Benim Küçük Meleğim
2.Bölüm
Sehun telefonun ekranına bakıp yazıyı tekrar okudu ama fark ettiği şeyle başını yine Jong In'e çevirdi. "Jonginnie mesajın sonunda BK yazıyor onun Luhan olduğuna nasıl emin olabiliyorsun?" Jong In gözlerini kısıp yüzünü Sehun'a yaklaştırdı. "Asıl sen nasıl bu kadar saf olabiliyorsun Sehun tanrı aşkına herşey belli değilmi kim o piç e yaklaşmaya çalışsa bütün sırları teker teker ortaya dökülüyor ve en sonunda okuldan atılıyor ama o çocuk hiçbir şey yokmuş gibi donuk yüz ifadesiyle cinayet romanlarını okumaya devam ediyor, kimse ondan şüphe etmiyor."
Sehun yüzüne masum bir gülümseme yerlaştirdi "Ama ama Jong In o birşey yapmış olamaz onu görmüyormusun ne kadar masum." Jong In sinirle derin bir nefes alıp yumruğunu sıraya geçirdi. "Lanet olası orospunun karakterine uymayacak derecede masum suratı herkesi kandırıyor lanet olsun Sehun sadece güven bana ondan uzak dur."
Sehun alt dudağını sarkıttı. "Yah Jong In ona küfretme o bizden büyük saygılı olmalıyız." Jong In gözlerini yuvalarından çıkarmak ister gibi kocaman açtı ve Sehun'u omuzundan tutup sarstı. "Sehun bir dakika daha onu savunursan seninle asla konuşmam."
Sehun "Ama konuşursun." deyip kıkırdayarak sınıftan çıktı o çıktıktan sonra Jong In sinirle sırayı kavradı ama sinirini alamıyordu en sonunda dayanamayıp başını sıraya sertçe vurdu sonra üzerindeki tuhaf bakışları hissedince rahatsız olarak sınıftan çıktı.
Sehun'a Luhan'ın nasıl biri olduğunu göstermeliydi ama olmuyordu şapşal çocuk ona bir türlü inanmıyordu tamam Jong In kabul ediyordu Luhan'ı piçlik yaparken görmeyen kimse onun cici çocuk yüzüne bakıp nasıl biri olduğunu anlayamazdı ama bir sorun vardı Sehun görsede anlamazdı yada anlamak istemezdi.
Jong In çaresizlik içinde koridorun karanlık kısmına oturdu, dizlerini kendine çekip başını yasladı zil çaldığında hala oturuyordu derse giremeyecek kadar kötü hissediyordu ayrıca yanlız kalmaya ihtiyacı vardı.
Jong In yanlız kaldığına savinirken duyduğu ayak sesleri hayallerini yıkmıştı geçip gideceğini umut ederek beklerken ayak sesleri önünde kesilmişti. Jong In birinin çenesini tuttuğunu hissedince başını kaldırıp baktı gördüğü kişi şaşırmasına neden olmuştu.
Luhan dizlerinin üzerinde durmuş eli Jong In'in çenesinde ona gülümsüyordu. "Merhaba Jong In-ah söylediklerimi düşündünmü?" Jong In umursamazca başını hayır anlamında salladı.
Luhan'ın kısılan gözlerinden kızdığı anlaşılıyordu. "Öyleyse bende durmayacağım Jong In arkadaşını kendime dahada aşık edeceğim ve onun masumluğunu elinden alacağım en sonunda bursunu kaybedecek ve okuldan atılacak ve tek suçlu sen olacaksın oysa aşık olduğun çocuğu kurtarmak için tek yapman gerek bu… " eğildi ve Jong In'in dudağına bir öpücük bıraktı, geri çekilip devam etti. "Ve biraz daha fazlası hem Sehunnie'n masumluğunu sana asla vermeyecek biliyorsun ama benim almamı istemiyorsan sadece bir kere seni becermeme izin vermelisin ve sen bakire bile değilsin."
Jong In, Luhan'ın yüzüne iğrenerek baktı. "Canın cehenneme piç." dedi ve ayağa kalkıp koşarak ordan uzaklaştı. Luhan sinirini yatıştırmaya çalışarak ayağa kalktı üzerindeki tozu silkeleyip kütüphaneye gitti.
Luhan kütüphanede her zamanki yerine geçip çantasından cinayet romanını çıkarttı, oluyordu ama aklında olan tek şey Jong In'i pişman etmekti ve bunun için kimi kullanacağını biliyordu.
Sehun okul çıkışında kendi başına yürüken yanına birinin geldiğini sonradan fark etti başını çevirince ona nazikçe gülümseyen Luhan'ı gördü.
Luhan şaşırmasına bile fırsat vermeden konuşmaya başladı. "Merhaba Sehun-ah ben öğlen sana kaba davrandığım için üzgünüm ıhmm ve bunu affettirmek için seni evime davet etmek istiyorum birlikte birçok şey yapabiliriz eğlenceli olur, ne dersin?"
Sehun'un yüzünü mutlu bir ifade aldı. "Evet ben gelmek isterim." Luhan gülerek elini onun omzuna koydu. "Bu harika hadi gel arabam şurda." Luhan Sehun'u kolundan çekip arabaya götürdü.
Jong In ders bitince koşarak sınıftan çıktı ve okulun çıkışına geldi ama geç kaldığını farkına Sehun'u beyaz Porsche ye binerken gördüğünde anlamıştı. "Lanet Olsun."