8●

5K 448 140
                                    

Hazırlandıktan sonra son kez aynaya bakıyorum. Kendime becerebildiğim kadar gülümsüyorum ve

"Buna inan Mi Na iyi şeyler olacak" deyip kendimi buna inandırarak kapıyı açıyorum. Karşımda beliren seni beklemeyerek şaşkınlıkla gözlerimi açıyorum.


"Senin burada ne işin var?" diye sorduğumda gülümsüyorsun ve bu ikinci kez bana gülümseyişin oluyor.

"Seni almaya geldim birlikte okula gideriz diye"

"Sen ciddi misin! "

"Ciddi olmasam burada ne işim var" diyorsun ve ben bu mantıklı açıklamayı onaylayarak, evden çıkıp kapıyı kapatıyorum. Sen ilerlerken yanından be nde ilerlemeye başlıyorum. Heyecandan ne yapacağımı bilmediğim için ellerimi çantamın saplarına götürüp tutuyorum. Sense etrafına bakınarak ellerin cebinde yürüyorsun ve bugün mavi bir gömlek giyindiğini gördüğümde saçlarınla harika bir ahenk yakalamış olduklarını farkettiğimde gülümsüyorum.

Bakışların bana döndüğünde ciddileşip başımı öne eğiyorum

"Gülümse! Neden somurtuyorsun ki"

"Ne! "

"Gülümse diyorum. Gülmek sana yakışıyor" diye mırıldanıyorsun

Kızaran yanaklarımı avuçlarımın içine alıyorum görmemeni istercesine.

"Yemek yedin mi?" diye sorduğunda guruldayan karnım bunu beklercesine cevap veriyor.

"Ahh şey..." utançtan daha da kızarıyor yanaklarım.

"Hadi bir şeyler yiyelim" dryip adımlarını hızlandırıyorsun, ben de seninle birlikte hızlanıyorum.

***

Tatlı bir kafeye geliyoruz. Renkli masaları ve duvarlarıyla dikkatimi fazlasıyla çekiyor. Sen biriyle selamlaştıktan sonra bize gösterilen masaya ilerlemeye başlıyoruz. Masada yerimizi aldığımız da bana bakıyorsun

"Ne yiyelim? " diye sorduğunda bu soru fazlasıyla hoşuma gidiyor birlikte yiyebileceğimiz bir şey.. yeniden gülümsüyorum. Bugün böyle giderse çok fazla gülümseyeceğimi düşünüyorum.

"Sen ne yiyeceksen onu yiyeceğim" dediğimde

"Pekala. Benim her zaman yediğimden olsun" deyip menüyü uzattığında ben de uzatıyorum. Garson menüleri alıp giderken etrafa bakınıyorum

"Buraya hep gelir misin?" Diye soruyorum etrafı incelemeye devam ederken

"Aslında bakarsan en son on üç sene önce gelmiştim" dediğinde sana bakıyorum

"On üç sene önce mi? " diye soruyorum şaşırarak.

"Evet" diyorsun bakışlarını kaçırarak

"Kore'de değildin heralde gelemediğine göre"

"Hayır hep buradaydım,  annemden sonra hiç gelmedim"

"Başka bir soru sormalı mıyım? " diye sorduğumda

"Benden çekiniyor musun?" Diye soruyorsun.

"Hayır ama, bu konuları konuşmak seni üzer mi onu bilmiyorum"

"Bence de sonra konuşsak iyi olur" dediğinde anlayışla başımı sallıyorum.

"Sana şunu diyebilirim ki, herkesin bir hayat hikayesi var. İçimizdekileri asla kimse bilemez, anlatmak Istersen de dinlerim"

"Bu kadar ilgi fazla geldi ama Teşekkürler" deyip tebessüm ediyorsun.

Yemeklerimiz geldiğinde daha fazla konuşmayarak yemeğe başlıyoruz.

***

Okula giderken önüme geçip elimden tutuyorsun. Sana şaşkınlıkla bakarken

"Bugün benim için önemli bir gün benimle bir yere kadar gelir misin?" diye soruyorsun başımı sallayıp onaylıyorum.

Birlikte bir ağacın altına geliyoruz burnuma o lavanta kokusu geliyor. Tıpkı senin üzerinde kokan lavantadan. Ağacın dibinde duran çerçevede ki fotoğrafın önüne oturuyorsun. Bense seni izlemeye devam ediyorum , fotoğraftaki kişinin kim olduğunu merak ediyorum ve yanına çömeliyorum.

Soru sormak istiyorum ama sormaya çekiniyorum. Bana baktığında gözlerimi sana sabitliyorum.

"O benim annem Mi Na , onu kaybettiğimde 10 yaşındaydım. Annemin en sevdiği çiçek lavantaydı, o öldüğünden beri de hep onun kokusunu üzerime sıkıyorum sanki o yanımdaymış gibi hissettiriyor"

"O kafe..." diyorum ama sözümü keserek

"Evet , o kafeye de en son annem ölmeden önce gitmiştik daha da gitmedim işte"

Gözyaşlarını farkettiğimde kalbimdeki sızıya engel olamıyorum, seni böyle görmek beni de duygulandırıyor ve gözyaşlarımın akışına engel olamıyorum.


"Bugün onun ölüm yıldönümü ve yanımda olduğun için teşekkürler" diyorsun ve ben kendimi dünyanın en şanslı insanı hissediyorum. Bana kalbini açıyorsun ve ben ilk olduğumu biliyorum...

IMPOSSIBLE ✔ [MIN YOONGI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin