KARANLIK

Bir Kahvaltı Meselesi

Demet den;

Gıdıklanan burnumdan rahatsız olduğumu belirtir bir şekilde homurdandım ve yatakta diğer tarafa döndüm.Bu sefer yanağım gıdıklanınca ayı tipi homurdanmamı sergiledim ve kafamı yastığa gömdüm.

Ensem de gıdıklanınca elimi kaldırdım ve rastgele savurdum."Ahhh ne sert elin varmış be"diye bir ses geldi.Uyuyamayacaktım anlaşılan..(bu nasıl bi kelime on kere silip anca doğru yazdım)

Gözlerimi açtığımda kızarmış burnunu ovuşturan Ekin i gördüm.

"Noldu,günaydın"dedim esnerken.

"Bana vurmadan önce benim için de gün aymıştı ama burnuma aldığım darbeyle gözüm ve günüm karardı Demet..."

"Daha yeni uyandım günaydından başka kelime anlayacak kadar beynimi çalıştırmaya başlamamışken niye uzun ve mizahlı konuşmalar yapıyosun?"diye sitem ettim.

Bana tuhaf tuhaf baktı.

"Hadi elini yüzünü yıka,aşağı in kahvaltı hazırla hatun!"

"İlk sabahımızda romantik olup sen hazırlarsın sanmıştım."

Sırıttı.Anlaşılan muzhip birşey geliyordu...

"İlk sabahımızda değil ilk gecemize saklıyorum romantikliği"dedi ve göz kırptı.

Demiştim..."Senin burnun acımıyor muydu?"dedim konuyu değiştirerek.

"Merak etmee,bir burun acısı ilk gecemizi bozmaz.Hem o zamana kadar geçer canım dert etme."diye kendi tarzına çevirdi.

Yüzüm kızarırken gülerek"Evlenmeden olmaz"dedim.

"Evlenmeden olacağını kim söyledi?"diye göz kırptı.

"Ah benim anlayışlı sevgilim"diye güldüm ve banyoya gittim.Arkamda her sevgilim dediğimde sersemleşen bir burnu kızarık Ekin bırakmıştım...

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra,aşağı inmeye başladım.Masada gördüğüm görüntüyle gözlerim beğeniyle açıldı.

Masada bir tabakta üç-beş zeytin,bir tabakta biraz peynir,ve kocaman bir ekmek vardı.Ve sandelyemi çekmiş ama beni beklemeden oturup 10 zeytin yiyen Ekin vardı.

"Vaay bugün zenginsin"dedim bastırarak.

"Su da koymuştum ama içtim"dedi sırıtarak.

Ne kadar da durumu olmayanların halini anlamaya çalışan bir insandı...

"Ekin bu şaka ve şimdi beni başka bi odaya götürüp romantik bi kahvaltı yapayacağız değil mi?"

"Başka odaya götürürüm de,kahvaltımı,başka birşey mi yaparız bilemem"dedi zeytin attı ağzına.

Kaderime mahkum bir şekilde sofraya-zeytin peynir ekmek-oturdum ve bir zeytin attım ağzıma.

"Ben doydum"dedim.Güldü.

"Tamam tamam.Hadi beraber tost ve kahvaltılıkları getirelim."

"Hah şöyleee"dedim ve güldüm.Demek tostları yapmıştı.Beklediğimden iyi çıktı.

Peşinden mutfağa girdiğimde,tostları tabağa diziyordu.Önceden,beni kaçıran adamın sevgilim olup bana tost yapacağı söylense popomla gülerdim.Şimdi şahit oluyorum.

Ben de buzdolabından kahvaltılıkları çıkardım ve masaya götürdüm.

Masa şimdi diğerinden daha iyi  .

Oturduk."Bence sen bir tabak zeytini bitirdikten sonra bunları yiyemezsin"

"Bu kasları sadece 10 zeytin yapıyo diyosan yanılıyosun"

"Kas yapmak için yemek yenmez yalnız"

"Ne var kızım benim vücudum otomatik olarak spora gitmeden kendi kendine üretebilen özelliklere sahip"

"Eminim"dedim ve güldüm.

Birden kapı çalmaya başladı.Öyle bir vuruyordu ki gelen kişi,korkmamı sağlamıştı.

"Sen burada dur ben bakarım"dedi Ekin.

Kapıya gitti ve açtı.

"Sen miydin?Niye dairesine üst kattan su sızmış nöbteşambırlı göbekli sinirli adam gibi vuruyosun?"

Dediğine kıkırdadım ve kapıya gittim.

"Abi valla bu sefer durum çok ciddi.Polisler heryerde seni arıyo abi"

İçimi birden korku kaplarken,Ekin in de kasılan yüzünü görünce birşeyler olacağını anladım.

"İçeri gir"dedi Ekin.

Çocuk koltuğa oturdu ve anlatmaya başladı.

"Abi,yengenin babası tekrar harekete geçti.Adam zenginliğini kullanarak adamlarını aratıyo.Polislere de haber vermiş heryerde seni ve yengeyi arıyolar.Sizi bulunca...."devam ettirmedi çocuk.Biliyordum çünkü.Ben evime,o ise....Hapise.

Ağlamamak için kendimi zor tutuyorken,Ekin elimi tuttu.Elimden dolan güven duygusu beni rahatlatmıştı.

"Tamam.O zaman,diğerlerine haber ver.Burada daha fazla kalamayız.Derhal güvenli biryer bulsunlar.Yarın buradan gidiyoruz"dedi ve elimi biraz daha sıkarak gülümsedi.

Hadi yine kıyamadım yazdım size bi bölüm;-)  bakalım ilerde neler bekliyor bu ikiliyi...