ES/5

10.5K 491 60
                                    










2 Hafta Sonra

"Evet anne okul götürecek!... Evet dedim ya bizim sınıfın tamamı gidiyor işte... Evet anne.. Tamam... Hadi görüşürüz, anladım anneciğim tamam dedim." Deyip telefonu kapattım annemin suratına. Evlendiğimde falan bile bir yere giderken şöyle sorgulayacak sorular yağdıracak diye korkuyorum.. Bana güvenmiyor diye düşünmeye başlayacağım yakında. İyi ki Eylül bizim eve gidip bana kıyafet getirmişti de annem kesinlikle inanmıştı.

Hava çok güzeldi bugün. Hatta güneş bile vardı. Oysa dün tam kıştı. Çok çabuk değişiyordu bu havalar, fakat canım İzmir..

"Geldim Cansu!" Karşıdan koşarak gelen Eylül'e baktım. Bu diğer tarafa gezi de pat diye çıkmıştı. Şahsen Karşıyaka'da olmaktan gayet memnun ve mutluyum. Diğer tarafa çok da gitmek istemiyorum yani, Mavişehir'e gidiyormuşuz. Eylül'ün elime tutuşturduğu poşetle soyunma odasına gidip üstümüzü değiştirdik. "Ben de kalın bir şeyler getirirsen seni dövmeyi planlıyordum." Dedim gülerek, o da "Tabii kızım havaya baktık herhalde. Ama ne olur ne olmaz ceket koydum. Hem zaten güneş falan bile var salak mıyım ben?" Dediğinde başta gülerken sona doğru gulmesi kesilmişti. "Yani tabii biraz." Sırıttığımda arkamdan kalçama vurup kaçmıştı.

Okul kapısının önünde beklerken karşıdan iki araba geliyordu. Biri Ulaş'ınkiydi. Diğerini bilmiyorum. Kapıdan içeri girdiklerinde diğerinin de Doğuş olduğunu anlatmıştım. Peki daha on yedi olup rahatça ehliyetsiz araba kullanabilmeleri.. Zengin olmak, pardon çok zengin olmak sanırım insanın işine yarıyordu. İkisi de eve gidip üstlerini değiştirtmişti.

Doğuş geldiğinde Eylül'e sarılıp yanağından öpmüştü. "Ne kadar çirkinsiniz siz öyle." Diye onlara takıldığımda Ulaş da bana katılıp "Bencede kardeşim yani olan var olmayan var." Dedi son kısmı melodi halinde söyleyip. Ve sesi, evet sesi de güzel bence. Hem yakışıklı hem zeki, yok hayır çok da zeki olduğunu düşünmüyorum hem de sesi güzel.. Bence değil herkese göre güzeldir sesi yani. Hani şey gibi güzel, küçük bir çocuğun balonu elinden kaçmış ama biri son anda tutmuş da o çocuk mutlu olmuş gibi. Ya da dolaptaki dondurma kutusundan sarma değil de dondurma çıkmış gibi, oysa ben sarmaya daha mutlu olurum ama öyle işte, gerçekten çok benzer iki benzetme oldu evet..

Doğuş tek elini Eylül'ün belinde tutmaya devam edip bize dönmüştü gülerek "Elinizden alan mı var kardeşim sizde şeyapın yani biz engel olmayız." Dalga geçer gibi gülüp Doğuş'un saçını çektikten sonra "Seni bir döverim," dedim sessizce. Ulaş pis pis sırıtıyordu. Gerçekten on yaşında gibilerdi..

Sonunda beklenen otobüs geldiğinde benle Eylül binecekken Doğuş seslenmişti "Arabayla gideceğiz siz de gelin isterseniz." Tam cevap verip gerek olmadığını söyleyecektim ki Sultan Hoca da yanımızdan geçerek bağırıyordu. "Herkes otobüse! Özel araçlarınıza binmeyin çocuklar." Eylül bana Doğuş'la beni yalnız bırak ne halt ediyorsan et sinyallerini ve bakışlarını gönderdikten sonra Doğuş'a şirince gülümseyip arabasına gitti. Ben de Ulaş'ın yanına gidip geçmiştim.

İşime de geliyordu aslında bu okulda ikinci yılım ve ilk defa kızlar bana beni yiyecekmiş gibi bakıp kıskanıyorlar. Hayır ister istemez Eylül ve Doğuş sevgili olduklarından dördümüz bir arada oluyorduk hep ve diğer kızlar da aman bu çocuğun yanında Cansu var aman yaklaşmayalım demiyorlardı. Yok yani öyle olsun istediğim için değil fakat hepsi mi gevşek olur hepsi mi yollu olur. Ulaş'ın yanında olmadığım an bir kız koşturuyor ölüyordum peşinden, hatta bir iki kız. Ama yanındayken kenâfir gözlü kızlarımız üzgün ve öfkeli oluyordu.. Normal kızlara göre bu kötü bir şeydir belki. Ama ben oldukça mutlu oluyordum. Cidden, kudurun.

Arabaya binip otobüsü takip etmeye başlamıştık. İlerledikçe hava kapanıyordu "Yağmur yağarsa sarılmam." Tükürüklerimi püskürtmemekte özen göstererek abartılı bir şekilde kabalağa atmıştım. "Ben sana çok meraklıyım sanki aman!" Kulağımın içine dolan gülüşüyle yine gülümsemiştim. Bir çocuğun gülüşü şu yaşta nasıl bu kadar etkileyici olabilir biri bana açıklasın artık! Hayır böyle ergen sesli falan olması gerekmiyor muydu bunun? Çatallı ya da kalın falan? "Sırıtmayı bırak da müzik aç." Dedim gülüşüne kulaklarımı kapatarak. "Sen iste, hemen açıyorum." Kafasını iki saniyeliğine bana çevirip gülüp gelmediğini kontrol etmişti. Gülümsüyordum arkadaşlar..

Evrimden Sonra Where stories live. Discover now