Farklı

102 6 0
                                    

Biliyorum, hepsi öyle söylüyor, ama bu benim hatam değildi.

Adım Drake Campbell, ve popülerliği ben seçmedim. Yakışıklılığımım ve paramın ödülü olarak o geldi ve beni buldu. Peki bundan şikayetçi miyim? Asla.

Okul koridorlarından geçerken geri çekildi herkes. Herkes benden çekinirdi, aslında benden değil, okula ortak olan babamdan; ama bana uyar, en azından kimse yoluma çıkmıyordu.

Eğer benim hakkımda bir şeyler duyduysanız, size neler söylendiğini tahmin ediyorum. Kendini beğenmiş, kibirli, her hafta sevgili değiştiriyor. Beni her gün iki ayrı kızla yatan biri olarak mı düşündünüz bilmiyorum ama hayır; ben sadece tek bir kişiyle yattım. Ve buna ölesiye pişmanım.

Size benden uzak durmanızı söylemişlerdir - 'Belalı bir tip, asabi, şımarık zengin züppe.' Hepsi yalan. En azından bir kısmı. Şımartıldım mı? Elbette, çoğu çocuk gibi. Ama farklıydı benimki. İşleriyle çok yoğun olan anne-babanın çocuklarına yokluklarını hissettirmek için her istediğini almaları, her istediğini yapmaları, çocuğun ailesine şikayet edeceğinden korkarak her istediğini padişahın emriymiş gibi anında yerine getirecek bakıcılar tutmaları - İşte böyle bir şımartılmaydı benimki.

Yaptıklarının ne olduğunu ben 13 yaşımdayken fark ettiler. O sırada küçüklüğümün cahiliyetini üzerinden atmış olan ben bir şeylerin yanlış olduğunu çoktan fark etmiştim. Yaşıtlarımın ebeveynleri ile ilgili bildikleri basit ve normal şeyleri bilmediğimi fark ettim. Yaşlarını, doğum yerlerini, nasıl tanıştıklarını - bir çocuğun ailesi hakkında bilmesi gereken temel şeyleri. Bunu bir öğretmenim fark etmiş olacak ki, işlerinin arasında zar zor görüşmeye ikna ettiği anne-babama bahsetmiş. İlerde bunun psikolojimi etkileyeceğinden, okulda uygunsuz davranışlar sergilememe sebep olacağından falan filan falan filan. Ailemi endişelendirmeyi başaran ve birden üstüme titremelerine sebep olan öğretmenim, eh, biraz geç kalmıştı.

Liseye geçmemle her şey değişti.

Böyle hikayeleri çok duymuşsunuzdur, biliyorum. Okulun en popüler çocuğu, bütün kızlar peşinde, her gün farklı biriyle çıkıyor, futbol takımı kaptanı. Ve aşk diye bir şeyin sadece kitaplarda olduğuna inanıyor.

Sonra bir kızla tanışıyor - belki bir iddia yüzünden, belki tesadüfi; çekingen, utangaç, 'inek' , insanlarla konuşurken göz teması bile kuramayan, kimsenin fark etmediği sevimli, kendini saklamış kız. Ve ona aşık oluyor, fakat kız ona güvenemiyor; kendisiyle tıpkı o diğer oyuncakları gibi oynayacağından ve sonunda sıkılıp yeni onu bir kenara atacağından, yeni oyuncaklar arayacağından korkuyor. Ama sonra çocuk onun güvenini kazanıyor, çıkmaya başlıyorlar ve BUM! Sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar. Herkes o kötü çocuğu değiştirmeyi başaran kıza hayran kalıyor.

Hayal kırıklığına uğrattıysam üzgünüm, ama benim hikayemin çok da farkı yok, sadece çok sık kız arkadaş değiştirmememle o klişe çocuktan ayrılıyorum.

Ama o çocuğun derisinin altına girmeyi başarıp onu kendine sırılsıklam, koşulsuz ve geri dönülemez biçimde aşık eden 'o' kız - işte o çok farklı. Hikayedeki 'o klişe' kıza aynı anda hem çok benziyor, hem de aynı zamanda o kadar farklı yönden 'o'ndan ayrılıyor ki; itiraf etmeliyim, benim kafamı hâlâ çok karıştırıyor. Ama umrumda değil, kime benzeyip benzemediği umrumda değil - ki o kimseye benzemiyor, o türünün tek örneği. Ve bu söylediklerimde bir kalp krizi kadar ciddiyim. Çünkü ben onu seviyorum. Tüm kalbimle.

En iyisi baştan anlatayım.

FarklıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora