33. Bölüm "VİOLA"

1.6K 152 44
                                    

   
         Madra yanaklarına sinen hoş sıcaklığa karşı koyamıyordu. Anladılar mı diye gözlerini kaçırarak Bradd'e baktı. Bir tepki alamayınca kısa bir rahatlama yaşadı ve ekledi. "Onlar zaten bizi hep arıyorlar". Bradd hızla Madra'nın karşısındaki koltuğa oturarak yüzündeki ciddiyeti bozmadı. "Madra sen bana bir rüyanı anlatmıştın. Kurt, toka ve bir harf" dediğinde Madra kaşlarını çatarak "V" dedi. Ne yapmak istediğini anlamasada rüyasını tekrar baştan anlattı. Bradd gülüşlerini saklayıp ayağa dikildi ve Madra'yı işaret ederek "sen benle geliyorsun" heyecanla ayağa kalkan Madra, kapıya doğru yol alan Bradd'i takip etti. Ormanın içine doğru ilerlediklerinde "daha ne kadar yürüyeceğiz?" dediğinde Bradd'in kurumuş sarmaşıklarla sarılmış ağaçlara bakındığını gördü. Gözlerini kısıp onu izlerken arkalarından Nicolas ve Albert'da gelmişti. Daha sonra Bradd cebinden çıkardığı küçük şişeyi Madra'ya uzattı. "Bunu içmen gerekiyor."  Madra içinde renkli sıvıların birbirine karışmadığı şişeyi ilgiyle inceledi. "Bilmediğim bir şeyi içmeceğimi gayet iyi biliyorsun Bradd." Bradd gülümseyerek "ama bana güvendiğini biliyorum" diyip şişeyi iyice ona uzattı. Madra gözlerini yumarak verecek cevap bulmaya çalıştı. Tıkandığını anlatınca sertçe elinden şişeyi alarak kapağını açtı ve tek seferde kafasına dikti. Önce yüzü ekşimişti ama ardından beklemediği birşeyler oluyor gibi yüzü durgunlaştı. Hızla atan kalbine gitti eli. Albert kaşlarını çatarak bu durumdan rahatsız olduğunu belirtiyordu. Bradd onun tepkisine karşılık  geride kalması için eliyle işaret etti.

"Şimdi yerden toprak almanı istiyorum."

Madra hiç düşünmeden eğilip avucunun içine toprak alarak sıktı. Daha sonra Bradd yaklaşarak Madra'nın sıkı elini açarak gözleri kapalı birşeyler mırıldandı daha sonra  toprağın yere dökülmesini sağladı. Madra rahatladığını hissederken, herkesin odak noktası yere dökülen topraktı. 30 saniye boyunca yere bakmalarının ardından Madra iç çekerek başını geri attı ve bıkkınlıkla "ben gidiyorum" dedi ve arkasını dönerek eve yöneldi. Albert'ta gözlerini devirerek Madra'nın peşine takıldı. Son olarak Bradd "bu işe yaramalıydı" diyerek mırıldandı ve son umudu toprağın en dibine giriverdi ve onun da adımları eve yöneldi. Nicolas bir elini beline atarak umutsuzca elini kurumuş sarmaşıklarla kaplanmış ağaca dayayarak ormana bakındı. Arkasını dönüp peşlerine takılacakken gözü aniden parıldamaya başlayan toprağa aldı. Ağzıyla gözleri anlaşmalı gibi aynı anda açılırken gözlerini oradan ayırmadan "Bradd" diye bağırdı. Bradd gözlerini kısarak Nicolas'a baktı ki topraktan yükselen ışığı fark etti. Ardından Albert ile Madra'da onlara döndü. Bradd'in yüzü gülümserken ışık çoktan etrafa yayılmaya başlamıştı. Albert ve Madra gözlerini kırpmadan ışığı izlerken önce ağaçlar ışıktan gözükmemeye başladı. Sonra Nicolas ardından Bradd gözle görünemedi. Madra korkuyla geri adım attığında elinde başka bir el hissetti. Albert onu yanına çekerek gülümserken büyülü ışık onlarıda etkisi altına aldı.
Doğanın ruhu geri dönüyordu. Bu ruh o ormandan taşarak evleri sardı, sokaklara dağıldı. Ağaçları yeşertti, çiçeklere tekrardan can verdi. İnsanlara verdiği ise gereksiz bir korku olmuştu. Çok geçmeden kimse kaçamadan onlarıda etkisi altına aldı.
        Lex bulunduğu yere hızla yaklaşan ışıltıya görerek koşturmaya başladı. Hızla ve izinsiz şekilde efendinin odasına daldı. Sinirle köpüren adam direk açıklama beklercesine ona baktı ama Lex sadece "kızınız" diye bilmişti. Işık daha sonra ormanın en derine ulaştı. Orta yaşlı kadının mağarasını buldu. Büyülenmiş demirleri eritti. Ayağındaki zincirleri söktü attı.  Üstüne dolanarak yırtık kıyafetlerin yerini beyaz uzun elbiseye dönüştürdü. Saçlarına can gitti. Yüzündeki lekeler vücudundaki morluklar geçti. Bitkiler taşın ardından; onun için özenle tasarlanmış ışıltılı tokayı gizlendiği yerden çıkardı ve özel bir armağan gibi ona uzattı. Kadın gülümseyerek tokayı alıp taktı ve "kızımız başardı Aiden" diyerek iç çekti.

KURT ÇETESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin