Bölüm 2

21 4 0
                                    

          Bu zulümlere daha fazla dayanamayan yaşlılar Emine Hanım'ın yardımıyla bir plan daha yaptılar. Bu sefer ki plan "Huzur Evi"nden kaçmak olacaktı. Bu çok çılgınca bir plandı. Herkes ilk başta biraz yadırgadı bu planı. Ardından iyice düşününce onlar da bu plana katıldılar. Bu gece uygulayacaklardı kaçış planını. Hepsinin içinde büyük bir heyecan ve korku vardı. Gece saat 02.00'ı bulmuştu. Yaşlıların hepsi horul horul uyuyordu. İçlerinden sadece Emine Hanım uyanıktı. Çalar saatini kurmuş,vaktin gelmesini bekliyordu. Kalktı ve öbürlerini de yavaş yavaş uyandırdı. Yarım saat kadar sürdü onları uyandırmak. Emine Hanım sonunda bütün çeteyi uyandırdıktan sonra:

 - Evet huzur evinin kahraman gençleri! Hepiniz bu şerefli görevi yapmaya hazır mısınız?"dedi sandalyenin üstünde. 

    Herkes bir ağızdan "Evet!" dedi. Kara Bela Zahide uyumayı çok seven bir kadındı. Öyle bir uyumuştu ki değil yaşlıların sesini duymak top atsan bile uyanmazdı. Hele ki gecenin saat 2'sinde... Atletik Feyzullah Bey'in ve Gazi Kadri Bey'in ellerinde birer sopa, Hulusi Bey'de ise içi boş bir un çuvalı vardı. Önde Atletik Feyzullah,Gazi Kadri ve Hulusi Bey emin adımlarla ilerliyorlardı.Gazi Kadri Bey arkasından gelen Hulusi Bey'e dönerek"Bu çuvalı nereden buldun?" dedi.Hulusi Bey bir yandan kıs kıs gülüp bir yandan da yürümeye devam edip"Kilerden çaldım." dedi. 

 Emine Hanım ve çetenin kalan üyeleri binanın içinde beklediler. Bu üç "Ruhu genç" adam yavaşça bahçedeki bekçiye yaklaştı. Gazi Kadri Bey elindeki sopayı arkasında saklayarak "Ne haber bekçi oğlum,durumun nasıl iyi mi?" dedi. Bekçi: " Senin burada ne işin var bey amca?" Gazi Kadri Bey: "Hiiiçç, Öylesine hava almak için dışarı çıkmıştım. Seni de gördüm bi selam vereyim dedim."diyerek bekçiye biraz daha yaklaştı. "Hadi amca gecenin bir saatinde beni uğraştırma da içeri gir!" diyerek Gazi Bey'in kolundan tuttu ve tam çekiştirecekken Atletik Feyzullah Bey olağan gücüyle elindeki sopayı bekçinin sırtına geçirdi. Adam tam arkasına dönecekken bir tane de Gazi Kadri vurdu. Bekçi şuurunu kaybedip olduğu yere bayıldı. Binadan çıkan çetenin diğer üyeleri onların yanına geldiler. Hulusi Bey, bekçiyi getirdiği un torbasına koyarken Feyzullah Bey'e ithafen" Öldürseydin adamı. Derenin kenarında halı yıkıyormuş gibi hissettim kendimi." dedi. Feyzullah Bey dediğini duymazdan gelerek" Önce elini ayağını bağlasaydık sonra torbaya koysaydın adamı." dedi. Ve üçü tekrardan torbayı açıp adamın elini ayağını bağladıktan sonra bekçinin ağzını da bekçi kulübesinin içinden aldıkları koli bandıyla bantladılar. Ardından koşmaya başladılar. bu kez de başka bir sorun vardı.Zehra Hanım takma dişlerini içeride unutmuştu. Emine Hanım'a "Durun, Bekleyin takma dişlerimi içeride unuttum. Azıcık bekleyin hemen alıp geleceğim!" dedi peltek peltek.

      Emine Hanım "Tamam git biz seni burada bekliyoruz.Hızlı ol ama!"dedi. Zehra Hanım içeriye gireli on beş dakika olmuştu. Ama ne gelen vardı ne de giden.Herkesin beklemekten uykusu gelmişti. Emine Hanım " Öf be! Bu ne yahu bi gitti bi daha da gelmedi bu kadın. Kaplumbağayı göndersek şimdiye kadar gelirdi. Ben bir gidip bakayım şuna." diyerek hızla binanın içine girdi. Yavaşça Zehra Hanım'ın odasının kapısını araladı:

- Zehra, Zehra! diyordu ama ses yoktu. Ses gelmeyince kapıyı iyice araladı ve içeri girdi. Bir de ne görsün. Zehra Hanım, elinde takma dişleriyle horul horul yatıyor. Hemen Zehra'ya yanaşıp "Zehra, Zehra" diyerek onu kaldırmaya çalıştı. Ve "Hani takma dişlerini almaya gelmiştin?"dedi. 

