20

526 55 13
                                    

Naomi: Yemek zamanı!

Naomi: Sandviçlerin yapımında ben de yardım ettim, harika oldular!

Naomi: Hala gölün kenarında ne yapıyorsun?

Fred: Dinleniyorum.

Naomi: Sanki çok iş yaptın da.

Fred: Aslında karnım acıkmıştı ama yemeye gelmemeye karar verdim.

Fred: Yemeklere senin elin deydiyse zehirli olma ihtimali var.

Naomi: -,-

Naomi: Bir Weasley katliamı yapmayı amaçlamıyorum ama sen bilirsin.

Naomi: İstersen aç kalabilirsin.

-

Sinirle telefonu cebime koydum. Weasley'ler yine bir çember oluşturmuş, küçük kütüklerin üzerine oturuyorlardı. Hepsinin elinde birer sandviç ve meyve suyu vardı. Fred olmadan, bu kadar Weasley içerisinde yalnız hissediyordum. Ne kadar Roxanne olsa da, yetmiyordu işte. 

Ben de öğle yemeyi için Roxanne'nin yanına oturdum. Bana hemen yeni okuduğu kitaptan bahsetmeye başladı, o sırada da elime bir sandviç tutuşturdu. İsteksizce sandviçi yemeye başladım. Boş gözlerle akşamki ateşten kalan küllere bakıyordum. 

Bazen durumum çok acınası oluyordu. Onsuz hiçbir şey yapamayacak gibi hissediyordum. Hiçbir şeyin tadı olmuyordu, olan biten gereksizdi sanki. Sandviçin yarısına kadar geldim ve daha fazla yiyemeyeceğimi hissettim. Roxanne'ye sandviçimi verdiğim sırada bana endişeli bir bakış attı ama bir şey söylemedi.

"Ne oldu Malfoy Fred seni yalnız mı bıraktı yoksa?" dedi Rose alayla.

"Yalnız değilim ben." 

"Belli oluyor." dedi gülerek. James'e kötü bir bakış attım, şu sevgilisinin ağzını kapayamaz mıydı. "Artık ondan ümidini kesmelisin, Fred'in seni sevmeyeceği aşikar değil mi? Onun peşinde köpek gibi dolanmayı bırak."

Neden insanlar sürekli Fred'in beni sevmeyeceğini düşünüyordu? O kadar imkansız, ulaşılmaz mı görünüyorduk? 

Ayağa kalktığımda herkes Rose'a saldıracağımı veya bağıracağımı düşünüyordu. Rose bile irkilmişti. Ben ise küçük masada duran sandviçlerden bir tane aldım, karşısında sakinliğimi koruyarak dikildim.

"Sen de insanların ilişkilerine burnunu sokmayı bırak. Özellikle aralarında yaşanan olayı bilmiyorken."

Weasley'lere arkamı dönüp giderken Rose'un hala konuştuğunu duyabiliyordum. Göle doğru giden ve ormanın içinden geçen taşlık yolu kısa bir sürede geçtim. Gölün öğlen güneşi altında parlayan mavi yüzeyini gördüm. Telefonum titrediğinde hala ormandan çıkmamıştım.

-

Fred: Açlıktan ölürsem, eminim seni suçlu bulacaklardır.

Naomi: Eğer ölürsen, bana olan güvensizliğin yüzünden öleceksin.

Naomi: Ve söyleyeyim, az önce tüm kuzenlerin, ben ve kardeşin sandviçlerden yedik. Kimse ölmedi.

Fred: Emin olmam lazım, cehennemden mi yazıyorsun?

-

Arafta kalacağımdan eminim.
Telefonu gülerek kapattım, cebime koydum ve gölün kenarına geldim. Gölün ışıltısı yakından daha da berrak görünüyordu. Etrafıma bakındım ama Fred'i göremedim. 

"Weasley sana cehennemden sandviç getirdim!"

"O zaman hala sıcak olmalı."

Fred ormandan göle doğru sıralanan büyük kayaların ardından çıkmıştı. Yüzünde fark edilmeyen, ama benim için çok değerli olan bir gülümseme vardı. Benim gözümde, gülümsemesi göl kadar parlıyordu.

Elleri ceplerinde bana doğru gelirken hala gülümsüyordu ve ben sabahtan beri ilk kez neşeli olduğumu hissediyordum. 

"Beni ölüme terk etmediğin için teşekkürler."

Bununla birlikte bana attığı bakış, iliklerime kadar titrememe sebep oldu. Güzel bulduğum gülümsemesi yok olurken yüzünde oluşan suçlayıcı ifade neşemi alıp götürdü. Kafamda kötü anlılar uçuşup duruyordu.

Ben de ona hastane odasında böyle söylememiş miydim? Beni ölüme terk etmediğin için teşekkürler, beni bu kadar çok sevdiğin için teşekkürler.

Camp Fire | Fred Jr. WeasleyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin