"Yarış"

10 2 1
                                    


    
    Tufan bana donuk bir şekilde bakarken bugün onu çekemiğceyimi fark ettim. Tam kalkacağım sırada bileğimi tutup beni durdurdu. Bağıracağım sırada, "Olanları az çok biliyorum. Senin için zor olmalı, bende annemi kaybettiğimde çok kötü şeyler yaşadım ama bir şekilde geçiyor....... Hayatın bize oynadığı bazı oyunlar olur işte, bir oyun biter diğeri başlar..." onun sözüne karşı bu sefer kendimi tutmadım ve bağırdım. "Sen kendini ne sanıyorsun ya? Benim yaşadıklarımı nerden anlaya bilirsinki? Sen anneni kaybettin, be...ben bense......ahhhh boş versene benim hayatım seni ilgilendirmez.
Anladın mı? Benim hayatım seni ilgilendirmez. Bana bulaşma artık. Sadece ihalede yüz yüze gelelim olurmu?" arkamı dönüp yürümeye başladığımda "Hiç sanmıyorum." dediğini duydum ama artık hiçbir şey duymak istemiyordum.

Bara geri döndüğümde korumalar anında başıma üşüşmüştü. Onlara bu olanları babama söylememelerini isteyip arabamı getirmelerini söyledim. Dediklerimi yaparlarken arabam önümde çoktan durmuştu. Hemen eve gidip uyumak istiyordum. Arabaya atlayıp eve doğru sürmeye başladım.

*

Kısa bir duş aldıktan sonra geceliklerimi giyip yatağa uzandım. Bilincim yavaşca kapanırken, kendimi uykunun kollarına bıraktım.

*

Sabah kalktığımda başımda acayip bir ağrı vardı. Banyoya gidip rutin işlerimi hallettikten sonra mutfağa doğru adımladım. Dolaptan bir ağrı kesici alıp içtim. Bir kaç birşey atıştırdıktan sonra çalışma odasına gittim. Cenk'e ve Selçuğa, Akbaba holdinginin sahipleri bu ihaleyi niye bu kadar çok istiyor araştırmalarını söyledim. Selçuğun verdiği dosyaları inceleğip, diğerlerinide alarak evden ayrıldım. Arabama bindiğimde telefonumun çalmasıyla durakladım. Ekrana baktığımda Didem'in aradığını görmemle telefonu sessize aldım. Her sene olduğu gibi bu senede beni aramaya koyuldular. Bu durumdan sıkılmıştım artık. İstemiyordum, şu iki gün kimseyle konuşmak istemiyordum.

Selçuğu arayıp şirketin kapısında beni beklemesini söyleyip herzaman olduğu gibi yüzüne telefonu kapattım. Dosyaları verip kitap evime gidecektim. Şirkete geldiğimde istediğim gibi kapının önünde bekliyordu. "Selçuk dosyalardaki işlemler tamam, babama verebilirsin. Şey birde babama söylermisin bir haftalığına tatile çıkıcam. Olanlarıda az çok biliyorsun zaten birşey dememe gerek yoktur. Buradaki işlerimi halledip bi süreliğine gitmek istiyorum. Babama iletirsin." deyip kitap evime doğru sürdüm. Kimse birşey demiyordu. İyimisin, kötümüsün, nasılsın gibi gereksiz sorular sormuyorlardı. Bu benim için daha iyiydi.

Kitap evine geldiğimde Burçin'e selam verdim. "Nasılsın patron? Yeni mallar geldi sen bakarsın diye ellemedim." herzaman ki neşesiyle konuştuğunda bu beni gülümsetti. "İyi sayılırım Burçin. Hem iyi etmişsin, ben şimdi bakarım..." arka tarafa geçtiğimde sayımları ve hesaplamaları halledip Burçinin yanına geçtim. Ona bir hafta boyu gelmeyeceğimi ve dükkana sahip çıkmasını söyledim. İşlerimi hallettiğim için arabama atlayıp eve doğru sürdüm.

Eve geldiğimde kısa bir duş alıp bavulumu hazırladım. Üstümü giyindikten sonra gerekli olan herşeyi el çantama koyup evden ayrıldım. Tam arabama bineceyim zaman Onurun biriyle tartıştığını görmemle duraklamak zorunda kaldım. Gerçekten bir günümde sorunsuz bitsin ya! O tarafa doğru giderken kimle tartıştığını da görmüş oldum. Bunun burda ne işi var?

"Onur, bir sorun mu var?" Onur anında bana dönerek cevapladı "Aleyna hanım, bu beyefendi sizinle konuşmak istiyormuş. Rahatsız edilmek istemediğiniz için de içeriye almadım." kafamı sallayıp Emirhan'a baktım. "İyi etmişsin bende şimdi çıkıyordum zaten. Beyefendi daha sonra gelir artık." arkamı dönüp arabama doğru giderken kolumdan tutulmamla duraksadım. Arkamı dönüp bi elimdeki kola birde sahibine bakıyordum. Bu milletin kolumlan derdi neydi allahın aşkına. "Lütfen beni bir dinlermisin? Konuşmak istiyorum." ona ters ters bakıp "Uçağımı kaçırcam senin yüzüne, bırak kolumu." diye tısladığımda "Nereye gidiyorsun?" diye sordu bu sefer. Dayanamayıp "Sanane." diye bağırdım.
Kolumu kurtarıp arabama atladığım gibi havalimanına doğru sürdüm. İnsanlardan gerçekten bıkmıştım. Kendilerini birşey sanıyorlardı. Havalimanına geldiğimde daha uçağın kalkmasına yarım saat olduğunu anons ettiklerinden, köşedeki oturaklara kuruldum.

~FISILTI~Where stories live. Discover now