DI - 4

25K 266 48
                                    

Bu bir rüya değildi. Bay Leto vücudunu sırtıma dayayarak kollarını karnımda birleştirmişti. Aramızdaki sıcaklık yaşadıklarımızı hatırlamama neden oluyordu. Yüzüme yerleşen aptal sırıtma yaptığımızın doğru olmadığını hatırlayınca geçti.

Fazla hareket etmeden bay Leto'ya döndüm. Biraz kıpırdanmıştı fakat uyanmamıştı. Pencereden sızan ay ışığı keskin yüz hatlarını daha belirginleştirirken, sonsuza kadar bu pozisyonda ona böylece bakabileceğimi düşündüm.

Parmaklarımı elmacık kemiklerinde gezdirirken teni, saten yatak örtüsüne göre oldukça sıcaktı.

Bay Leto gözlerini açtığında ilk yaptığı şey bana gülümsemek oldu.

Elini hala yüzünde olan elime yerleştirirken "Nasıl hissediyorsun, iyi misin?" diye sordu.

"Evet, iyiyim." diye yanıtladım ikna edici olmaya çalışırken. Kasıklarımda ufak bir sızı vardı, fakat dayanılmayacak kadar olmadığı için bunu söyleme gereği duymadım.

Olduğu yerde doğruldu ve masa lambasını açtı.

"Şimdilik böyle diyorsun fakat bunu alsan iyi olur." dedi ve yatağının yanında bulunan çekmeceden bir ağrı kesici çıkardı.

Bana uzattığında ona teşekkür ettim.

"Önemli değil." dedi gülümseyerek. Bana doğru eğildi ve yanaklarımı avuç içlerine alarak dudağıma bir öpücük kondurdu.

Yattığı pozisyona geri dönerkeni ilacı içtim ve yanına yerleştim.

Bay Leto'ya baktığımda, tavana diktiği mavi gözleri lambadan yanan loş ışık ile daha da ortaya çıkmıştı.

Aklıma gelen soruyu sormak ile sormamak arasında çelişkideydim.

"Bay Leto?" dedim çekinerek.

"Evet?" dedi.

"Bunu uzun süredir istediğinizi söylemiştiniz,"

Bay Leto yattığı yerden bakışlarını bana çevirdi. "Ne zamandan beri?" diyerek devam ettim.

Parmaklarını boynumdan omuzlarım arasında dolaştırmaya başladı.

"Tam emin değilim," dedi.

Tek parmağı ile omzumdan koluma kadar izlediği yol tüylerimi diken diken ediyordu.

"Ama, bunun olacağını biliyordum."

Bay Leto'nun aniden dediği bu şey affalamama neden olmuştu.

"Anlamadım Bay Leto." dedim göz teması kurmamaya çalışarak.

"Demek istediğim," dedi ve elimi tuttu.

"Seni ve Abby'yi Biyoloji Müzesine götürdüğümden beri."

Bunu demesi beni şaşırtmıştı.

"Biyoloji Müzesi mi?" diye sordum şaşkınca. "Bunun önemi neydi ki?" Birkaç ay önce olan bir şeyden bahsediyorduk.

"Nasıl yani?" Çok fazla soru soruyordum, elimde değildi. Cevaplara ihtiyacım vardı.

"Gözlerin." dedi.

"Ne?" diye sordum tekrardan.

"Abby ile beraber müzeyi geziyordunuz. Hatırladın mı?"

Kafamı onu onaylarcasına salladım.

Bay Leto devam etti, "Yeni bilgiler öğrenmek için heyecanlıydın ve mutluydun. Gözlerin çok hevesli bir şekilde etrafı inceliyordu. Adeta parlıyorlardı." Biraz sessiz kaldıktan sonra devam etti. "Ve o günden itibaren, sana birşey göstermek istediğimi biliyordum."

Ah, yine başlıyorduk.

