 2
                                    


Yüzüme vuran güneş ışığıyla yerimde kıpırdandım. Ahh beni uykumdan ayıran acımasız güneş. Gözlerimi açtım ve saate baktım saat daha 10 du. Yorganı kafama kadar çektim ve gözlerimi yeniden kapadım. Uykuma dalmıştım ki o sesi duydum.

"Derin! Kalk hadi!" diye cırtlak sesiyle bağıran annem. Allahım ben ne günah işledim de böyle bir anne verdin benim başıma ya. Annemi duymazlıktan gelerek kendimi tekrar uykunun kollarına bıraktım. Ve tam o sırada yorganım üstümden çekildi. Gözlerimi açıp tepemde dikilen cehennem zebanisine baktım.

"Derin ben sana kalk demedim mi?!!" diye kükredi melek yüzlü cehennem zebanim. Yarı uykulu yarı uyanık sesimle:

"Anne ya ne olur cıyaklama tepemde sabah sabah. Tatil bugün tatil sabahın köründe beni kaldırmaya ne hakkın var?" dedim. Bana öyle bir baktı ki sanırsınız ana bacı sövdüm.

"Derin eğer 5 dakika içinde aşağı inmezsen tatili sana zehir ederim. Hiçbir yere gidemezsin tatilde. Çabuk kalk o yataktan!!" diye bağırdı daha doğrusu kükredi ve gitti.

Hayır ben anlamıyorum bu annelerin çocuklarıyla ne derdi var. Kadın bir rahat vermiyor.

"Abyaa. Gelebiliy miyim?" diye odaya giren kardeşim beni bütün düşüncelerimden ayırdı.

"Gel bakalım yakışıklım. Ne oldu?" dedim. Yatağıma geldi onu kucağıma oturttum ve dağılmış saçlarını düzelttim.

"Abya bugün payka götüyüy müsün beni? Lütfeeen." dedi.

"Tabi ablacım gideriz."

"Yaşaşın biz payka gidicez abyalayın en güzeli." diye sevinçle konuştu.

"Hadi artık yakışıklım bir an önce aşağıya inelim yoksa anne bizi parka göndermez." dedim.

Mutfağa geldiğimde annem kahvaltıyı hazırlamıştı. Bana baktı:

"Bugünlük ben hazırladım tatilin ilk günü olduğu için o da." dedi.

"Aman anne çok büyük lütuf ettin." dedim. Bana seni keserim bakışı attıktan sonra önüne döndü.

Bende masaya geçtim. Ha bu arada az daha unutuyordum ben size kendimi tanıtmadım dimi size.

Ben Derin 17 yaşındayım. Asosyal bir kızım. Benim için yalnızlık mükemmel bir şeydir. Dış görünüşüm için pek bir şey söylememe gerek yok. Uzun boylu ve zayıfım. Kumral saçlarım, mavi yeşil karışımı gözlerim var. Çok çocuk gibi bir suratım var. Bende en çok dikkat çeken mavi yeşil karışımı gözlerim. Beni de tanımış oldunuz.

"Günaydın güzellerim ve yakışıklım" diye içeri girdi babam.

Ege hemen onun kucağına atladı. Babam bunu beklediği için hazırlıklıydı. Onları böyle görünce:

"Kıskanıyorum ama." dedim. Babam Ege'yi kucağından indirdi ve benim için kollarını açtı. Hemen gidip sarıldım saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu. Sonra annemin yanına gitti onunda saçlarına ufak bir öpücük kondurdu ve günaydın meleğim dedi. Annemle babam o kadar çok yakışıyorlardı ki onlara her zaman imrenerek bakardım sadece ben değil herkes öyle bakıyordu.

