1.KAR

490 19 8
                                    

Bismillahirrahmanırrahim

Ayakkabınızın tabanının kara bastığı zaman ki çıkardığı o ses...müthiş bir duyguydu. Çoğu insan karı pek sevmezdi. Ancak ben diğer insanlara göre daha çok seviyordum. Çünkü benim ismimde, yerdeki milyonlarca buz kütlesi gibiydi.

KAR...

Hızlı adımlar atmaya çalışıyordum. Saat sabahın 6.00'sıydı. Ağzımdan çıkan buhar, burnumun sızlamasına sebep oluyordu. Üstümde ki şala daha çok sokuldum. Bir an önce benzin istasyonuna yetişmeliydim. Param yoktu. Zengin değildim veya babamın başına geçmemi beklediği bir şirketi yoktu. Çünkü babam da yoktu. Annem de öyle.

Göbekten sağa dönüp hızlı yürümeye devam ettim. Her sabah yaptığım gibi annemin ve babamın mezarını ziyaret edecektim. Babamı hiç tanımamıştım. Ben 3 yaşındayken ölmüştü. Annemse ben 15 yaşındayken veremden ölmüştü. Ankara sağukları annemin sağlığı için iyi değildi. Ancak bir başka şehre gidecek kadarda paramız yoktu. Annemin anlattığına göre önceden varlıklıymışız. Ancak babam iflas edince tüm mal varlığını kaybetmiş ve bize hiç bir şey kalmamış.

19 yaşında genç bir kızın tek başına yaşamasının zorluğunu yaşıyordum ben her gün. Sabah ezanından sonra çalışmak için yola çıkıyor ve gece 2' de eve dönüyordum. Çalıştığım benzin istasyonu biraz şehir dışındaydı. Herhangi bir araca binemediğim için de mecbur yürüyerek gitmek zorundaydım. Bu nedenle 1.70 boyunda olmama rağmen 43 kiloydum. Zayıflık bana yakışıyordu ancak ben aşırı zayıftım.

Nihayet mezarlığa ulaşmıştım. Soluklanmak için kapıda biraz durdum. Ciğerlerime giren soğuk hava adeta halay çekiyordu. Soluk borumdan gelen buhar, öksüreceğimin habercisiydi. Elimle ağzımı kapatıp öksürmeye başladım. Ciğerlerim sızlamıştı...

Doğrularak yürümeye başladım ve sağa döndüm. Ardından sola dönerek anne ve babamın mezarlığının önünde durdum. Şu an elimde çiçek olmasını öyle çok isterdim ki...gece işten geç döndüğüm için çiçek almaya fırsatım olmuyordu.

Mezarlığa özlemle bakarken yere düşen damla dikkatimi çekmişti. Ağlıyordum...babam için bir şey diyemesem de çocukluğum da onun acısını hep hissediyordum. Zaten annemde gittikten sonra yapayalnız kalmıştım. Aynı bir ağacın kışın yapraklarını dökmesi ve soğukluğun içine işlemesi gibiydi hayatım. Ben de öyleydim. Ve en büyük kanıtı da gözlerimdi. Buz mavisi gözlerim vardı. Annem beni kar yağarken doğurmuş. Birde gözlerim buz mavisi olduğu için de bu sıradısı ismi koymuştu. Kar.

Küçükken annemden gizli olarak öğrendiğim Yasin suresini okumaya başladım ellerimi semaya açarak.

---

Ellerimi yüzüme sildikten sonra ayağa kalktım ve son bir kez mezarlığa baktım. Gözlerimde ki sızıyı hissettiğim an arkamı döndüm ve hızla yürümeye başladım. Donmuş parmak uçlarımla gözlerim de ki akmak isteyen yaşları sildim. Hazır değillerdi, henüz akmamaları gerekiyordu.

Mezarlıktan çıktım ve benzin istasyonuna doğru yol aldım. Güneş ışıkları çoktan kendini göstermiş ve gökyüzünde parlamaya başlamıştı. Ben de kasanın başına geçmiş boş bir şekilde oturuyordum. Her zaman ki sıkıcı günlerden biriydi.

Başımı sağa çevirdiğim zaman içeriye doğru hareket eden biri vardı. Oturduğum yerden ayağa kalktım ve kasanın başına geçtim.

"Kolay gelsin" dedi gelen müşteri. Yüzüne bakmadan tebessüm ederek "Sağ olun" dedim. Müşterinin aldıklarını çıkardığım poşete koydum ve masanın üstüne koydum. Ardından uzatılan parayı aldım ve makinadan çeki alarak para üstüyle karşımda ki beyefendiye uzattım. Elimdeki parayla beyefendinin elini uzatmasını bekliyordum ancak uzatmıyordu. Erkek olduğu için başımı kaldırmadım ve "Beyefendi para üstünüz" dedim. "Efendim?" Dedi şaşkınca. Elimde ki parayı hafifçe salladım ve "Para üstünüzü alın lütfen" dedim. "Ne?..ahh evet" dedi ve uzattığım parayı aldı. "Affedersiniz dalmışım da" dedi şaşkınca. Ardından poşetide eline aldı. Anlayışla başımı salladım.

KAR'IN GÜNEŞ'İWhere stories live. Discover now