Gergince güldüm. Tekrar o günü hatırlamaya çalıştım. Bay Leto'nun orada olduğunu biliyordum ama müzeyle o kadar ilgileniyordum ki, onun varlığını unutmuştum. Bu benim bilim ile ilişkimdi işte, o varken başka birşeyle ilgilenemezdim. Özellikle adli bilim-

"Bekle!" dedim Bay Leto'ya bakarken. "Biyoloji müzesi değildi. Adli bilim müzesiydi." diyerek devam ettim.

Biraz düşündü ve "Evet haklısın, oydu." dedi.

"Evet, adli bilimi seviyordum. O kadar odaklanmıştım ki, senin hakkında düşünmemiştim bile-" dediğimi fark ettiğim an sustum ve istemsizce dudağımı ısırdım. Umarım son dediğimi duymamıştır.

Bay Leto güldü. "Sanırım o zamanlar önemli değildim?" dedi.

Gülümsemesi bir kahkahaya dönerken onu keyifle izledim. Bu kadar mükemmel olmayı nasıl başarıyordu?

"Ö-özür dilerim." dedim ellerimle utançla yüzümü kapatırken. Neden özür dilediğimi bile bilmiyordum.

Bay Leto ellerimi yüzümden çekti ve "Violet, ne oldu?" diye sordu endişeli ses tonuyla.

"Ben sadece - biliyorsun..." dedim ona bakıp anlamasını umarken. Kafasıyla beni onayladı. "Bu durum hakkında... tuhaf hissediyorum, hatta suçlu." diyebildim.

"Suçluymuş gibi, ama suçlu değilmiş gibi de, değil mi?" dedi bana bakarken.

Bu dediğine gülümsedim.

"Violet," dedi Bay Leto ona bakmamı sağlarken.

"Yaş sadece bir sayıdır." diyerek devam etti.

Bu kurduğu klişe cümlenin dikkatimi çekmediğini fark ettiğinde ise "Eğer yaşındaki rakamların yerlerini değiştirirsen, sen 61 ben ise 64 oluyorum. Şuna bak, sadece 3 yaş var! Bunun farkı ne?" diye sordu.

"Aslında ben neredeyse 17'yim, yani ben 71 sen ise 64 oluyorsun." diyerek düzelttim.

"7 yaş farkı o zaman!" dedi gülümseyerek.

"Ama ben 71, sen de 64 değilsin." dedim. Düşündüğü şey mantıksızdı.

"Sayılar Violet, sadece sayılar. Yaşın, yaşadığın deneyimlerle olgunlaşır, kutladığın doğum günleri ile değil."

Kendimi, kurduğu mantığa inanmaya zorladım.

"Aptal sayılar." dedi esnerken, kolları gerildi ve dediğini yavaşça tekrar etti. Kollarımdan nazikçe tutarak beni göğüsüne doğru çekti.

Kolumu yavaşça okşarken, tüm endişelerim gitmiş gibiydi.

Kurduğu cümleyi ne kadar fazla düşünürsem, o kadar mantıklı geliyordu.

"Sayılar..." dedi, sesi çok kısıktı. "Eklenebilir... azaltılabilir... silinebilirler..." diye mırıldandı.

"Silinebilirler mi?" diye sordum. Kurduğu cümleler rahatlamamı sağlıyordu.

Bir cevap vermesi için Bay Leto'ya baktım fakat o çoktan uyumuştu bile.


-


Öncelikle bu kadar beklettiğim ve kısa yazdığım için çok ama çok özür dilerim.

Okul, bilgisayarımı bozdum falan derken araya birde üşenmek girdi...

Milyon kere özür dilerimmmmmmm <3<3<3<3<3

Jared'ın sırtı umarım iyileşmiştir ve umarım en kısa zamanda yeni albüm çıkarırlar.

Hepinizi çok seviyorum <3


Kapak hakkında ne düşünüyorsunuz?

Daddy Issues | Jared Leto *Slow Update*Where stories live. Discover now