Büyük Patron

506K 13.2K 5K
                                    


Yeni kurgu, yeni heyecan! Okudukça sıradan bir hikaye olmadığını anlayacağınıza eminim. Oylar ve yorumları bol tutalım lütfen!!!!!!!


Merhaba, herkesin korktuğu ama vazgeçemediği İstanbul.

Ben Beren.

Tozlanmış hayallerimin üzerini silip yeniden canlandırdım onları da kendim gibi. Hayalleri olan kızdan daha güçlüsü yoktur derdi annem, haklıydı. Hayallerin varsa en güçlüsü sensindir. Yıllar sonra kendime inanıp geldim işte bu koca İstanbul'a.

Neden mi? Ağabeyim yüzünden, benden 20 yaş büyük biriyle evlendirmeye çalışması yüzünden. Para için beni satan bir insana ağabeyi demek ne kadar kötü olsa da kelimeler bu konuda kifayetsiz kalıyor.

Hayalim ise okuduğum okulun hakkını vermekti, çalışmak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmaktı. Belki de güzel bir aşk...

Kalacak bir yerim olmadığı ve cebimde beş para olmadığı gerçeği ile kız kulesinin önünde durdum. Boş banklardan birisine oturup valizimi iki bacağımın arasına aldım. Son kuruşumu verdiğim gazeteyi çıkarttım.

İlanlara bakıp iç geçirdim, neden hepsi bakıcılık ve hizmetçilikle ilgiliydi?

Gözüm 'Mimar yardımcısı olmak istiyorsanız bize ulaşın' diye yazıya takıldığında 4 kere okudum, gerçek miydi bu?

Gülerek hemen adrese baktım, neredeydi ki burası? Hızla ayağa kalkıp ışıkların orada beklemeye başladım. Bu işi acilen başkasından önce kapmam lazımdı. Durakta ki insanlara sora sora bulacaktım bu iş ilanını. Yayanın geçmesi için yanmıştı yeşil ışık, valizimle birlikte karşıdan karşıya geçerken bir motor hızla yanımdan geçince ayaklarım birbirine dolanmıştı. Yere düştüğümde motor durmuştu, çocuk motordan inip hızla yanıma gelip kaskını çıkarttı.

''İyi misin?'' dediğinde ayağa kalkıp üstümü silkelemiştim.

''İyi değilim, şu halime bak. Senin yüzünden iş yerimin benim için gönderdiği arabayı kaçırdım. O işe nasıl yetişeceğim şimdi ben?'' diye yalan söyledim. Evet, yalan söylemek kötü ama bu gerekli bir yalandı. Sadece burnu uzatan bir yalan, yürek yakan yalan değil!

''Tamam, sakin ol. Motorum var hadi seni bırakayım.'' Dediğinde alttan alttan gülüp, bavuluma baktım.

''Bavulumla mı?'' dediğimde çocuk bavulu eline alıp motora doğru ilerledi.

''Bacağımın arasına sıkıştırırım, merak etme zaten hep yapıyorum.'' Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

Arkasına bindiğimde çocuğa gazetede ki adresi söyledim. Çocuk gaza bastığında bende sıkıca beline sarıldım, zaten yol param yoktu ve zeki aklım sayesinde beleşe gidiyordum.

30 dakikalık yolculuktan sonra motor durmuştu.

''Burada mı çalışıyorsun?'' dediğinde motordan inip valizimi almıştım.

Kafamı kaldırıp 12 katlı binayı baştan aşağıya süzdüm, asil çok asil ve görkemli bir binaydı. Burada çalışmak herkesin hakkı olmazdı.

''İnşallah, bakacağız.'' Dediğimde çocuk bana anlamsız gözlerle baktı.

''Bıraktığın için sağol!'' deyip sırıtmakla yetindim bende.

İçeriye girdiğimde danışma yazan yere doğru ilerledim, yerler kaygan olduğu için yavaş yavaş ilerliyordum.

''Merhaba, ben iş görüşmesi için geldim?'' dediğimde kadın başını bilgisayardan kaldırmadan başını belli belirsiz salladı.

