{30}

2.7K 385 179
                                    

22 Ocak

Sinirle salladığım bacağımı durdurmaya çalışmıyorum çünkü sakinleşmemi ve biraz olsun düzgün düşünmemi sağlayan şey o. Fakat deliriyormuş gibi hissediyorum ve Min Hee resim atölyesinde dönüp dururken kafamı toplamam zor oluyor.

"Neden orada ki?" diyor, kendi kendine. Ah, bir bilsem, diye geçiriyorum içimden ve seni tekmelememi söyleyen kendimi durduruyorum.

"Bilmiyorum, ne yapmaya çalışıyor?" diyorum, olan her şey saçma geliyor.

Sun Tae ve senin aynı masada oturman, buna anlam verebilmem zor oluyor.

"Hadi diyelim Yoongi o masaya oturmak istedi, Sun Tae neden onunla gülüp eğleniyor?"

Karşımdaki tabureye oturup sorduğum sorulara bir cevap arıyormuş gibi sesler çıkartıyor.

"Mantıklı bir soru," diyor. "Hangisiyle konuşacaksın, Yoongi mi Sun Tae mi?"

"Sence?" diyorum göz devirip. "Yoongi benden nefret ediyor ve Bende Sun Tae'den nefret ediyorum."

"O zaman Yoongi'yi rahatsız et," diyor, omzunu hafifçe silkip, harika bir fikir olduğuna dair mırıldanıyor.

Tek başıma kalma ihtiyacı hissediyorum, yavaşça ayağa kalkarken nereye gittimi soruyor.

Sessizce geçiştirip, atölyeden çıkıyorum. Hemen ilerideki kızlar tuvalettine girerken, etrafta kimse yok. Zaten bu kata da kimse uğramıyor.

Şansım bana gülmüş(!) olacak ki, seni merdivenden inerken görüyorum ve hemen merdivenin altında olmam beni görmemeni imkansız kılıyor.

Cesaretimi toplayıp, az önce beni görmüş ama görmemezlikten gelmiş olan senin, aşağı inmeni bekliyorum.

Son merdiveni de indiğinde, yanımdan geçip gitmek için bir hamle yapıyorsun ama izin vermeyeceğimi biliyor gibi bir halin var.

"Yoongi," diyorum durmanı sağlarken.

Sanki bunu bekliyormuş gibi sessizce bana döndüğünde, ağzına bir silah sokup ateş etme isteğiyle dolduran o uyuz ifadesini takınıyorsun ve ben buna bile çoktan aşık olmuş gibi hissediyorum.

"Neden oradaydın?" diye soruyorum tam karşıma dikildiğinde. "Onları sevmezsin bile."

Garip bir gülüş attığında, tek kaşını kaldırıp soruyorsun.

"Neden her şeyi biliyormuş gibi davranıyorsun?"

"Aslında," diyorum. "Bir şey bilmediğim için sana soruyorum."

"Sana hesap vermek zorunda değilim, neden beni rahatsız edip duruyorsun?"

Sinirle kaşlarımı çattığımda, yüzünün ortasına bir yumruk geçirmemek için zor duruyorum.

"Seni öptüm," diyorum sinirle. "Siktiğimin tüm okulu beni Sun Tae ile sevgili sanarken, herkesin önünde seni öptüm ve sen şimdi gelmiş bana her şeyi biliyormuş gibi davrandığımı mı söylüyorsun?"

Dediklerim üstünde hiçbir etki bırakmamış gibi omuz silkiyorsun.

"Öpmeseydin," diyorsun.

Sinirlerim iyice gerilirken, sesimi alçak tutmam zor oluyor.

"Ama öptüm!" diyorum, katta kimsenin olmamasına dua ediyorum. "Biraz bile yardımcı olamaz mıydın? İnsanlar şuan hakkımda neler düşünüyor, farkında mısın? Bir anda bu kadar değiştiğine inanamıyorum."

Aslında insanların hakkımda ne düşündüğünü umursamıyorum ama biraz vicdan yap istiyorum, senin için bu kadar kolay olmamalı diye düşünüyorum.

Sessiz kalıp bir şey söylemediğinde, bu beni deli ediyor.

"Konuşmayacak mısın?" diyorum.

Ellerini saçından geçirip derin bir nefes verirken, yüzüme daha önce bakmadığı bir şekilde bakıyorsun ve bu garip bir şekilde iyi hissettiriyor.

"Aklından neler geçiyor bilmiyorum," diyor sessizce. "Sadece fazla kurcalama. Sun Tae en yakın arkadaşım değil ve şu kız da tam bir sülük gibi."

"Kurcalamayayım mı?" diyorum, gülmeye başlıyorum. "Sayende tescilli bir orospuyum, kurcalayacağım ne kaldı ki?"

"Kimse öyle düşünmüyor, Hana," diyor. Sesindeki şefkat beni şaşırtıyor ama ses çıkartmıyorum. "Aslına bakarsan bu okuldaki insanlar düşünemiyor bile."

"Şaka yapıyorsun, değil mi?" diyorum hayretle yüzüne bakıp. "Senin bana bir hediye olduğunu düşünmüştüm ama bir ceza olduğunu hissetmeye başlıyorum."

"Bende bir şeyler hissetmeye başlıyorum," diyor kıkırdayıp ve seni bu kadar gülerken görmeye alışık olmadığımı farkediyorum.

Garip garip yüzüne bakarken, kaşlarını çatıyorsun.

"Makyaj yapmışsın," diyorsun. "Neden makyaj yaptın?"

"Sen beni çıldırtmaya çalışıyorsun," diyorum kafamı sağa sola sallayıp. "Ya da bu okulda, az önce aşağıda Sun Tae ile gülüşüp yemek yiyen başka bir ikizin var."

"İkizim yok," diyorsun omzunu silkerken. "Tanrı üstümde çok çalıştığı için yedeğime uğraşmamış," aptal gibi kıkırdıyor.

Konuşmamızı zil sesi böldüğünden, bir an üst kata bakıp, sınıflara girmeye çalışanları görüyorum.

"Daha sonra konuşuruz," diyorum, bu garip konuşmayı yapmayı beklememiş olduğum ortada.

Omzunu silkiyor, ve arkana dönüp yürümeye başlıyorsun. Atölyeye gittiğini tahmin ediyorum.

Bende arkamı dönüp sınıfa gitmek için adım atacakken, adımı seslendiğini duyuyorum.

Yavaşça arkamı döndüğümde, bana dönmüş olduğunu görüyorum.

"Yüzündekileri sil," diyorsun, ardından tepkimi ya da konuşmamı beklemeden arkanı dönüp tekrar gidiyorsun.

"Yüzündekileri sil," diyorsun, ardından tepkimi ya da konuşmamı beklemeden arkanı dönüp tekrar gidiyorsun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bunu da diğer bölüme üzülen varsa üzülmesin diye attım hadi yine iyisiniz Tsu sizi düşünüyor skskdkkx

the frog prince | yoongiWhere stories live. Discover now