Rümeysa'nın Geçmişi

703 29 0
                                    

Rümeysa bir gece uyduğunda ailesinden koparıldığı onlardan kaçırıldığı gece gördüğü rüyayı,kabusu görür. Rümeysa:
-Anneeeee! Bırakma beni! Annesi:
-Kızııııııımmmm! Bırakın onuuu! Nadia! Ne olur yapmayınnnn!
Rümeysa:
-Anneeeee!
Rümeysa"anne"diye sayıklarken kan ter içinde uyanır ve sinirlerine hakim olamayıp ağlamaya başlar. Sabaha kadar düşünür. Başına gelenleri,yaşadıklarını...
Güzel bir hayatı vardı Bosna Hersek'te. Babasının güzel gözlüsüydü o. Annesinin bitanesi. Mutluydu orada. Hırçındı biraz. Dikbaşlıydı. İnatçıydı Nadia. Peki Rümeysa ne kadar farklıydı Nadia'dan? Nasıl değişmişti böyle? Sadece çocukluğunu değil masumiyetini,saflığını da almıştı ondan kader. Soğuktu kalbi. Buz gibi. Hiç kimseye inanmıyor, hiç kimseyi sevemiyordu o günlerde. Mutluluktan dolması gereken gözleri acıyla gözyaşlarıyla doluyordu her gece. Daha çocuktu o. Ne istemişlerdi ondan?Ne suçu vardı onun ne günahı vardı? Güzel anılarıyla birlikte çocukluğunu,saflığını,masumiyetini ve kalbini bırakmıştı doğduğu topraklarda. Nasıldı acaba arkadaşları?
Maria'yı özlemişti en çok. Onun o çok bilmiş tavırlarını, o tatlı küsmelerini özlemişti. Bir tek annesini görmüştü. Ne ablasını ne de abisini görmemişti. Çok özlemişti onları. Ablasının ne olursa olsun bütün yaramazlıklarına rağmen hep onu savunmasını hep yanında olmasını özlemişti. Babası eve geldiğinde"seni çok özledim baba"diye sarılmayı özlemişti ona. Annesinin ona "nur yüzlü meleğim benim" demesini özlemişti. Abisi ve ablasının ona"minik cadı"deyip sinirlendirmelerini bile özlemişti. Babasının o yüzüne batan sakallarını özlemişti. Maria'nın kibirli tavırlarına gülerdi en çok. Ne kadar çok özlemişti gülmeyi o günlerde. Artık bir çocuğu vardı. Bir şehzadesi. Oğlunun babasını gördüğü gün âşık olmuştu. Çok seviyordu onu. Onu her gördüğünde daha fazla âşık oluyordu ona. Onun gözlerine her baktığında kalbi çok hızlı çarpıyordu. Artık aralarında büyük bir bağ vardı. Aşktı o bağın adı. Şimdi daha sıkı bağlarla bağlıydılar birbirlerine. Bir çocukları vardı. Nadia'yı bu hale getiren neydi? Yaşadıkları mı? Aşk mı? Annelik duygusu mu? Evladına oğluna Mehmed'ine nasıl bağlanmıştı birkaç günde. Çok güzel bir duyguydu bu. Yıllardır ilk kez böylesine mutlu böylesine huzurluydu. Bütün yaşadıklarını unutturmuştu ona Mustafa. Hatta yaşadıkları için iyi ki yaşamışım bile dedi. Herşeyini almıştı ondan kader lakin karşılığında aşkı vermişti ona duyguların en büyüğü olan aşkı...

Aşkın Sonu: Mustafa & RümeysaWhere stories live. Discover now