''Şu formu doldurup 8. Katta ki Dilek Can'ı bul. O seni yönlendirecek.'' Dediğinde kağıdı alıp kendimle ilgili birkaç bilgi yazdım.

Asansöre binip 8. Kata geldiğimde inip etrafta harıl harıl çalışan kişileri görüp gözlerimi kocaman açtım, nasıl nefessiz çalışabiliyorlardı bunlar

''Dilek Can. Hanginiz acaba?'' dediğimde kafalarını kaldırıp bana baktı hepsi.

''Benim, ne vardı?'' dedi kız tek kaşını kaldırarak. Sonra herkes kendi işine geri döndü.

Yavaşça onun yanına gittiğimde tek ses çıkaran benim bavulumdu.

''Merhaba, ben Beren Çevik. İş görüşmesi için geldim.'' Dedim fısıltılı bir sesle elimdeki kağıdı kıza uzattım.

''Neden fısıldıyorsun?'' dedi Dilek kağıda göz atıp. Başımı belli belirsiz sallayıp alt dudağımı ısırdım.

Kız telefonunu çıkartıp birini aradı, ''Demir Bey, mimar yardımcılığı için geldi bir bayan. Tabii efendim.'' Dedi kadın zorla çıkan sesiyle.

''Demir Bey'in odası 9. Kat koridorun sonunda ki oda.'' Deyip kağıdı bana uzattı.

''Demir Bey kim?'' dedim.

''Büyük patron.''

9. kata geldiğimde herkes hızlı hareketlerle bir oraya bir buraya gidip geliyordu, sanki görünmezdim kimse beni görmüyordu, bakmıyordu bile. Çok dikkatli çalışıyorlardı. Koridorun sonunda ki odaya gelip kapıyı iki kere çaldım.

''Gel!'' sesi duyduğum içeriye girdim. Kapıyı kapattığımda sessizlik oldu. Demir bey'in tam karşısına doğru yürüdüğümde bavulumdan da ses çıkıyordu. Tam karşısında ki yerini alıp derin bir nefes alıp elimdeki kağıdı Demir bey'e uzattım.

Demir bey birkaç dakika boş boş elimdeki kağıda bakıp yavaşça eline aldı. Üzerine sıktığı parfüm tüm odaya dolmuştu, dik oturuşlu ve kalın sesiyle gerçekten zor bir patron olduğunu belirtiyordu.

''Adım Beren Çevik, Mersinliyim ve-''

''Her şey burada yazıyor.'' Dediğinde başımı olumlu anlamda sallayıp sustum.

''Daha önce deneyimin yok, neden seninle çalışayım?'' dedi gözlerimin içine bakarak. O kadar duygusuz bakıyordu ki birkaç dakika sorusu beynimde tekrar etmişti, ne diyebilirdim ki ben bu adama?

Kendimi toplayıp,''Eğer bana bir şans vermezseniz, nasıl deneyimim olabilir ki?'' dedim kendimden emin bir sesle devam ettim, ''Yıllardır bu anı bekliyordum. Birçok deneyimli kişilerden daha iyi çalışacağım efendim, gerçekten.'' Dediğimde adam geriye yaslanıp beni baştan aşağıya süzdü.

''10 gün sadece 10 gün seni deneyeceğim.'' Dediğinde kocaman açılan gözlerimle ona minnet dolu baktım.

''Gerçekten mi?'' dediğimde Demir bey gülen suratıma sert bir surat ifadesiyle karşılık verdi, yanak kasları hareket ettiğinde öksürüp gülüşümü bozdum, ''Teşekkür ederim, ne zaman başlayayım?'' dediğimde bakışlarını benden çekip işine geri döndü.

''Şimdi.'' Dediğinde açılan ağzımı kapattım. ''Dilek'e söyle sana her şeyi anlatsın.'' Dedi buz gibi sesinden taviz vermeden.

''Tamam, kolay gelsin.'' Deyip kıkırdadım.

Başardım, işte hayallerime giden yolda ilk adım.

BÜYÜK PATRON Where stories live. Discover now