3. -DOSTLUK

5 0 0
                                    

Kupamdaki kahveyi yudumlarken bir yandan telefonuma gelen mesaja bakıyordum.
Mesaj Koray'dan gelmişti.
"Deniz." (23.18)
"Efendim" (23.19)
Telefonun ekranını kilitledim ve masaya bıraktım. İzel hanım bir yandan kahvesini içiyor bir yandan biriyle mesajlaşıyordu. Kesin Oğuz'du.
"Bana bak bakiyim sen" dedim İzele imalı bir sesle. Tek kaşımı kaldırdım ve gözlerimi kıstım.
İzel bana baktı ve
"Ne? Yoo.(Kızardı ya annem kıyamam) Evet ya tamam. Oğuzla konuşuyordum."
"Ben hiç Oğuz demedim ama yinede sen bilirsin tabi" dedim ve pis bir şekilde sırıttım.
İzel ağzını yayarak
"Bon hoç Oğoz domodom omo yonodo son bolorson" dedi ve dilini çıkardı.
"Aa ayıp ama İzel. Bak Oğuz'a ifşalarını yollarım görürsün." dedim ve piç smile ifadesi takınarak İzel'e tehditkar bakışlar yolladım.
İzel'in gözleri anında yuvalarından çıkacak gibi olunca
"Şaka kızım şaka hemen fok balığı gibi açma gözlerini öyle pörtlek pörtlek."
İzel rahatlayarak bi "Oh" çekti ve kahvesiyle ilgilenmeye devam etti.

Telefonum titredi ama bu sefer biraz bekleyebilir diye düşünerek sigara paketinden bir dal sigara çıkartarak dudaklarımla buluşturdum. Çakmağımla ateşledim ve gri dumanın ciğerlerime ulaşmasına vesile oldum. İzel'de aynı şekilde sigara içmeye başladı. Telefonumu elime alıp ekran kilidini açtım.
"Nasılsın? Neredesin?" (23.20)

Koray sınıf arkadaşımdı. Kumral teni , açık (çokça açık) kahverengi güzel gözleri , kumral saçları ve dolgun dudakları ile istediği kızı büyüleyebilecek bir güce sahipti sanki. Aslında 12. sınıf olması gerekiyordu. Ama sınıfta kalmıştı. Aynı zamanda (sanırım) biraz farklı bi ilişki içindeydik. Bana beni sevdiğini hiç söylememişti. Hoşlandığınıda. Ama her defasında... bilmiyordum.

Bu düşünceleri elimin tersiyle bir köşeye iterek mesaja cevap verdim.
"İyiyim sen? İzellerdeyim. Sen neredesin?" (23.22)
"Bende aynıyım. Dışarı çıkabilirmisiniz?" (23.22)

Bir an gözlerim kocaman açıldı kafamı ışık hızıyla telefonun ekranından kaldırarak İzel'e "Oha napıcaz" der gibi baktım.
İzel ani kafa kaldırışıma tepki olarak kafasını kaldırdı ve kafasını iki yana sallayarak "Noldu" der gibi baktı. Sigaramı kültablasına bastırdım ve heyecanla

"Sıçtık laan" dedim.
"Ne diyosun kız kahve kafa mı yaptı?"
"Diyorum ki Koray diyorum. Diyorum diyo ki dışarı çıkabilirmisiniz."
Kurduğum iğrenç devrik cümleme iç sesim iğrenerek baktı.
"Oha.oha.oha."
"Lan ne Oha oha. Bende biliyorum oha demeyi. Napıcaz? "
"Annem kızmaz dışarı çıkmamıza biliyorsun. Tabi uzağa gitmemek şartıyla. Hem benim götüm donuyo ya hiç çıkamam. Çok mu özlemiş Koraycığın" dedi ve dil çıkarttı.
"İzel bi çarpıcam sana şimdi he."
"Hadi yaz kumral bad boy'una"
"O zaman yazıyorum.(Bir an duraksadım.) Da ne yazıcam üstün zeka canım arkadaşım? Hiçbi fikir sunmadan bana yaz diyosun. Hani ondan önce bi napıcağımıza karar versek?"
"Mantıklı."
"Bencede."
"Tam olarak nerde olduklarını sor ve yarım saate çıkarız de. Ayrıntıları belirtmeyi unutma. Yoksa Duygu patron bizi keser."
"Tamam şimdi yazıyorum o zaman."
"Yok ya telefon kendiliğinden yazar Deniz. Saf mısın Denizcim? Yaz tabi."
"Ne dalga geçiyorsun be şurda şey olduk."

Derin bi nefes alarak Koray'a cevap yazmaya başladım.

"Şey sen şuan tam olarak neredesin? Birde çok uzağa gidemeyiz. Biliyorsun saat biraz geç oldu." (23.24)
"Evin önüne geldik sayılır. Evin önünde de durabiliriz. En fazla 20 dakika yeterli. Oğuz'da yanımda sorun olur mu?"(23.25)

E Oğuz telefonda İzelle mesajlaşmıyor muydu zaten ya? Niye söylememiş. Kafam allak bullak olurken daha fazla düşünerek beynimin devrelerini yakmak istemedim.

Oğuz'un geleceğini İzel'e söylemedim. Belki biliyordur. Bana söylemedi diycem ama söylerdi. Beyin hücrelerim bana savaş açınca düşüncelerimi susturdum. (Düşünce nasıl susuyor anlatsana?) İç sesime gözlerimi devirdim.

SIĞINAKOnde histórias criam vida. Descubra agora