Re Notası

39 3 1
                                    

Ophelia kalemini sıkıntıyla masaya attığında saat gece on iki buçuk olmuştu bile.Gördüğü her şeyi en ufak detayına kadar yazdıktan sonra uyumak için sıcacık yorganın altına girmişti.Fakat uyumaya korktuğundan yatakta sadece dönüyordu.En sonunda yorganını üzerinden atıp banyosuna gitti ve yüzüne kaynar suyu çarptı.Sistem bozuk olduğundan su bazen buz gibi,bazen kaynar akıyordu.Hatta suyun buharlaşmasından korktuğu zamanlar bile olmuştu.Işığı kapatıp açık mutfak salonuna gitti ve ışığın düğmesine bastı.Işık tekleyerek yandı.

  Ophelia gözlerini ovuşturup etrafına baktı.Kafayı yediğini düşünüp tekrar ışığı açıp kapadı ve etrafına baktı.Çirkin salonu tıpkı rüyasındaki ev gibi antika eşyalarla süslenmişti.Kapının çalınması Ophelia'yı kendine getirdi.Küçük koridoruna yürürken daha önce orada olmayan aynaya baktı.Sarı saçları telefon kordonuna benzer bir şekilde dalgalanmıştı ve arkada fildişi bir tokayla sabitlenmişti.Üstündeyse pudra rengi bir gecelik vardı.Ayakları ise yine çıplaktı.

"Kapıyı açacak mısın Ophelia?" diye tanıdık sesi duyana kadar kendini izledi.Ses tanıdıktı fakat neden tam çıkaramamıştı anlayamadı.Şaşkın bir yüzle kapıyı açtığında karşısında rüyalarında gördüğü adam çıktı.Arkaya doğru sendeledi.

"Çok şaşırmış görünüyorsun.Sanırım dün gördüğün rüyada bile bu kadar şaşırmamıştın," derken bedeninin arkasındaki kollarındaki şarabı çıkardı.Ophelia adamı inceledi.Kendisinin aksine adam çok şık görünüyordu.Üstündeki her şey dümdüzdü.Ophelia ütünün tarihini de bilmediğinden çok kurcalamamaya karar verdi.

"Sen gerçekten var mısın?" derken kapının önünden çekilerek geçmesine izin vermişti.

"Rüyalar bir nevi gerçektir Ophelia.Bu kadar şaşırmana gerek yok," durup etrafı inceledi."Evin...Gerçekten küçükmüş.Öğrenci falan mısın?Okumaya falan geldin herhalde," dedi adını bile bilmediği adam.

  "Hayır.Aslında yirminci yaşların ortasındayım ve çalışıyorum bile.Ailem Fransa'da.Onlara bakmak zorundayım,bu küçük evden hoşlanmadıysan başka bir zaman senin malikaneni görmek isterim,"  dedi sinirle.Ophelia karşısındaki adamın doyumsuzluğuna ve kibirine sinir olmuştu.Ayrıca sinir olduğu bir diğer şeyde açık konuşmamasıydı.Gerçekten var mıydı yoksa şu an bir akıl hastası gibi hayal mi görüyordu bilmiyordu.Dün gördüğü rüyadan sonra gerçeklikle akıl oyunlarının karıştırmaya başlamıştı fakat emin olduğu tek şey rüyada olmadığıydı.

"Korkarım hala rüyada olduğunu anlamamışsın Ophelia.Buraya çemkirmeni dinlemek için değil merakını gidermeye geldim.Bu arada ismimi olur da merak edeceksen;Frère."

  Ophelia güldü.İsmi bir araba markasına benzetmesi onun suçu değildi.Sadece aklına gelmişti işte."Frère mi?" Sırıtışını rüyada olduğu gerçeği indirdi."Rüya mı?"

Gülme sırası Frère'ye gelmişti."Bazı rüyalar gerçekten de gerçektir.Farkındayım kafan karıştı fakat etrafına bak.Bütün bu çöpleri atıp bu değerli eşyaları alman mümkün mü?"

Ophelia'nın asıl vermesi gereken tepki belliydi fakat aklını kurcalayan soruyla eteklerinin dantellerini kurcalıyordu.Uyuyamadığını sandığında  derin bir uyku içindeydi ve rüyalarında uçuşuyordu.Peki ya uykusuz kaldığı diğer günler?Ya şu ana kadar yaşadığı her şey bir rüyadan ibaretse ve rüya içinde rüya görüyorsa?

Karşısında bir hareketlenme oldu ve Frère elini Ophelia'nın gözüne doğru salladı.Ardından kalkıp kadeh aldı ve şarabı dökmeye başladı.Ophelia kadehi salladı,kırmızı sıvı çok kısa süreliğine kenarda iz bıraktı ve eski haline döndü.Uzun süredir kaliteli bir şarap görmeyen Ophelia yaptığı testle şarabın kalitesini ölçmüştü ve geçer not alınca kokusunu içine çekti.Burun deliklerinden yükselen keskin alkol ve üzüm kokusunun beynine kadar ulaştığına yemin edebilirdi.

Antika RüyalarWhere stories live. Discover now