Kuzu Kurtlarla Denenir Son Bölüm

31 3 5
                                    

On Gün Sonra

Açık arazi de/Öğle vakti/Dış______________________________________________

Yeşil iş üniformalarını giymiş belediye işçileri toz duman içinde; küreklerle dozerin kepçesine taşları, kesekleri koymaktadırlar. Dozerin kepçesi dolunca ağır mekanik gürültü ve motor sesleriyle kamyon kasasına yerleştirmektedir. İşçilerin şefleri geriden, yapılan işleri kontrol maksatlı seyretmektedir. Şeflerden biri Bedreddin hocanın acemice tuttuğu küreğe dikkat kesilir. Seyretmekten vazgeçip Bedreddin hocanın elinden küreği alır.

İşçi şefi: Bak aslanım bu kürek öyle tutulmaz. Böyle tutulur. Öğren artık bunları.

Kürekle birkaç kez dozer kepçesine attıktan sonra orada çalışan işçilere hitaben:

İşçi şefi: Bu adama öğretmediniz mi ya on gün oldu nasıl kürek tutacağını bilmiyor.

Tık nefesle konuşmasını sürdürür

İşçi şefi: Tabi anasını satıyım. Suç sizin değil devletin. Sizin atamanızı yapmıyor ondan sonra belanız bizi buluyor. Ömrünce eline kürek almamış üniversite mezunu adam bu işi yapabilir mi? Yapamayacağı belli duruyor.

Orada duran yardımcı şef olaya müdahale eder

"Haydi İsmail gidelim. İkindiye kadar parkları bitirmemiz lazım"

İşçi şefi söylene söylene yardımcı şefle uzaklaşırlar. Uzaklara hüzünle bakan Bedreddin hocayı bir süre öylece seyreden yaşı elliyi aşkın, kırçıl sakallı, orta boylu bir adam:

"Boşver sen toprağım yanıma gel sen. Aldırma sen o çakala. Kendini bişii sanıyor. Sana artistlik yapıp sabrını deniyor güya. Her yeni gelene yapar bunu."

Bir başka uzun boylu esmer bir işçi:

"Sana da iyi olur hocam. Başka bir iş bulamadın da mı buraya geldin? Ben senin gibi üniversite mezunu olacam, değil üniversite mezunu, liseyi bitireceğim; vallahi de yapmam bu işi billahi de... Mecburen katlanacaksın. Bizi öptükleri gibi seni de öpecekler. Suç senin! Sen dershane hocalığı yapmışsın yatmışsın"

İkindi vakti/Arazide/Dış_____________________________________________

Bedreddin hoca ve önünde imam olmuş aksakallı aydınlık yüzlü bir ihtiyarla ağaçlar arasında ikindi namazı kılarlar. Selam verip namaz biter.

İki tarafı da sıralı ağaçların, ikindi güneşiyle uzun gölgeler yaptığı bir yoldan yürürler. Biz arkadan yürüyüşlerini görürüz.

İhtiyar: İşte böyle evlat. On yıl doğuda Arapça eğitimi aldım medrese usulü. Sonra buralara geldim. Uzun yıllar hurdacılık, eskicilik yaptım. Sonra dediler: " yahu Abdullah hoca, senin sigortan yok. Seni sigortalı bir işe alalım." Sağ olsun arkadaşlar burayı buldular. Beş yıldır da buradayım.

Yürürlerken ağaçların gölgesi arkalarından süzülüyor.

Bedreddin hoca: Yahu Abdullah hocam, hep sana sormak istediğim bir şey var

İhtiyar: Söyle yiğen

Bedreddin hoca: Rüyamda gözlerimi bağlamışlar. Köpekler bana saldırıyordu...

İhtiyar: Uyarmışlar seni Allahu alem

Bedreddin hoca: Ben bu rüyayı sağdan soldan bana olacak saldırılar diye yorumladım

Yürürler... Kamera uzun gölgeli ağaçların üstüne çıkar. Biz ihtiyarı ve Bedreddin hocayı yürürlerken arkalarından ağaçların üstünden seyrederiz. Dramatik bir müzik girer devreye. Bir parça acıklı hüzünlü bir fon...

İhtiyar: İyi yorumlamışsın zahir. En iyisini alemlerin rabbi olan Allah bilir ya... İmanımız içimizdeki bir kuzu gibidir oğul. Bunu hiç unutma. Sana denmek isteniyor ki: Bu kuzuyu iyi koru! Seni kurtlar sofrasında imtihan edeceğim. Kurtlara, çakallara, köpeklere parçalatma... Bana tevekkül et! Ben senin mevlanım. Bu, gün gelir işsizlik olur, en çok sevdiklerimiz elimizden alınır, işler yolunda gitmez, hastalanırız, açlık, yokluk, kıtlık... Sabredenleri müjdele diyor rabbimiz değil mi?"

j

Bạn đã đọc hết các phần đã được đăng tải.

⏰ Cập nhật Lần cuối: Jul 13, 2016 ⏰

Thêm truyện này vào Thư viện của bạn để nhận thông báo chương mới!

Kuzu Kurtlarla DenenirNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