4.Gidemezsin!

137 8 7
                                    

Seccademi katlayıp yerine koydum. Ardından bir müddet öylece durdum. Evi incelemeye başladım. Dört duvar arasında sıkışıp kalmış gibiydim. O gün eve döndüğümden beri böyleydim. Namaz kılmak için ayağa kalkıyor ibadetimden sonra bir müddet bekleyip evi inceliyordum. Benim evimde benim gibiydi işte. Buz kütlesi gibi...

Gözlerimi kırpıştırdığımda yanaklarım ıslandı. İşte yine başlıyorduk. Yine ağlıyordum, yine!

Odama geçip üstümü çıkardım ardından yatağa uzandım. Şu bir kaç gündür ruh halim iyi değildi. Önceden olduğumdan daha soğuktum. Daha sönüktüm. Ne oldu bana Allah aşkına?

Üzerime yorganımı çektim. Sürekli ağlamak istiyordum ama nedenini bilmiyordum. Zaten ben farkında olmadan göz yaşlarım yastığımı ıslatıyordu. Hıçkıramıyordum veya bağırarak bir şeyleri kıramıyordum. Benim doğamda yoktu çünkü böyle davranmak.

Yorganıma iyice sarıldıktan sonra uyumaya çalıştım. Neredeyse 1 haftadır böyleydim. Sadece namaz kılmak için kalkıyor namazdan sonra evi biraz inceleyip geri yatağa giriyordum.

Annemin cenazesindeyken böyle davranmıştım çünkü acım çok tazeydi. Peki ya şimdi? Ne için üzgündüm? Ne yaşadımda bu denli sarsıldım? 2 hafta boyunca mutluluk yaşadığım için mi? Yoksa sarı gözlü bir adamın bana daha önce tatmadığım duygular mı tattırması?

Güneş aklıma gelince gözyaşlarım iyice çoğaldı. O evde yaşadığım 1 haftalık mutluluğu bir daha yaşayamayacaktım. Nedense o duygular bana o kadar tanıdık gelmişti ki. Annemi hatırladım yine. Sonra içten içe kızmaya başladım kendime. Kendime gelmeliydim ben bir kere! Ben bendim. Buzdan farksız Kar BARAN'dım. Öyle kolayca yıkılamazdım ki! Yaşadığım acılar bana hayatın acı tecrübelerini edindirirken bu bilmediğim duygu beni kolayca yıkmamalıydı. Rab'bim vardı bir kere! O, bu dünyada başıma gelebilecek en güzel şeyken neden kendimi ondan anmaktan alıkoyayım? Nasıl midem acıktığında gurulduyorsa ruhumunda beslenmeye ihtiyacı vardı!

Kendime gelerek yorganı üstümden attım ve ayaklarımı yataktan aşağıya sarktım. Ani bir ürpertiyle üşüsem de aldırmadım ve ayağa kalktım. Tabi ayağa kalktığım gibi yatağa oturmam bir oldu. Gözümün önüne çekilen siyah perdeyle beynimde ağrımaya başlamıştı. Sanırım cevabımı almıştım... ayağa kalkmasam iyi olurdu.

---

Saat neredeyse akşam olmak üzereydi. Elimde Allah'ın kelamı vardı. O'nun sözlerini okudukça rahatlıyor huzura kavuşuyordum.

Okumayı bıraktıktan sonra Kur-an'ı yerine koydum ve mutfağa ilerledim. Karnım guruldamaktan bir hale gelmişti. Yaklaşık 2 gündür su dışında bir şey yiyip içmedim. Annem bu halimi görseydi bana nasıl da kızardı şimdi.

Annem olan hatıralarım beynimde film karesi gibi ilerlerken yine üzülmeden edememiştim. Sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sözü geldi aklıma.

Üzüntüye uğrayanlar beni hatırlasın...

Ne güzelde söylemiş bu sözü? Ayşe Teyze ne zaman üzüldüğümü görse Peygamber'imizin bu sözünü söyler gülümsememe vesile olurdu. Sonra aklıma o ayet geldi. Allah (c.c.) Necm suresinin 43. ayetinde "...Ve elbette güldüren de O'dur ağlatanda..."

Kalbim buz dahi olsa Allah kelamını duyunca huzura kavuşuyordu. Hem zaten Rab'bim "...Kalpler yalnız Allah'ı anmakla huzur bulur" diye boşuna dememiş Rad suresinin 28 ayetinde.

Dolaptan bir kaç şey çıkardım ve kendime atıştırmalık bir şeyler hazırladım. Ardından yatsı ezanınında okunmasıyla abdestimi tazeledim ve seccademi kıbleye çevirip namazımı eda etmeye başladım.

KAR'IN GÜNEŞ'İWhere stories live. Discover now