-8-

1.5K 104 10
                                    

Esneyerek okul ceketimi üzerime geçirdim ve baygın bakışlarımla etrafı süzdüm. Gece bir dakika olsun uyumamıştım, yürüyen bir ölüden ibarettim. Gözlerimi ne zaman kapatsam, istemediğim şeyler hatırlamak can sıkıcı olmaya başlamıştı.

Okuldaki son haftamdı.

Chloe'yi uzun zamandır göremiyordum... Görseydim de , ne derdim hiç bir fikrim yoktu.

" Ah, Merhaba Chloe. Uzun zamandan beri görüşmedik. Abimin başka bir kızı sevmesi konusunda üzgünüm. Bu arada sen yokken okuldan da atıldım. "

Aklımdan bu düşünceyi attım ve okula gitmek için hazırlanmaya devam ettim.

İlk bir kaç gün, üzerimdeki şoku atmak ve üst üste gelen talihsizliklere katlanma gücünü kendimde aramak için odamdan çıkmamıştım ve zamanımı duvarlara bakarak geçirmiştim .Fakat benim için çok da verimli olmamıştı. Sadece daha, daha ve daha karamsar hissetmiştim. Bu zaman içinde anladığım sadece bir şey olmuştu; Sorunlarımla yüzleşmediğim sürece, bu çaresizlik halini üstümden atamayacaktım.

Elime eldivenlerimi geçirdim ve anahtarlarımı cebime attım. Kayboldukları için Bayan Collins'den bir dolu azar yemiştim. Aynı hatayı tekrarlamak ; salaklık olurdu. Bana bir ebeveyn gibi davranması hoşuma gitmese de, onu bile özleyecektim.

Onu bile.

Cumartesi gününe kendime bir bilet almıştım ... Yapabildiğim tek şey, kabullenmekti. Neden ? Neden daha fazlasını yapabilecek olduğuma inancım yoktu ?

Her şey, çok karışıktı. Yaptığım şey, gökyüzündeki binlerce yıldızı tek tek saymaya çalışmak gibiydi. Gin, Jaquie, ölü bir kız ve anlayamadığım birçok şey. Kafam kazana dönmeden bunları düşünmekten vazgeçmeliydim.

Kahvaltıya inmem için sıkı sıkı tembihlenmeme rağmen, canımın hiçbir şey istemediğini farkettiğimden, aşağı inip gideceğimi söylemekle yetindim.

Gin yoktu.

Botlarımın bağcıklarını bir çırpıda bağladım ve çantamı koluma taktım. Okuldakilerin hepsinin benden nefret ettiğini biliyordum. Bu yüzden bana eziyet edeceklerini düşünmem kaçınılmazdı.

Büyük ihtimalle hakkımda konuşup arsızca gülüşecekler ve bir sinir krizi daha geçirteceklerdi.

Cehennem olsa da farketmezdi. Zaten yanacağım kadar yanmıştım. Onların dediklerini gıdım dahi umursamıyordum.

Üzüleceğim şeylerden biri, binbir zorlukla elde ettiğim okul başkanlığını ; yani okuldaki tek dokunulmazlığımı, ikinci en yüksek oyu alan kişi olan erkek delisi Alison'a bırakmak zorunda olmamdı. Yapacağı en iyi şey; okul tuvaletlerine çiftler için ses geçirmez bir kabin yaptırmak filan olurdu ve ben California'dan haberlerini aldıkça deliye dönerdim.

Kapıyı kapattım ve karşımda duran Gin'i gördüm.

Bir süre gözlerimiz birbirinde takılı kaldı ama bu benim dikkatimin onun bana uzattığı eline takılmasıyla bitti.

Bana beklentiyle bakan gözlerini görmezden gelip başımı eğdim ve yanından geçip gitmek istedim.Buna engel olan tuttuğu bileğim olmuştu.

" Mabelle. "

Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım.

Bahar geliyordu. Eriyen karların yerini yeşillikler ve rüzgarın yerini serin bir hava almıştı.

Gin'i düşûnmemek içi elimde birçok seçenek vardı fakat nedensiz bir şekilde gözleri düşüncelerimi rehin almıştı.

" Ben sadece... Geçen gece için özür dilemek istedim. "

Kapı Komşum Bay PortakalWhere stories live. Discover now