       Zehra Hanım Alzheimer hastasıydı. "Takma diş mi, ne takma dişi,ben takma diş mi kullanıyorum?" dedi soruları ardı ardına sıralarken. Emine Hanım " Tamam tamam ses çıkarma, hadi gidiyoruz! Zaten senin elindeki takma dişler de benim öyle değil mi?"dedi.

-Ne gitmek mi, nereye gidiyoruz? dedi Emine Hanım'ın yanında yürürken. 

-Yahu hani kaçacaktık ya buradan!

-Haa. Hatırladım,hatırladım da...Biz buradan niye kaçıyoruz? 

-Hani Kara Bela Zahide'nin bize yaptığı işkencelerden kurtulmak için kaçıyorduk ya.

-Haa. Tamam, tamam. Hatırladım.Hem sen niye bunları bana söylüyorsun, ben bunamış mıyım?

Emine Hanım artık bu diyaloğa dayanamayarak: "Evet. Çok şükür anladın. Neyse hadi biraz hızlan. Dışarı çıktılar. Onu gören çetenin diğer mensupları "Oh be çok şükür gelmeyi başardınız!Ne oldu?" dediler. 

     Emine Hanım burnundan soluyarak: "Boş verin sonra anlatırım." dedi.Bekçiyi bayıltalı yirmi dakika olmuştu. Birazdan kalkardı. Tüm ekip hazırdı kaçmaya.Kapı açıktı. Rahatça kaçabilirlerdi. Fakat Hulusi Bey, Kadri bey ve Feyzullah Bey kapıdan kaçmak yerine "Biz artık kendimizi gençliğimizdeki gibi genç ve güçlü hissediyoruz.Kapıdan kaçmak bize yakışmaz, biz duvardan atlayarak gideceğiz."dediler. Atletik Feyzullah Bey, Hep hayallerimde bunu yapmak isterdim, dedi. Emine Hanım "Peki siz bilirsiniz. Hadi kendinize iyi bakın.Günlerimiz burada çok iyi geçti. Hepinizi çok özleyeceğim." diyerek herkesle vedalaştı. Ardından Zehra Hanım vedalaştı. İkisi beraber gittiler. Zehra Hanım, hastalığından dolayı kaybolabilirdi. Emine Hanım onu taksiye bindirip yollayacaktı. Ya da onunla birlikte gidip,onu evine bıraktıktan sonra kendi evine dönecekti. Geriye bu kendini genç sanan yaşlılar kaldı. İlk olarak Feyzullah Bey duvara tırmanmaya çalıştı. Fakat iki defasında da düştü.Sonunda kolunu incitmiş ve sinirli bir halde pes ederek " Yahu kardeşim ben bu halimden memnunum, genç menç te olmak istemiyorum. Kapı varken neden duvardan atlayayım delirmiş miyim ne?"dedi. Sonra da kalan arkadaşlarıyla vedalaşıp gitti. Ardından Gazi Kadri Bey duvara tırmanmaya çalıştı. Fakat o da tırmandıktan sonra duvarın üstünde kalakaldı. Aşağı atlamaktan korktuğu için Hulusi Bey'in yardımıyla aşağıya indi. O da sonunda pes ederek "Ben de vazgeçtim. Bu duvar çok küçük. Yakışmaz bana buraya çıkıp ta öbür tarafa atlamak. Benim evimin duvarı daha büyüktür ben oradan atlarım.Bana hiçbir şeycik te olmaz." diyerek Hulusi Bey'le vedalaştı ve o da kapıdan çıkıp evine gitti. Son olarak ta Hulusi Bey kaldı. O da " Amaan nasılsa hava atacak kimse yok! Kapı varken neden boşu boşuna duvardan atlayayım ki?" dedi. Ve o da son bir kez aylarca kaldığı bu huzur evine baktı ve oradan uzaklaşıp evine gitti.

        Fakat onların bu kadar emek sarf edip kaçması hiçbir işe yaramamıştı. Çünkü bu onlar için kısa bir tatil olmuştu sadece. Kiminin gelini, kiminin de oğlu onları istememişti. Aileleri onları yine bu huzurun bir kırıntısı bile olmayan yere getirmişlerdi. Yine eskisi gibi dıştan mutlu içten acı bir yaşam sürmeye devam ettiler.

Korkunç Kaçış #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin