23. Bölüm

2.1K 83 29
                                    

Çok değişik duygular içerisindeyim. Kasıklarım çok ağrıyor ama mutluyum. Birkaç gündür uykusuzum ama hiç şikayetçi değilim. Kendime bakamaz oldum ama umurumda değil. Daha önce hiç mutlu olmadığım kadar mutlu, daha önce hiç yoğun olmadığım kadar yoğun ve daha önce hiç enerjik olmadığım kadar enerjiğim.

Annem ilk gece bizim evde kaldı bana yardımcı olabilmek için. Ertesi gün benim ısrarlarıma dayanamayıp ve rahatsızlık vermemek için gitmek zorunda kaldı. İzmir'e gitmedi ama İstanbul'da bir arkadaşında kalıyor, bu benim için iyi oldu çünkü endişe ettiğim bir konu olduğu zaman arayabileceğim biri oluyor.

Bebeğimle geçireceğim üçüncü günümde yalnızım. Ali işe gitmemek için yalvarsa bile onu zorla işe gönderdim ve hayatımıza kaldığımız yerden devam etmemiz gerektiğini söyledim. Söyledim söylemesine ama ben eski ben değilim ki. Evde oturmaktan nefret eden ben evden dışarı çıkmak istemiyorum. Bebeğimi benden başka kimse sevmesin istiyorum. Elimde olsa onuda yanıma alıp kendimi bir odaya kapatacağım.

Uyuduğu zaman beşiğin başına oturup onu uzun uzun izliyorum. Yumuşacık saçları, minik burnu ve minik dudakları inanılmaz güzel duruyordu. Tüm hayatımı bir kenara bırakıp onunla yeni bir hayata başlamış gibiydim. Etrafımdaki kimse umurumda değildi.

"Selin?" Salondan duyduğum sesle beraber yatağında uyuyan Geceyi bırakıp aşağı indim.

"Geliyorum," dedim seke seke merdivenlerden inerken. Salona vardığımda Ali üzerindeki ceketi çıkarmış gömleğinin düğmelerini açıyordu.

"Kızımız nerede?" Gözleri parladı sorarken, dudaklarımı dişledim.

"Odasında uyuyor," dediğimde merdivenlere doğru yöneldi ama onu durdurdum. Yüzündeki gülümseme donarken şaşkınlıkla bana baktı.

"Ne oluyor?" Yüzüme masum bir gülümseme yerleştirdim. "Uyuyor işte Ali, uyanınca görürsün." Dedim omuz silkerken. Kaşları hayretle havaya kalktı.

"Ne? Anlamadım.. neden şimdi göremiyorum?" Dediğinde sabır dolu bir nefes verdim.

"Tamam, tamam yok bir şey git." Deyip onu geride bırakıp mutfağa doğru ilerledim.

Neden böyle oldum bilmiyorum ama bebeğimi kimseyle paylaşmak istemiyorum. Onu aylarca ben taşıdım karnımda kimse dokunamaz ona. Bu düşüncelerimden rahatsız oluyorum ama engelde olamıyorum. İçimde durup durup baş kaldıran bir kıskançlık krizi var.

"Sevgilim," ılımlı ses tonunu duyduğumda duymamış gibi yapıp işlerime odaklandım.

"Aşkım," yeniden seslendiğinde derin bir nefes verdim. Ne diye sorguluyordu ki?

"Biraz yorgun gördüm seni, uyumak ister misin?" Sinirle ona dönüp kaşlarımı çattım.

"Yanlış anlama güzelim, kötü bir anlamda söylemedim. Sen birkaç saat uyu toparlan bende o sırada kızımıza bakarım." Asık yüzümle başımı havaya kaldırdım.

"Kimse bakmasın ben bakarım kızıma, ayrıca gayet iyiyim ben." Deyip onu arkamda bıraktım ve merdivenlerden çıkıp odasına ulaştım.

Aşağıda unuttuğum kitabımı almak için merdivenlerden indiğimde Aliyi telefonda biriyle konuşurken buldum. Camdan dışarı bakarken sırt kasları gerilmişti. Ben gider gitmez acil olan neydi ki hemen telefona sarılmıştı? Parmak uçlarımda inip onu duyabileceğim bir yere saklandım ve merakla dinledim.

"Evet oldukça tuhaf davranıyor, bebeği görmemizi dahi istemiyor. Bana karşı çok soğuk zaten." Dediğinde dudaklarım hayretle açıldı. Dedikodumu yapıyordu!

"Evet.." dedi başıyla onaylayarak. "Evet anlıyorum." Kiminle konuşuyor bu adam? "Peki tamam, evet anladım." Arkasına dönmek için hareketlendiğinde hemen yukarı çıktım.

BoşlukDonde viven las historias. Descúbrelo ahora