Size aile fertlerini tanıtayım. Annem, Semra Kahraman benim deyimimle melek yüzlü cehennem zebanisi. 37 yaşında yaşına göre gayet güzel olan bir Türk kadını. Cırtlak seslidir ve çok iyi terlik kullanır. Onu sinirlendirdiğiniz an mezarınızı kazın derim. Babam, Selçuk Kahraman benim deyimimle bir süper kahraman( kafiyeli oldu ;) ). 40 yaşında yaşına göre çok yakışıklı bir Türk erkeği. Annemle ve onun cırtlak sesiyle başa çıkabilen tek kişi. Ve son olarak ailemizin en küçük ve tatlı üyesi. Ege, 3 yaşında, bilmiş, akıllı bir çocuk. Yeri geldiğinde benden bile olgun olabiliyor. İşte bizim küçük ama tatlı ailemiz.

"Baba biz abyamla payka gidebiyiy miyiz?" diye sessizliği bozdu Ege.

"Tabi oğlum gidersiniz. Ama fazla geç kalmak yok, akşama misafirlerimiz var." dedi babam. Ona döndüm:

" Kim geliyor ki?" diye sordum.

"Hazar'ın ailesi. Biliyorsunuz ki onlarla ortak olduk. Ortaklığı kutlamak için aile yemeği yiyeceğiz." dedi. Allahım ben sana ne günah işledim ya. Siz şimdi Hazar kim diyeceksiniz. Benim okul içindeki en büyük düşmanım. Bizim anlaşmamız demek dünyanın ikiye bölünmesi demek. Her neyse sanırım bu akşam benim için hiç iyi geçmeyecek.

"Ege, ablacım doyduysan çıkalım hadi." dedim. O da kafasını sallayıp masadan kalktı. Ben de kalkacakken tekrar geldi mutfağa.

"Anne benle gelşene üştümü değiştiyecem." dedi. Annem de masadan kalkıp Ege ile beraber gitti. O sırada babam:

"Derin biliyorum Hazar ile pek iyi anlaşamıyorsunuz ama bu akşamın iyi geçmesini istiyorum. O yüzden lütfen kızım bir tatsızlık çıkarma. Tamam mı güzel kızım?" dedi. Ah baba o kadar zor bir şey istiyorsun ki. Neyse babam için katlancaktım o karga suratlıya. Babama başımı sallamakla yetindim ve mutfaktan çıktım. Odama gidip hazırlanmaya başladım.

#####

Parka geldiğimizde Ege hemen arkadaş edinmişti. Bense sosyal medyalarda geziniyordum. İnsanlar o kadar işsiz ki Allahım ya utanmasalar tuvaletteyken bile paylaşım yapacaklar. Sıçma selfisiiii. Iyyk iğrendim be. Ben neler düşünüyorum abi bilinç altıma bak.

"Abyaa!!" diye bağıran Ege'yi duyduğum an kafamı telefondan kaldırdım Ege'ye baktığımda yere düşmüş ağlıyordu. Hemen yanına gidip onu kucağıma aldım.

"Abyaa!! Çok acıyor ufff uff çok acıyor!" diye ağlıyordu.

"Tamam ablacım geçti." dedim ve onu oturttum yarasına üfledim o kadar çok kanamıyordu. Yarasını öptüm.

"Abya eve gidelim." dedi. Hemen onu kucağıma alıp parktan ayrıldık.

#####

Şu an akşam için hazırlık yapıyorduk. Annem bana dönüp:

"Hadi sen git hazırlan iki saate hazırlanamazsın şimdi." dedi. Hemen mutfaktan çıkıp odama gittim. Hemen siyah çizgili mini elbisemi alıp giydim. Siyah ayakkabılarımı da giydim saçıma dalga verdim hafif bir makyaj yaptım ve işte hazırım.

Hemen aşağı indim bizimkiler hazırlanmıştı. Babam bana son uyarısını yaptıktan sonra kapı çaldı. Gazam mübarek olsun. Umarım 3. Dünya savaşı çıkmaz bugün.

BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU AMA UMARIM BEĞENİRSİNİZ...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 25, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ÇİFT YUMURTAWhere stories live. Discover now